On yıllardır devam eden Ege Denizi sorunu, Yunanistan’ın son dönem doğu Ege adalarında artan askeri faaliyetleri ve genel söylemleri nedeni ile yeniden alevlenmiş olsa da barış ve beraberlik adına adımlar da atılmıyor değil. Türkiye’nin ilk ‘Cittaslow’ yani sakin şehri Seferihisar, 12 İyon Kentler Birliği Projesi ile Yunanistan’ın Sisam ve Sakız adalarının da dahil olduğu yeni bir turizm rotası için kolları sıvadı. Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ile kültür ve sanat turizmini güçlendirerek turist potansiyelini artırmayı hedefledikleri projesini konuştuk, ilçenin yeni geçim kaynağı lavanta tarlaları ile yöreye özgü Armola peyniri ve ata ekmeğinin izini sürdük.
3 BİN YIL SONRA 12 İYON KENTİ BİR ARADA
EGE’nin sadece Bodrum ve Çeşme’den ibaret olduğunun sanılması ve Foça, Seferihisar, Karaburun’a haksızlık edilmesi bir İzmirli olarak oldum olası üzmüştür beni. Elbette buraların Bodrum ya da Çeşme gibi ‘ateş pahası’ olmasını ve yaşamın ‘hızlı’ akmasını istemem ama uluslararası düzeyde daha fazla tanıtılması, organik yaşama sahip çıkılması ve doğal kaynakların daha sıkı korunması gerektiğine de inanıyorum. Doğal güzellikleri nedeni ile dizi ve filmlerin platosu haline gelen Seferihisar’da, Türkiye’nin ilk Cittaslow yani sakin şehrindeydim. Modern hayatın ve küreselleşmenin etkisiyle hızlı hareket edilen, çalışılan ve tüketilen yaşam tarzına sahip şehirlere alternatif olarak ortaya çıkan Cittaslow felsefesi, insanların hâlâ iletişim kurabildiği, doğa ve geleneklerine sahip çıkan; en önemlisi de kendi kendine yeten kentleri kapsıyor.
SAKİN SAKİN NEREYE KADAR
“Buraya kadar her şey mükemmel ancak bu mükemmelliği başkalarının da duyması lazım ki ilçeye gelecek özellikle de tarım yatırımları ile kaliteli turist potansiyeli artsın” diyor Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ve soruyor: “Sakin sakin nereye kadar?” E, haksız da sayılmaz aslında. Şöyle devam ediyor: “Elbette latife ediyorum. Sakin şehir olmak bizim için çok önemli ancak bu imajımızı zedelemeden güneşin ve medeniyetin doğduğu bu toprakları sanat, tarih, kültür, gastronomi, ticaret ve doğanın başkenti yapabiliriz. Seferihisar İzmirliler ile yakın çevre şehirlerden insanların bildiği ve sadece ‘deniz turizmi’ potansiyeli olan bir şehirden fazlasını vaat ediyor.”
GÜNEŞİN VE MEDENİYETİN DOĞDUĞU TOPRAKLAR
“İzmir yarımadası en parlak dönemini antik çağda; denizcilik, ticaret, felsefe, bilim, güzel sanatlar ve politikada çığır açan İyonlar zamanında yaşadı. Milattan önce binli yıllarda Batı Anadolu’ya göçen İyonlar, 12 doğal limana yerleşerek 12 bağımsız şehir devleti kurdu. Batıda Ildırı (Çeşme), güneyde Priene (Söke) - Miletos - Myus (Didim), kuzeyde Phokai (Foça) ve Klazomenai (Urla), Teos-Lebedos (Seferihisar), Kolophon (Menderes), Ephesus (Selçuk); karşı kıyıda da Sakız ve Sisam adalarına uzanan yüksek bir uygarlık inşa ettiler. 3 bin yıl önce yaşayan insanlar bu işi başardı. Biz niye yapamayalım? 10 kent ve karşı kıyıda da Sisam (Karlovasi Belediyesi) ile görüşmeler tamam. Sakız ile görüşmeler devam ediyor. Yakında o da tamamlanacak. 7’si İzmir, 2’si bizim sınırlarımızda olan ve ortak kültürel mirasa sahip 12 İyon kentinin yeniden bir araya gelmesi ile yerli yabancı turistin tercihleri arasına girmek ve dolayısıyla da bölge halkının ekonomik olarak güçlenmesini sağlamak temel hedefimiz. Mesela aynı dönemlerde bu 12 kentte festivaller yapılabilir; Foça’da tiyatro, Didim’de gastronomi, Seferihisar’da müzik, Sakız’da dans... Bu kentler ortak bir dayanışma içine girerse Seferihisar’a gelen Urla’yı, Urla’ya gelen Foça’yı, Foça’ya gelen Selçuk’u da bilir ve buralara da gider.” Eğer her şey yolunda gider ve 12 İyon kenti ortak bir imza atarsa eylül ortasında proje dünyaya duyurulacak.
1800 YAŞINDAKİ ZEYTİN AĞACI
HİÇ gitmeyen, adını dahi duymayanların ‘Ne var bu Seferihisar’da?’ dediğini duyar gibiyim. Geçmişi MÖ 1080 yılına dayanan Teos antik kentinde 1800 yaşındaki ‘Umay Nine’ zeytin ağacı var, mesela. Geçen yıl verdiği zeytinlerden üretilen zeytinyağının yarım litresi 30 bin liraya satılmış. Elde edilen 47 bin 750 TL’lik gelirle de öğrencilere burs verilmiş.
ATA EKMEĞİ ÜZERİNE ARMOLA PEYNİRİ
MANDALİNA bahçeleri arasında gezdiniz, mavi bayraklı 10 farklı plajda denize girdiniz (belediyenin işlettiği sahillerde şezlong ve şemsiye 25 TL), Çağan Irmak’ın ‘Babam ve Oğlum’, Ata Demirer’in ‘Olanlar Oldu’ filmlerinin, ‘Kavak Yelleri’, ‘Ada Masalı’, ‘Ege’nin Hamsisi’ dizilerinin çekildiği Sığacık’ı keşfettiniz, halkın yöresel ve doğal ürünlerini aracısız sattıkları üretici pazarından pazar alışverişi yaptınız, TEOS antik kentini gördünüz ise akşamına Ulamış Mahallesi’nde günümüzde çok az bulunan ve Karakılçık buğdayından yapılan ata ekmeği ile keçi peyniri suyu ve peynir kırıklarının lor-yoğurt ile bir tulum içinde yoğrulmasından yapılan Armola peynirinden yemeden dönmeyiniz!
Gitmek isteyenler için 27 Ağustos Cumartesi günü Ulamış köy meydanında şenlik var.
LAVANTA KOKULU SOKAKLAR
TURGUT Köyü’nde kullanılmayan, 5 dönümlük boş araziye bundan 6 yıl önce, yeni bir gelir kapısı olması için lavantalar dikilmiş. Bugün o lavanta tarlaları 200 dönüme ulaşmış. Öyle ki Turgut köyünde her yıl büyük bir ‘Lavanta Festivali’ düzenleniyor. Lavanta yağı ile lavanta balı almadan ayrılamayacağınız köyde, uçsuz bucaksız tarlaların arasında ‘influencer’ fotoğrafı çekilmek: ÜCRETSİZ.