Düşük faiz politikası ve hane halkı gelirini artırıcı düzenlemelerin bu düşüşü yukarı yönlü hale getirebileceğini dile getiren Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yalçın, “Konut piyasasında 2018 yılından itibaren başlayan aşağı yönlü hareket 2020 yılı yazındaki konut kredi oranlarının %1’in altına düşmesi ile fiyatlar biraz yukarı yönlü hareket etse de Pandemi şartlarının etkisi ve ilave konut talebinin olmaması nedeni ile aşağı yönlü eğilim devam etti. 2021 yılı Temmuz ayından itibaren pandemi etkisinin psikolojik olarak azalması ile örgün eğitimin açılmasına dair beklentiler ve yeni arzın gelmemesinden dolayı konut sektöründe özellikle kiralık konut talebinde artışa neden oldu. Bu da direkt olarak rakamların yükselmesine sebep oldu. İzmir özelinde ise 30 Ekim 2020 de yaşanan deprem felaketi ile tüm hasarlı binalardaki meskun hemşerilerimizin acilen barınma ihtiyaçları da kiralık ve satılık konut talepleri de tetikledi” diye konuştu.
YÜZDE 40'A VARAN MALİYET ARTIŞI
Konut girdi maliyetlerinin bir önceki yıla göre yüzde 39,54 oranında arttığını kaydeden MÜFED Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yalçın, bu artışın 2022 yılında da devam edeceğini belirtti.
Yalçın, şu bilgileri verdi: “TÜİK tarafından yayınlanan İnşaat Maliyet Endeksi verilerine baktığımızda, 2021 yılı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre üretim maliyetlerinde yüzde 39,54 oranında artış oldu. Dolayısıyla, artan üretim maliyetlerinin yeni üretilen konutlarda önümüzdeki yıl içerisinde fiyatları daha da yukarıya taşıyacağı söylenebilir. Ülkemizde yılların verdiği bir tecrübe ile gayrimenkul sektörü sadece barınma ihtiyacı olarak değil bir yatırım aracı olarak görülmektedir. Bunun en önemli sebebi ise diğer finansal enstrumanlara göre daha güvenilir ve uzun vadede emsallerine göre getirisinin devamlı üstte kalmasıdır.
Önümüzdeki dönemde artan üretim maliyetlerini ve arsa üretimindeki darboğazı da düşünürsek konut fiyatlarında bir gerileme olmayacağını çok bariz düşünebiliriz. Bu durumda orta gelirli vatandaşlarımızın konut arzına ulaşabilirliğinin sağlanması için finansman koşullarının iyileşmesinin (konut kredi oranlarında düşüş) ve finansmana erişimin kolaylaşmasının (hane gelirinin artmasının) konut edinimleri noktasında belirleyici olacaktır”
YEREL İDARELERE DE GÖREV DÜŞÜYOR
Konut sorununun aşılmasında ana aktörlerden biri de yerel idareler olduğunun altını çizen Hüseyin Yalçın, şöyle devam etti: “Özellikle arsa teminindeki sorunlar, şehirlerin merkez bölgelerinde boş arsa varlığının neredeyse bitmesi, arsa sahipleri ile yüksek paylaşım oranları, kurdaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinde artışlar inşaat projelerini geliştiren firmalar açısından aşılması gereken sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunların çözülmesinde yerel yönetimlerin genişleme sahalarını şehrin gerçeklerine uygun şekilde zaman geçirmeden belirlemesi çok önem arzetmektedir. Özellikle kentsel dönüşüm hem sağlıksız yapı stokunun sağlıklı hale getirilmesi hem de merkezde arsa teminine çözüm oluşturulması açılarından önemli. Bakanlık mevcut yapıda hak sahiplerine sağlamış olduğu konut kredilerinde faiz desteğini özellikle alan bazlı dönüşümlerde proje geliştiricisi kurumlara da sağlayabilir.
Ürün maliyetlerinin bu kadar yukarı yönlü olduğu bir ortamda önümüzdeki dönemde özellikle geliştiricilere bu kolaylıklar sağlanmadığı takdirde kentsel dönüşüm yerinde saymaya devam edecektir. Ortalama hane halkı sayımız da giderek azaldığı için daha küçük metrekareli evlere ihtiyaç artmakta ve fonksiyonelliği fazla olan projelerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu belki daha düşük konut fiyatlarının oluşmasını sağlayabilir. Bu da eğer düşük faiz politikası ile desteklenebilir ise bireylerin kolay ödeyebileceği taksitlerin oluşmasını sağlar. Önümüzdeki dönem gayrimenkul sektörünün nefes alabileceği bir ortam bu şekilde oluşturulabilir”