"Engellilik bana oruç tutmayı öğretti. Bir gün iftarım olur mu bilmiyorum"

Gardenya Erdöl'den Ahmet Uğur Baran röportajı

Tanıdığım en güçlü insanlardan biri.
Onun en çok yaşama sevincini, insan sevgisini ve azmini seviyorum.
Hayatındaki her zorluğu kendine olan inancıyla aşmış.
Yaşamında ajitasyona , duygu sömürüsüne yer yok.
Her davranışıyla yaptıklarıyla örnek olan bir insan...
Görev insanı, seçim boyunca karınca gibi çalışan ...
Teşkilatın hem abisi hem kardeşi...
AK Parti İzmir milletvekili adayı Ahmet Uğur Baran’la uzun yıllar hayalini kurduğumuz ve hiç vazgeçmediği sevdası siyaseti çok eskiye dayanan dostluğumuzda ona en çok merak ettiklerimi sizler için sordum.

Ahmet Uğur Baran kimdir?

Ahmet Uğur Baran “ Hiç ” olmaya çalışan biridir.

(Gülerek) Ahmet Uğur Baran’ın önce kim olduğunu sonra felsefesini öğrenmek istiyorum?

Ahmet Uğur Baran 1982 Diyarbakır doğumlu,İzmir’de büyümüş, yetişmiş,Kemeraltı çarşısında ticareti öğrenmiş, 9 Eylül Üniversitesi işletme mezunu fakültesi mezunu,ardından geçmişe dönük engellilerin sorunlarını iliklerine kadar hissederek büyüyen bir çocuk olduğundan dolayısıyla bu çözümlerde bir nebze faydası olabilsin diye kıyısından köşesinden siyasete bulaşmış. Ondan sonra o girdabın içine düşmüş bir daha da çıkamamış biri.

Engelilik durumun nasıl oluşmuş;senin için bir sakıncası yoksa öğrenebilir miyim?

Benim doğuştan gelen bir engelim var.Bu binde bir oluşan bir şey. Şimdi bana rahatsızlığın nedeni ne diye sorarsan inan hiç araştırmadım,bilmiyorum çözümü varmı yokmu onuda bilmiyorum.

Kendini nasıl keşfettin? Farkındalığını nasıl fark ettin ?

Şöyle söyleyeyim farkındalığı keşfetmem çok zor olmadı niye diyeceksin çünkü geçmiş eski Türkiye’de bir serçe parmağın yoksa engelliydin. O yüzden engellilik bir sorundu. Ve bende engelli olduğum için bu sorunun parçasıydım. Sorun çıkartanlardan birtanesiydim o yüzden dünyaya gözümü açıp idrak yeteneğimin oturduğu yaştan itibaren kendimi keşfetmeye başladım. Çünkü her karşılaştığım sorunun zorluğunu yaşıyorum. Annem bu zorluğu aşmaya çalışırken sürekli annemin kucağındaydım.

Senin kendinle ne kadar barışık olduğunu bildiğim için rahatça sorabiliyorum.Engelliğin senden neler götürdü. Yaşam boyu ne gibi zorluklarla karşılaştın?

Engellilik bana ne öğretti diye sorarsan...Öğrettiği en büyük şey Oruç tutmak oldu.

Biraz açar mısın? Nasıl oruç tutmak? 

Mesela top oynayamadığım için çok üzülmek yerine oruç tuttum. İstediğim çok sevdiğim ayakkabıyı ayağımdaki engelden dolayı giyememekten üzülmektense oruç tuttum. Bir gün iftarı olurmu bu işin bilmiyorum. iftarıda şöyle olur yaptığımız işlerle... arkamızdan gelen bir engelli nesil var, engelliği biz durduramayacağız,ve insanoğluyla yaşıt olan bugüne kadar gelen tek şey engelilik. İnsanlığın var oluşuyla birlikte sürecek. O yüzden engelilik devam edecek.Bizim iftarımız ne zaman olur bizim yaşadığımız sıkıntıları bizden sonra gelecek engelliler yaşamadığı zaman. Nefsi davranmak yerine şahsi isteklerimizi ön plana çıkartmak yerine, arzularımızı yaptıklarımızı yapamadıklarımızı, genele yayıp Türkiye genelindeki engellieri bütün şekilde düşünüp çözüm noktası bulduğumuz zaman bizim iftarımız olur.

O zamanın Türkiyesi ile şimdiki Türkiye arasında dağlar kadar fark var. Sen eski ve yeni Türkiye’yi kıyaslayacak olursan ne söylemek istersin?

Ben tekerlekli sandalyeye çok geç binmeye başladım.Annem ilk okul çağında üç tekerlikli bisiklet yaptırmıştı. İlkokul bitine kadar o bisikletle gezdim.Ortaokula geçince kaykay furyası başlamıştı. O furyaya bende katıldım. Kaykaya aşık oldum. Kaykayın üzerine yan şekilde oturup elime bir terlik takarak ortaokul bitene kadar kaykayla gezdim. Şöyle söyleyeyim şimdi hayal ettiğim zaman çok acı bir şey çıkıyor ortaya inan bana hiç acıklı değil bilakis harika bir duyguydu. Muhteşem günlerdi...

