Sosyal medyanın her yanı doğru olsa da, çok yanının yalan olduğuna artık hepimiz eminiz.
Bazen öyle paylaşımlar görüyoruz ki, söz fotoğrafı yalanlıyor, fotoğraf sözü.
Ama yalanı paylaşmaktan, yalanı göstermekten, yalandan da olsa hiç olmamasından daha iyi görür hale geldik.
Eskiden yalan söyleyen, yalan yazan, yanlış şeyi gösteren utanırdı.
Artık onu da aştık.
Neredeyse sosyal medya yüzünden yüzsüzleştik, pişkinleştik. Tek başıma her şey olduğumu sanıp, toplum içinde yok olduğumuzu görmemezlikten geldik.
Bu yalanların en büyüğü ise ‘Görüşme’, ‘İstişare’, ‘Çözüm’, ‘Konuşma’, ‘Değerlendirme’ kelimelerini geçtiği cümleler ve altındaki fotoğraflarda çıkıyor.
Bakan, Bakan Yardımcısı, Milletvekili gibi siyasetin en tepe yerinde olanlara bir şekilde denk gelen, denk getiren, bir selfie hareketiyle, bir dakikalık ‘Tıp’ anıyla fotoğraf çektirenlerin sosyal medyadaki hallerine, paylaşımlarına bir bakın anlarsınız ne demek istediğimi.
X Bakan, Ankara’da işini, gücünü bırakmış, Türkiye’nin görevinde olan sorumluluğunda arta kalan vaktinde, o arkadaşla Türkiye’nin ekonomik, siyasi, ticari, hukuki konularını konuşmuş.
X Milletvekili, meclisteki gündemini bitirmiş, komisyonlardaki işlerini tamamlamış, geçerken bir de ona danışmış, onun da bu konuda fikrini almak istemiş.
Fotoğraflı çekmek bir saniye. Görüntü bir tane ama o kadar çok şey girmiş ki o bir saniyelik görüntüye, 1 dakika olsa, maazallah fotoğrafı paylaşan kendisini Türkiye’nin en danışılması gereken, görüşü sorulması gereken, dinlenilmesi gereken adamı ilan edecek.
Yapma ey insanoğlu.
Çok komik duruyorsun.
Çok yalancı oluyorsun.