İsmini daha önce sosyal medya aracılığı ile kitlelere duyuran platform böylece ilk kez güçlü bir şekilde kuruluşunu resmen ilan etti. Yoğun ilgi gösterilen toplantıya, toplumda geniş kitlelere hitap eden simge isimlerden oluşan 200 kişi katıldı. Katılımcılar salonda adeta oturacak yer bulmakta zorlandı.
Açılış konuşmasını Emek, Barış ve Demokrasi Platformu tertip komitesi adına Remzi Demir yaparken, platformun kurucusu Çeto Çamlıbel ve Abdurrahman Polat kuruluş süreci ve amacına dair katılımcıları bilgilendirdi.
Çamlıbel: “Bizler, demokrasiye susamış dostlar olarak, emek için, barış için, demokrasi için bir araya geldik. Türkiye her yönden zorlu bir süreçten geçiyor. Özellikle siyasi açıdan izlenen kutuplaştırıcı politikalar yüzünden böylesi bir platformun çatısı altında toplanmak, elimizi taşın altına koyup güç birliği yapmak neredeyse farz oldu. Daha güzel yarınlar için, geleceğimizin teminatı çocuklarımız için harekete geçmenin tam zamanı dedik. Halklar kardeştir diyoruz ancak bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki bizi biz yapan ne varsa tehdit altında… Demokrasi, emek, barış, adalet, insan hakları bir bir yok ediliyor. Emek, Barış ve Demokrasi Platformu’nun kurucusu olarak buna sessiz kalamazdım” dedi.
Özellikle Türk, Kürt, Laz, Roman, Çerkez gibi bütün halkların bir arada yaşadığı, içinde bütün renkleri barındıran İzmir gibi kozmopolit bir kentte bir araya gelmiş olmanın önemini vurgulayan Çamlıbel; Emek, Barış ve Demokrasi Platformu’nu çözümün bir parçası olmak için kurduklarını söyledi.
İnteraktif olarak gerçekleşen toplantı sonunda katılımcılar dilek ve önerilerini dile getirdi. Her bir katılımcının duyduğu heyecan gözlerden kaçmazken, Emek, Barış ve Demokrasi Platformunun kurulmasından duyulan memnuniyet tekrar tekrar dile getirildi. Başarı dileklerinin yanı sıra bu yönlü çalışmaların sürdürülmesi noktasında fikir birliğine varıldı.
Yakın geçmişte kurulmasına karşın kısa sürede geniş kitlelere hitap etme başarısını yakalayan Emek, Barış ve Demokrasi Platformu’nun amacı; çeşitli göç hareketleri sonucu metropollerde yaşamak zorunda kalmış başta Kürtler olmak üzere dezavantajlı grupların sosyal, ekonomik ve siyasi yaşamlarının iyileştirilmesi, maruz bırakıldıkları yaşamsal zorluk ve sıkıntılara, siyasetin dışında tutulmalarının verdiği dezavantajlı durumlara bir çözüm yolu bulunması, taleplerinin karşılık bulmasına yardımcı olunması, daha şeffaf, daha adil, daha yaşanabilir müreffeh ve kardeşçe bir yaşamın hüküm süreceği ortamın yaratılması adına sosyal, kültürel, eğitsel, politik, ekonomik ve sosyolojik çalışmalar yapmaktır.