Seçim çalışmalarında seni kaykayın üzerinde görebilir miyiz?

(Gülüyoruz) Keşke kaykaya binebilsem eskisi gibi çevik zayıf olabilsem. Kaykayla gezdiğim dönem benim için unutulmaz bir dönemdi.

Okul süreçlerinde sıkıntılarından bahsetmeni istesem?

Hani hep deriz ya çocukların acımasızlığını ben çok şanslıydım böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım. Çok sevdiğim çok sevildiğim arkadaşlarım vardı.Belki Allah’ın çok sevdiği kuluydum. Ben daha çok yetişkinlerin acımasızlığına denk geldim. İlkokula başlama hikayem vardır mesela… Şimdi 7 yaşında bir çocuğun aklında ne kalır, işte o gün alınan bir oyuncak kalır annesinden duyduğu bir söz kalır. Benim aklımda kalan ilkokula kayıt olmaya gittiğimde okul müdürünün ağzından çıkan şu sözler "senin oğlun sakat,hasta şimdi bunu okula alırsam öbür çocuklara bulaşırsa ne yaparım " oldu onu hiç unutamam.Benim annem o dönemin en büyük kuyumcularından hiç pes eder mi? Ne yaptı yaptırdı beni okula yazdırdı. Ama tabii sonuç olarak ne oldu okul müdürü beni beşinci kata verdi bezdirmek için baktık başa çıkamıyoruz annem okulun yanında bulunan apartmanın görevlisini buldu dedi ki “ne kadar maaş alıyorsun iyi bende o kadar veriyorum.”Her gün sabah oğlumu sırtında çıkaracaksın öğlende indireceksin . ilkokulu bu şekilde bitirdim. Esas okul havasını ortaokulda buldum hani kaykaya bindiğim süreç. Evimize yürüme mesafesindeydi. Her gün arkadaşlarım evden alırdı okula giderdik,sınıfım düz ayaktı. Zaman zaman orada da zorluklar yaşamadık mı? O eski türkiyede kaldı. Şimdi her okulda bir asansör okul müdürleri engelli öğrencileri kapış kapış yok satıyoruz(gülüyoruz) Yeni hükümetimiz sayesinde tüm engeller aşıldı.

Yeni Türkiye engellilere ne getirdi?

Orta üçüncü sınıfa giderken bir akülü sandalye aldık.Suziki firmasına sipariş verdik üç ay bekledik burada dip not açmak isitiyorum O günün Türkiye’sinde lüks vergisi ödedik. Çünkü tekerlekli sandalye akülüydü, lükse girdi. Şimdi her beş yılda bir ücretsiz akülü sandelye veren bir ülke haline geldik.

Bu engellerle karşılaşırken unutamadığın bir anın var mı?

Olmazmı herkesin ajitasyon anıları vardır. Dedim ya ben Allah’ın şanslı kuluyum benim hiç ajite edecek durumum olmadı. Bende iz bırakan bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Lisedeydim okulumda sınıfıma çıkabilmek için on basamak vardı. Arkadaşlarımdan yanada çok şanslıydım.Sınıfa arkadaşlarım taşıyordu . Bir gün Alsancakta medikal satan bir dükkanın camında Mercedes marka akülü tekerlekli bir araba gördüm. Çok istedim ve annem onu bana aldı buarada hep annem diyorum çünkü ben babasız büyüdüm. Arabayı aldığımız gece hiç uyumadım heyecandan. Sabah okula gidicem okulda havam olucak ama okula gittiğimde hiç kimse fark edip birşeyler söylemediler bende sabah uyku sersemliği ile farketmediklerini düşündüm. Daha sonrasında yine kimse fark etmedi bende sordum arkadaşlar neden yeni arabam için birsey söylemiyorsunuz? Arkadaşlarım o an fark edip çok sevindiler. Biz arabana değil taşırken hep sana baktık. Sana bir şey olmasın diye... Bu benim için bindiğim arabadan daha büyük mutluluktu.

Evlilik ve aile hayatını sorsam?

Evliliğim bir anda oldu.Bir baktık ikiyken üç olduk üçken dört olmuşuz.Evliliğin ve baba olmanın Allah’ın bana lütfettiği en güzel ödül olduğunu söylerim. Her zaman şunu söylerim her şeyimi tartışabilir eleştirebilirsiniz babalığımı asla. Çocuklarıma sevdalı bir babayım. Çocuklarımı her şeyin üstünde ama Allah’ ın altında tutan bir babayım.

Uğraştığın hobilerin veya spor varmı?

Profesyonel yüzücüyüm madalyalarım var.

Siyasetle nasıl tanıştın?

