Son iki haftadır herkesin konuştuğunu, yazdığını, sosyal medyada paylaştığını yazmaya karar verdim.
Elektrik!
Anlamı: Bir akımın elektronlar sayesinde serbest bir ortam içerisinde çekim gücü ile belli bir noktaya doğru hareket etmesi ile oluşan enerjidir. Elektrik akımı ile voltaj oluşarak elektrikli aygıtların çalışması bu şekilde sağlanmaktadır.
Bundan 30 yıl öncesine gittim, o zaman 20’li yaşlarda Türkiye’nin bir genciydim.
Türkiye’de arada bir kesilen, arada bir kesildiğinde ise bir daha ne zaman geleceği belli olmayan bir elektrik vardı.
Sokağımızdaki bakkalda mum her daim bulunurdu.
Doğum günü mumu değil ama tombul erkek parmağı kalınlığında ve ortasından kalın bir ip olan, beyaz mumlar.
Maddi durumu iyi olanlar, gaz alabildikleri için gaz lambası tercih ederken, maddi durumu yerinde olamayanlar, elektrik kesileceğini tahmin ederek mum stoklar, tahmin etmeyerek elektrik kesilince bakkala koşardı.
Alacağınız o mum öyle üç, beş saatte dayanmazdı.
Yandığında sönene kadar ışığından faydalanılır, söndüğünde hayatın bittiği anlamı gelir ve uyunurdu.
Televizyonun ilk çıktığı zamanlarda elektrik kesintileri, evlerin yeni oyuncağının susmasına, mum ve gaz lambasıyla kısa süreli yaşamlara imkân verirdi.
Dünya gelişti, gelişmeye bağlı olarak değişti.
Bir dönem lüks olan elektrikle çalışan birçok şey evlerin temel ihtiyaçları oldu ve hatta bir değil birkaç tanesi temel ihtiyaç oldu.
Bu yazıyı yazarken, evimdeki lambaları saydım, tam 45 adet.
Elektrikle çalışan evde ne var onları düşündüm: Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, derin dondurucu, fırın, sebil, televizyonlar, bilgisayarlar, telefonlar, yürüme bandı, doğalgaz kombisi, mikro dalga, su ısıtıcı, kahve, karıştırıcı, radyo, masa lambası, gece lambaları, led ışıklar, stop ışıkları, ses sistemi, uydu sistemi.
Bunların bazıları hiç durmadan elektrik tüketirken, bazıları da gün içinde izin verdiğim, ihtiyacım olduğu kadar elektrik tüketiyordu.
Ama hepsi de cebimdeki parayı tüketiyordu.
Faturalar niye bu kadar yüksek diye düşündüğümde, anladım ki elektrik enerjisinin yok denilecek kadar az enerjili yaşadığımız hayattan, tıpkı bir küçük el feneri gibi elektrik enerjisi olmadan yaşayamaz hale gelmişiz.
Hatta olmadan kısmını geçtim, gereğinden fazlasını kullanarak yaşar hale gelmişiz.
Bugün ki faturaların yüksekliğinin sebebi, biraz da bizim bol elektronik ve bol elektrik enerjisi isteyen rahat hayata geçmiş ve alışmış olmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Bunlar işin bilimsel, sosyal ve hareketsiz sonuçları.
İşin bir de komik tarafı var.
Kapitalizmin varlığını bilip, onunla yaşamayı sevip, onu tercih edip, sonuçlarına hep birlikte sövüyor ve üzülüyoruz.
Yani, kapitalist yaşıyor, sosyalist düşünüyor, devrimci gibi isyan ediyoruz.
Herkese hayırlı pazarlar!