Hayat içerisindeki yoğunluk, bazı durumlarda aile üyelerinin birbirleriyle iletişim kurmasını ve zaman geçirmesini zorlaştırabiliyor. Bu durumda da ebeveynler birbirlerinden uzaklaşabiliyor, iletişim kopukluğu yaşanabiliyor ve duygusal bağlar zayıflayabiliyor.
Klinik Psikolog İrem Burcu Kurşun, tüm bu yoğunluğun arasında denge kurabilmenin ve ruh sağlığını koruyabilmenin çalışan anne ve babalar için çok değerli olduğunu ifade etti. Kurşun, çalışan aile üyelerinin bireysel kaygılarını, stres tetikleyicilerini, hangi durumlar veya olaylar karşısında depresif hissettiklerini belirlemelerinin çözümün ilk adımı olduğunu belirtti. Çalışan ebeveynlerin yaşadıkları olumsuz duyguları ve zorlandığı konuları öncelikle kendilerinin kabul etmesi gerektiğinin altını çizen Kurşun, “Olumsuz deneyimler ve hissedilen duygular kabul edilmedikçe başka sorunlar da meydana gelebilir. Çalışan aile üyeleri kendilerinin farkına vardıkça, duygularını keşfettikçe ve ihtiyaçlarını anladıkça zor duygularla baş etmelerinin yolunu da bulacaktır. Anne-babanın ruh sağlığı, çocukla kurduğu ilişkisi açısından oldukça önemli. Ebeveynlerin ruh sağlığı iyi olursa çocuğuyla ilişkisi de çocuğun ruh sağlığı da iyi olacaktır” diye konuştu.
Çalışırken kendine, çocuğuna, eşine, evine ve kendi sosyal hayatına vakit ayırma kısmını dengelemenin birçok birey için zorlayıcı olduğunu söyleyen Kurşun, “İnsanların ev ve iş hayatını dengelemeye çalışırken yaşadıkları kaygı ve stresle başa çıkmaları, kişilik özellikleriyle de yakından ilişkili. Çalışan ebeveynlerin olumsuz duygularını azaltma ve iyi oluş hallerini artırma konusundaki kişilik özellikleri, psikolojik sağlamlık becerilerinin de bir göstergesi. Bireylerin stresli bir olaya getirdiği kişilik özellikleri o olayla nasıl başa çıkacağını da etkiliyor” dedi.
Bireyin başına gelen olumsuz olaylarla işlevsel şekilde başa çıkabilmesi ve mevcut durumda kriz öncesi döneme dönebilme becerisine psikolojik sağlamlık denildiği bilgisini veren Kurşun, çalışan ebeveynlerin psikolojik sağlamlıklarını artırmaları için şu önerilerde bulundu:
Öz Bakım: Bireyin kendi ihtiyaçlarının farkında olması önemli. Özellikle anneler hormonların ve toplumsal normların getirdiği şekilde çocukları için kendilerini feda edebiliyor. Bebek ağlarken ya da onu beslerken anne kendi ihtiyaçlarını erteleyebiliyor. Bu durum, annenin kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmesi olarak anlaşılmalı. Anneler, kendi ihtiyaçlarına da vakit ayırmalı. Bu noktada eş desteği çok önemli.
Alternatif Bakış Açısı: Çalışan ebeveynler, yaşadıkları stresli durumların ve stres tetikleyicilerinin farkında olmalı. Kendi kaygılı düşüncelerinden tetiklendikleri ve dengelemekte zorlandıkları kısımları kabul ederek, alternatif bir bakış açısı geliştirilmeli. “Yaşadığım bu durumu çözmeme yardımcı olacak başka bir bakış açısı var mı?” sorusunu sormak ve yeni cevaplar bulmaya odaklanmak gerekiyor.
Pozitife Odaklanmak: Zor olaylar karşısında olumlu kısmı görmek, psikolojik sağlamlığın bileşenlerinden biridir. Yaşanılan her bir olaydan çıkarılacak ders mutlaka vardır. “Ben niye bunu yaşıyorum?” demek yerine “Bu olaydan kendimle/çocuğumla ilgili ne öğrenebilirim?” sorusunu sormakta fayda var.
Aktif Problem Çözmek: Problem odaklı başa çıkma; kişiye zarar veren, tehdit eden ya da meydan okuyan stresli koşullar hakkında yapıcı adım atma girişimlerini içerir. Yaşanan olay, başa çıkma stratejilerini de beraberinde getirir.
Anlam ve Amaç Bulmak: Anne ve baba olmanın getirdiği sosyal roller bulunuyor. Bu rollerin birey üzerindeki karşılıklarını keşfetmek, yaşanılan olumsuz duygularla başa çıkmada yardımcı olur.
Sosyal Destek: Eşlerin ihtiyaç duyduğu bir başka önemli konu ise sosyal destek. Özellikle eş desteği, çalışan bireylerin olumsuz durum ve duygularla başa çıkma konusunda çok etkili. Sosyal destek anneden, iş arkadaşlarından, yöneticiden veya aile üyelerinden gelebilir. Terapi de çalışan anne ve babanın yaşadığı stresle başa çıkmalarına yardımcı olacak en büyük sosyal desteklerden birisidir.