Emlakçılarla ilgili, gayrimenkul piyasasıyla ilgili daha öncede birkaç defa yazı kaleme almıştım.
Okuyanlar bilir, okumayanlar yazılarımın arşivinden okuyabilir.
Deprem olmadan aylar önceki yazımda, gayrimenkul piyasasındaki başıboşluğa dikkat çekip, fiyatlardaki fahiş artışlarından girip, herkesin gayrimenkul işi yapmasına kadar ortamın sağlıklı olmadığını dile getirmiştim.
O sıralarda gayrimenkul piyasasıyla ilgili bir düzenleme getirildi, merdiven altı bu işi yapanlar, alt-sat yaparak piyasada fiyatları yükseltenlere karşı devletin kurumları hareket geçip, gayrimenkul piyasasına yeni kurallar getirdi.
Satılacak evle ilgili yetki belgesi, fiyat bilgisi gibi unsurların olması piyasada bir anda milyonlarca evin yok olmasına neden oldu.
Satılacak evi bacasından çeken başka fiyat, balkonundan çeken başka fiyat, banyosundan çeken başka fiyat vererek aynı eve yüzlerce insan satışa sunup, en çok ücreti verene vatandaşa kapalı, kendisine açık ihaleyle satıyorlardı.
Bu denetim sonrası çoğu emlakçı görünümlü yerler birer birer kapandı, var olan emlakçılarda ise ilan sayısının yarısından fazlası yok oldu.
Yeni emlak piyasası, gerçekten bu işi yapan, işin ehli insanların eline daha sıkı denetimle bırakılmış oldu.
Asrın felaketi deprem sonrası 13,5 milyon insanın yerinden bir şekilde çıkınca bir başka fahiş piyasa daha oluştu.
İnsanlar geldikleri illerde kiralık ev arayışına girince emlakçılar ve mal sahipleri bunu fırsat bilip, 2 olan evini 5’e, 5 olan evini 15 kiralığa çıkardılar.
Onu da yazdım, ’15 Bin TL Kira Nedir Arkadaş’ diye.
O kadar insafsız inşalarız ki, korkuyorum gün gelecek ölen insanların gömüldükleri yerin manzarasına göre de ölülerden ücret ister hale geleceğiz.
Şimdilerde depremin tetiklediği fahiş kira artışlarıyla ilgili devlet mücadele ediyor.
Fahiş fiyat artışlarını ihbar edin, gereğini yapalım diyor.
Fahiş fiyatlarla ilgili ceza kanunu madde geliyor.
Para cezası geliyor, hapis cezası geliyor.
Sorunlu ve sorumsuz olan emlak piyasasına ve emlakçılara devlet kanunlara gereken kuralları koyuyor ve tedbirleri alıyor almasına da, benim naçizane önerimdir, yine tekrarlıyorum.
Gayrimenkul ve özelikle de konutlarla ilgili alanı yatırım aracı olmaktan çıkarmalı.
Herkesin ev sahibi olabilmesinin önündeki serbest piyasa artışlarının önünü böyle geçebilir.
Yurt dışında bakınız nasıl yöntem uygulanıyor.
Bir gayrimenkulü, evi satmak isteyene devletin ilgili kurumu nasıl çalışıyor.
Yerinde tespit yapıyor, ‘Sen bu evi bu kadar ücretin üzerinde satamazsın. Altında istediğin kadarına verebilirsin.’
Kimseyi cezaevine atmaya gerek yok, kimseyi de fahiş artışlardan dolayı mağdur etmeye gerek yok.
Konut herkesin yaşam hakkıysa, bunu da kontrol etmek devletin asli görevi olmalı.