Rusya tarafından Akkuyu’da inşaatı sürdürülen Nükleer Güç Santrali için açıklamalarda bulunan CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Ednan Arslan, AK Parti iktidarının Rusya’yı Türkiye’de nükleer santral sahibi yaptığını ifade ederek, “CHP olarak yıllardır bu projenin ne yerli ne de milli olmadığını anlatmaya çalıştık. Bugün yaşanan gelişmeler ne kadar haklı olduğumuzun açık ıspatıdır. AK Parti’nin yaptığı sözleşmeye göre zaten yapılacak nükleer santral üzerinde Türkiye’nin hiçbir söz hakkı bulunmamaktadır. AK Parti bedava arazi ve pahalı fiyatla alım garantisi vererek, Rusya’yı Türkiye’de nükleer santral sahibi yapmaktadır. Şirketin kendi web sayfasında bile santralin projesi “Yap-İşlet-Sahip Ol” şeklinde belirtilmektedir. Türkiye’ye bu projede verilen tek iş yalnızca inşaat taşeronluğuydu ki, o da bugün geri alınmaktadır. Vasıfsız işgücü ile yürütülecek olan inşaat taşeronluğu için bile AK Parti bugün Putin’i ikna etme noktasına düşmüştür. Betonlaşmanın piri olan AK Parti nükleer santralin inşaat taşeronluğu işinde betona çakılmıştır. Anlaşılan odur ki nükleer santralin inşaat işlerine ilişkin sözleşmede Türkiye’nin haklarını koruyucu hükümler yer almamaktadır.
Gelinen noktada bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı 2010 yılında imzalanan anlaşmanın gerçeklerini, söylemleri ve davranışlarıyla daha da net bir biçimde ortaya koymaktadır. Öyle ki Akkuyu’daki durumu inceleyip, bizim topraklarımızdan toprak hibe ederek, alım garantisi vererek, üstüne beyin göçü ile tamamen Rusya’nın sahip olmasının sağlandığı santral hakkında Rusya Devlet Başkanına bilgi vermek üzere Akkuyu’ya giden bir tek adam ile karşı karşıyayız. Bu neresinden bakarsanız kapitülasyondur.”
Yap İşlet, Sahip Ol!
CHP’li Arslan Yap İşlet Devret modeliyle değil, ‘Yap İşlet Sahip Ol’ yöntemiyle bir sürecin yürütüldüğünü vurgulayarak, “Akkuyu’da inşaatı devam eden Nükleer Güç Santralinin dünyada Rusya’daki prototip dışında model olarak bir örneği henüz işletmede değildir. Akkuyu NGS; Yap İşlet Sahip Ol modeliyle, tamamlandığında, bir ülkenin başka bir ülke toprağında sahip olacağı ve dünyada örneği olmayan bir santraldir. Bu özelliği ile santral bir ilke imza atmaktadır; tamamen dışa bağımlı, yerli ve milli olmama ilkine. Santralin ortaklık yapısında en büyük pay %99,2 ile Rosatom Devlet Kuruluşu’na aittir. Proje katılımcılarının neredeyse tamamı yine Rus şirketlerden oluşan santralin; inşaat işlerinin yükleniciliği ise yine Rosatom Devlet Kuruluşu bünyesinde yer alan CONCERN-TİTAN 2 AŞ ve IC Ictas İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş ortaklığındaydı. IC Ictas şirketinin sözleşmesinin feshi ile Santralin ortaklık yapısında zaten bulunmayan Türk varlığı, inşaat işlerine bakan taşeron ortaklığından da çıkarılarak, Santralin yapım aşamasının bile tamamıyla dışa bağımlı olduğu tescillenmiş oldu. Nükleer teknoloji ve gelişim için gerekli bilgi aktarımlarının yapılması ve bu konuda eğitimli insan gücü, akademik personel ve literatür açığının kapatılması açısından yeterli bir gelişme, Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşmadan bugüne görülememiştir. Zaten santralin hiçbir zaman işletmecisi Türkiye olmayacağı gibi yapılan anlaşmaya göre know-how aktarımı da içermemektedir.” ifadelerini kullandı.