Lise yıllarında başladı biz eski ülkücü gençlerindeniz. Lise yıllarında vatan, millet sevdası hep içimizde vardı. Hatta şöyle söyleyeyim Karşıyaka’da biz üç arkadaş kendi harçlıklarımızla üç ülkü ocağı açtırdık.Yaş aldıkça siyasi bakış açımda değişti. Recep Tayyip Erdoğan’a belediye başkanı iken başlayan hayranlığım Ak Partinin kurulması ile daha da arttı. Ak parti saflarında yer aldık. 2011 yıllı itibari ile Ak Partide siyasete aktif olarak başladım.

Neden Ak Parti?

Daha önce söylediğim gibi Cumhurbaşkanımıza olan hayranlığımdan. Çünkü Sosyal Politikalar anlamındaki eğilimi, isteği ortada. Ben engelli bir vatandaş olarak sahip olamadığım bir çok hakkı 2002 ‘den sonra Cumhurbaşkanımız sayesinde sahip oldum. Az önce anlattığım bir tekerlekli sandalyeye lüks vergisi öderken bugün her yer tekerlekli sandalyeyle dolu gidip isteğin her yerden tekerlekli sandalyeni alabiliyorsun. Ve sosyal güvenlik kurumu bünyesinde alıyorsun. Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye Cumhuriyetinde tüm siyasi partiler içerisinde bir ilki gerçekleştirdi. Engelliler koordinasyon merkezi diye partinin içerisinde bir merkez kurdu. Ve engelli koordinasyonunun başındaki başkanları İl başkanı bazında tutuyor.2011 yılından beri Ak parti İzmir engelliler koordinasyon başkanıyım ve benim 30 ilçede engelli atadığım ilçe başkanlarım var. Ak partide olmayımda nerede olayım.

Önümüzdeki günlerde Türkiye genelinde Başkanlık seçimi var ve sen Ak parti İzmir milletvekili adayısın. Seçimi İzmir genelinde ve Türkiye’de değerlendirecek olursan?

Öncelikle bu seçimi normal bir seçim olarak görmemek lazım. Bu seçim aynı kurtuluş savaşına girmiş olduğumuz dönemdeki gibi bir seçim. Bakıyorsunuz yanınızda sizden olan hiç kimse yok , karşınızda olanlara bakıyorsunuz aynı havayı soluğunuz aynı toprakta yaşadığınız aynı ekmeği bölüştüğünüz insanların hepsi karşınızda. Hatta sınır ötesine geçiyorsunuz sınır ötesi bile birleşmiş hepsi sizin karşınızda. Tek dertleri nedir? Erdoğanı devirmek Ak partiyi devirmek şimdi dert bu olunca diyorsunuz ki bu işte bir terslik var yani neden bir siyasi partiyi neden siyasi bir lideri devirmek ister bir insan. Demek ki haince bir plan var. O haince planın karşısında bende dik dururum. Bu memleket o kadar ucuz değil!!!

Peki seçim sonucu tahminini öğrenebilir miyim?

Rakamsal olarak tahminde bulunmam. Daha önceki seçimlerde de sordular bulunmadım. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim bizim tek gayemiz Türkiye cumhuriyetine hizmet, hizmet edebilmek içinde partimizi birinci parti çıkarmak Cumhurbaşkanımızı en yüksek oyla başkan yapmak. Rahmetli Erbakan hocanın bir sözü vardır, benimde siyasi felsefemdir “ Siz sonuçtan değil icraattan sorumlusunuz” O yüzden sonuçtan değil süreçten sorumluyum. Sonuç Allah’tan...

Engelli vatandaşlara buradan bir mesaj vermek istesen?

Yaşamak için ekstra birşey yapmıyorum. Engelli kardeşlerime bir abimleri olarak , naçizane şunu tavsiye edebilirim. Hayatı yaşamaları gerektiği gibi yaşasınlar. Çünkü hayat ve zaman bize ayak uydurmuyor. Biz ona uyduruyoruz. Biz kendimizi değiştirmek, geliştirmek, eleştirmek zorundayız. Sosyal yaşamdan kendinizi soyutlamayın. Hayat her şekilde devam ediyor ve bundan keyif almaya bakın.

Son olarak röportaj boyunca sürekli annenden bahsettiğini gördüm. Peki Ahmet Uğur Baran için anne nedir?

Annem benim için Perihan hanımdır. Bizim annemle yaşımız çok yakındır 12 yaş fark var. Tek çocuk ve babasız büyümüş biri olarak anneme çok şey borçluyumdur. Biz arkadaş gibi büyüdük. Aynı zamanda kader ortağızdır. Ana oğuldan ziyade hayatın tüm zorluklarına karşı sırt sırta vermiş iki yoldaşız. İki yol arkadaşıyız. Annem benim gerçekten lokomotif yol arkadaşım. Yere düştüğüm zaman kalk çabuk erkek adam düşer mi? Yeter artık ağlamak istiyorum dediğim zaman erkek adam ağlar mı? Yoruldum dediğim yerde katlar , hamamlar kuran bir kadın. Allah ondan razı olsun , başımdan eksik etmesin.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri