Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, “Her sonbaharda ‘Bu kış yine zor geçecek’ başlığını okumak istemiyorsak yerli, yenilenebilir ve temiz enerji yatırımlarının ivme kazanması gerekiyor.” dedi.
“BİZ DE NEDENİNİ ANLAYAMIYORUZ”
Eylül ayı itibarıyla 98 bin 492 Megavat seviyesine ulaşan elektrik enerjisi kurulu gücü içinde Rüzgâr enerjisinin 10 bin Megavat ile yaklaşık %10, Güneş enerjisinin ise 7 bin 500 Megavat ile %8 paya sahip olduğunu anımsatan Kalaycı, öz tüketime dayalı çatı tipi Güneş Enerjisi Santralleri’nin (GES) mutlaka daha fazla yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
ENSİA olarak yeni inşa edilen bina ve fabrika çatılarının çatılarının GES kurulumuna uygun olarak ruhsatlandırılması yönünde merkezi ve yerel kamu otoritelerine defalarca önerilerde bulunduklarını anımsatan Kalaycı, “Sınırsız bir enerji kaynağı olan güneş enerjisinde daha fazla yatırıma ihtiyacımız var. Ancak bizim de nedenini anlayamadığımız şekilde, adeta görünmez bir el ülkemizde vatandaşımızın güneş enerjisinden elektrik üretmesini engelliyor. Hemen tüm binalarımızın çatıları, içinde tonlarca su bulunan günısı sistemleri ile dolu iken, vatandaşımız en azından apartmanındaki ortak alanların enerji ihtiyacını karşılayacak birkaç adet güneş paneli koymak istediğinde bile adeta canından bezdiriliyor, 40 yıllık binanın statik projesi isteniyor.” dedi.
YÜZDE 60 DAHA AZ GÜNEŞ ALAN ALMANYA, 7 KAT FAZLA ENERJİ ÜRETİYOR”
Türkiye’nin yenilenebilir ve temiz enerji yatırımlarında son on beş yılda kaydettiği ivmenin tüm dünyanın dikkatini çektiğini anımsatan Kalaycı, ancak buna karşılık güneş enerjisinde ulaşılan 7 bin 500 MW kurulu gücün, potansiyelin çok altında olduğuna dikkat çekti.
ENSİA Başkanı Alper Kalaycı şu değerlendirmeyi yaptı:
“Rüzgârda yaşadığımız başarının benzerinin güneş, jeotermal ve biyokütle kaynaklı enerji yatırımları için de geçerli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, güneş santrallerinin devreye alındığı 2014 yılından bugüne dünyada GES kurulu gücünü en fazla artıran 9’uncu, Avrupa’da ise 3’üncü ülke konumuna yükseldi. Bu başarımızı alkışlamakla birlikte, iyileştirmeye açık alanlarımızı de samimiyetle sorgulamamız gerekiyor. Bugün güneş enerjisinde tüm dünyanın gıpta ile baktığı Almanya, Türkiye ile kıyaslanmayacak ölçüde az güneş alan bir ülke. Yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi ile Türkiye’den yüzde 60 daha az güneş alan Almanya’nın, güneş enerjisinden 53 bin Megavat, yani bizden 7 kat fazla enerji üretmesi hepimizi düşündürmelidir. Benzer durum biyogaz ve dünyada potansiyeli en yüksek 4’üncü ülke olduğumuz jeotermal enerji için de geçerlidir. Yerli kaynaklarımızla üreteceğimiz her bir kilovat enerjinin anlamının, karşılığı olan dövizin cebimizde kalması demek olduğunu unutmamamız gerekiyor.”