Hem Alım Garantisi Veriliyor, Hem de Zararlı Atık Ülkemizde Kalıyor!
CHP’li Arslan, santralden üretilecek elektrik içinde alım garantisi verildiğini ve ayrıca santralden çıkacak değerli materyallerin Rusya’nın, işe yaramaz zararlı atığın ise Türkiye’de gömüleceğini şu sözlerle paylaştı:
“Nükleer santrallerin kurulumuna başlanmadan önce tüm dünyada kabul görmüş bir yöntem olan LCOE (Levelised Cost of Electiricty) tahmin modeli ile ülkemizde inşaatına devam edilen Akkuyu Santrali için bir analiz ne yazık ki bugüne kadar yapılmamıştır. Oysa nükleer santrallerin çalışmalarıyla elektrik fiyatlarına etkisinin hesaplanmış olması ve bu hesaplama göz önünde bulundurularak şirketle anlaşma imzalanmış olması gerekirdi. İhale yapılmaksızın ikili uluslararası anlaşma ile nükleer santral kurulması gibi bir yönteme başvurulmuş olması, zaten rekabet ve kamu yararı açısından sıkıntılı olan bir durumdur. Yapılan anlaşmaya göre Akkuyu NGS’de Rus şirketi 1. ve 2. Üniteden üreteceği elektriğin % 70’ini, 3. ve 4. Ünitelerden üreteceği elektriğin % 30 unu alım garantisi ile kWh başına 12,35 - 15,33 ABD Cent aralığında bir değerden Türkiye’ye satacaktır. Bu alım garantisi şu an bile oldukça yüksek bir değerdir. Üstüne birde birer yıl arayla devreye girmesi öngörülen üniteler ile Santral ancak 2026 yılından itibaren tam kapasitede çalışabilecek. Santralden çıkan işlenebilir değerli radyoaktif materyaller de yine Rusya’da işlenilecek, işe yaramaz zararlı atığı ise Türkiye’ye gömülecek. Akkuyu NGS’nin gelecekte nasıl bir maliyeti olacağı konusunda, değişken döviz kuru, iklimsel değişim, nüfus artışı, enerji ihtiyacındaki artış, oluşabilecek kazalar ve gelecekte çevremize ve halkımıza verebileceği geri döndürülemez hasar ve yıkım etkili olacaktır.”
İş Gücü Sömürüsü ve Beyin Göçü Yaşanıyor
CHP PM üyesi ve İzmir Milletvekili Ednan Arslan santralda bir başka sorunun ise işgücü sömürüsü ve beyin göçü içerdiğini ifade ederek, “Tüm bunlar bir yana teknolojik bilgi aktarımının söz konusu olduğunu söylemek dahi mümkün değildir. Öyle ki şirketin kendi sitesinde yer verdiği bilgilere bakılacak olursa, Türkiye’den gençler Rusya’da eğitim almış, bu alanda uzmanlaşmış, ancak Türkiye’nin bedava yer tahsis ettiği Rus şirketi bünyesinde yine Rus şirketi için Türkiye’ye elektrik satmak üzere çalışacaktırlar. Bu çalışanların, Türkiye’deki nükleer enerji ile ilgilenen resmi kurum ve üniversitelerle aralarında herhangi bir organik bağ var mıdır? Bu şekilde Rusya’da eğitim almış gençlerimizin Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurumlarında mecburi hizmet zorunluluğu düzenlenmiş midir? Bunlar olmadan Rusya’da gençlerimize eğitim verilip, sonra da Rus şirket bünyesinde istihdam sağlanmasının teknolojik bilgi aktarımı anlamına gelmediği açıktır. Tam tersine yapılan uygulama ülkemizden beyin göçü anlamına gelmektedir. Bu eğitimi almış olanların eğitimleri karşılığında Rusya Devleti’ne ve Rus şirketine karşı nasıl yükümlülükler altında olduğu da açıklanmalıdır.” dedi.