Geçmişi hatırlamak için, geçmişi düşünmek yetmez bazen.
Geçmişte kalıp, o zamanın şartlarını düşünmek, o zamanın zorluklarını düşünmek, o zamanın canlarını düşünmek, o zamanın kanlarını düşünmek gerekir.
Bugünü, 9 Eylül’ü, İzmir’i, İzmirli olmayı anlamak için.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, arkasına aldığı o büyük millet ile birlikte verdiği bağımsızlık mücadelesinin, bilgisayar oyunu olmadığını, akan kanın, giden canın ne olduğunu çok iyi anlatmak gerekiyor yeni nesillere.
Onlar da bilmeli ki, bugün özgürce Kordon’da sefa yapabiliyorlarsa, bugün Ege Denizi’nde serinleyebiliyorlarsa, bugün İzmir’in dağlarında piknik yapabiliyorlarsa, bunun bedelini Ataları, 9 Eylül gününe kadar canlarıyla, kanlarıyla ödediler.
O yüzden 9 Eylül, İzmir’in en güzel günü, İzmirlinin en güzel ve en gururlu günü.
Millet olmanın, birlik olmanın, özgür olmanın, Türk olmanın, İzmirli olmanın en kıymetli günü.
Tarihi, milli mücadeleyi, can vermeyi, kan vermeyi anlatmak kelimelerini işi olmamıştır ama anlatmanın da başka yolu yoktur.
Bazen çok anlatıldığında, çok dinlenildiğinizde, kelimelerin sıradanlaştığını düşündüğünüzde, olur ya öyle hissettiğinizde, bir tek yapmanız gereken şey benim gibi yapın.
Elinize bir iğne alın.
Parmağınızın ucuna batırın.
Bir iki damla kanınızın akmasına izin verin.
Canınız yandığında, kanınız aktığında, bir daha düşünün o çok anlatıldığı için sıradanlaşan kelimeleri ve cümleleri, 9 Eylül’ü.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
Yaşasın 9 Eylül.
Yaşasın İzmir.