Dün: 'Çok Sıcak' Bugün: 'Yağmur - Fırtına'

Ali EYCE

Yalan dünyada artık yalan kışlar, yalan yazlar yaşar olduk.

Dün iş merkezinin ortasında ziyaret ettiğim gençler, üzerlerinde ince bir tişört, kısa şort, ayaklarında terlikler, yüzlerinden akan terlerle ‘Çok sıcak’ diye söyleniyordu.

Göstergeler 38 dereceyi gösterse de hissedilen rahat 42 derece sıcaklık vardı.

Serinlemek için içecek bir şeyler arayan insanların, serinlemek için sürekli elini, yüzünü, başını yıkadığı anlar yaşanıyordu.

Cuma namazında bile namaz kılmak için gelen insanlar, gölge buldukları işyerlerinin önüne seccadelerini sermeyi tercih ediyordu.

Dün : ‘Çok sıcak’ tı.

Sabah daha olmamıştı, önce şimşekler çaktı, sonra birden yağmur bastırdı.

Gece serin serin uyumak için açık tuttuğum camı, şimşeğin görüntüsü ve gürültüsüyle kapatmamla yağmurun bardaktan boşalırcasına yağması bir oldu.

Yağmur yağdıkça şimşek sesi daha yükseliyor, ses yükseldikçe havadaki sıcaklıkta hızla düşüyordu.

Derken pencereyi kapatmam yetmedi, odanın sıcaklığı da çok düştüğü için üzerime hafifte olsa bir şeyler alma gereği duydum.

Bugün: ‘Çok yağmur ve fırtına’

24 saat geçmeden yaşanan iki farklı iklimin esintileri, görüntüleri ve hareketleri.

Farkındaysanız artık ilkokulda saydığımız mevsimlerden ikisi artık kalmadı.

İlkbahar ve Sonbahar diye bir şey kalmadı.

Ya kış var, ya yaz!

Arası yok!

Bunların en büyük sebebi de, yer değiştireceğiz, yerimizi değiştireceğiz, biraz ucundan, biraz kıyısından alacağız, biraz atacağız, biraz tutacağız diyerek yıprattığımız dünyamız.

Her doğan canlı gibi sadece doğup, yaşayıp, ölmüyor insanoğlu.

Doğduğunda yapamadığını, öldüğünde yapamadığını yaşadığında yapıyor ve dünyaya iyi olmayan şeyler yapıyor, zararlar veriyor, atıklar bırakıyor ve gidiyor.

Kendisinden sonra doğup, yaşayacak olan insanlara dünyayı yaşanmaz hale getirebilmek ise tek gerçek sonuç.

İnsanoğlunun hırsının önüne geçmek mümkün olmadığı gibi insanoğlunun canlı olarak sonuna da hırsından olacağını söylemek çok da hayalî olmasa gerek.

Yaşam kaynağı haline getirdiği enerjiyi bulabilmek için, sahip olabilmek için dünyanın her yerinden insanların dünyaya verdikleri zarları düşünün.

Yaşam tarzı haline getirdiği tembelliği ve dikkatsizliği her türlü sonuçlarını dünyaya etki olarak bırakan insanların, tembellik ve dikkatsizlik yaparak dünyaya verdikleri zararları düşünün.

Dünya yaşlanıyor, yıpranıyor ama her doğan insan onu daha yaşlandırıyor ve yıpratıyor.

Önümüzdeki yüz yıllarda dünyaya gelecek insanların, yaşayıp, yaşamayacağını, hangi şartlarda yaşayacağını düşünmek dahi istemiyorum.

Yalan dünyaya, yalandan gelip gitmiyoruz!

Yalanımızla geleceği yok ediyoruz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.