İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Ümraniye Elmalıkent Ana Yerleşkesi'nde 3 gün boyunca devam eden 41. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Bir, insanı varlık aleminde seçkin kılan temel yeteneklerinden birinin, onun bilgi sahibi olabilmesi ve bilgiyi kullanabilmesidir. Ancak bilgiyi değerli kılan, onun bir ahlak ve hukuk zemininde üretilmesi, öğretilmesi ve işlenmesidir. Bugün insanın kendisiyle ve çevresiyle yaşadığı sorunlar, bilgi ahlakının ve eğitimin önemini daha da belirginleştirmekte, eğitim kurumlarının ve eğitimli insanların sorumlulukları her geçen gün artmaktadır. Bu sebeple güncel ihtiyaçların giderilmesi ve çağın meselelerinin çözümü noktasında eğitim kurumlarının daha fazla inisiyatif alması, hayatın gerçeklikleri ve toplumun pratikleriyle uyumlu bir müfredat geliştirmesi gerekmektedir.
İkincisi, günümüzde bilgi ve bilişim teknolojilerinde yaşanan ve insana, hayata, çevreye dair paradigmaların yeniden tanımlanmasına yol açan gelişmeler, bir yandan bilgiye ulaşmayı kolaylaştırırken diğer yandan da bilginin doğruluğu, kullanımı ve bilgi güvenliği hususunda kaotik bir ortam oluşturmaktadır. Geleneksel iletişim ve etkileşim biçimlerini değiştiren bu yeni durum, kültürel dönüşümü ve kültürlerarası etkileşimi alabildiğine hızlandırarak her alanda yoğun bir bilgi karmaşasına ve değer erozyonuna zemin hazırlamaktadır.
Her zamankinden daha fazla dikkat gerektiren bu gerçekliğin farkında olmak bugün herkes için ihmal edilemez bir gerekliliktir. Başta eğitim kurumlarımız olmak üzere kamu hizmeti veren tüm kişi ve kurumların, zamanın gerisinde kalmamak adına hızlı ve planlı hareket etmesi önem arz etmektedir” diye konuştu.
"En fazla İslam toplumları etkilenmektedir"
Erbaş, “Küresel düzlemde İslam medeniyetinin etkinliğinin zayıfladığı son iki asırda dünya, siyasi, iktisadi, askeri ve içtimai bakımdan büyük ve hızlı değişimlere sahne olmaktadır. Adalet ve merhamet gibi vazgeçilmez değerlerin bile anlam kaybına uğradığı bu süreçten en fazla İslam toplumları etkilenmektedir. İlgi ve algıların günbegün değiştiği çağımızın gerçekliği iyi okunmadan, teknolojik gelişmelerin sebep olduğu toplumsal değişim süreci doğru değerlendirilmeden, dini ve kültürel köklerimizle günümüz arasında sağlıklı bağlar kurulmadan, İslam coğrafyaları başta olmak üzere, dünyanın, yaşadığı bunalım ve krizleri aşması mümkün olmayacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı hem ülkemizde hem de soydaş ve dindaşlarımızın yaşadığı coğrafyalarda, söz konusu krizleri aşmada sorumluluk üstlenecek her açıdan donanımlı nesiller yetişmesi uğruna tüm imkanlarıyla çalışmaya ve bilhassa eğitim faaliyetlerine katkı sunmaya devam etmektedir.
Günümüzde bilgi üretimi, kullanımı ve paylaşımı hususunda geleneksel araç ve yöntemlerden uzaklaşılarak büyük oranda dijital mecralara yönelim söz konusudur. Bilgi ile bilim dünyası ile kurulan iletişim ve etkileşimin şekli, metodu ve niteliği konusunda bir muhasebe yapılması büyük önem arz etmektedir. İslam'ın hayat veren ilkeleriyle insanlığı buluşturma imkanının bilgi ve eğitimden geçtiğinin bilinciyle, Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün hayatın merkezinde yer alan ve her an iç içe olduğumuz dijital dünyanın imkan ve risklerini göz ardı etmeden bu alanla ilişkilerini güncel tutmaktadır. Başkanlığımız, başta dijital yayıncılık olmak üzere çağımızın tüm iletişim ve etkileşim enstrümanlarıyla, basılı, görsel ve işitsel yayınlarla insanlığı sahih dini bilgiyle buluşturma gayretini sürdürmektedir” dedi.
Toplumların gelişmişlik düzeyinin en etkin belirleyicisi olan nitelikli insan kaynağının ancak inanç, değer ve ahlak birlikteliği içerisinde sağlam bir metodolojiye ve doğru bilgiye dayalı bir eğitim öğretimle elde edileceğini dile getiren Erbaş, "Bu gerçekten hareketle Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2010 yılında İstanbul'da kurulan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, medeniyet değerlerimiz ışığında gerçekleştirdiği öğretim, düşünce ve araştırma faaliyetleriyle önemli bir ilim merkezi haline gelmiştir. Güçlü akademik kadrosuyla insani, ahlaki ve ilmî değerlere bağlı, ülkemizin ve insanlığın temel sorunlarına duyarlı, sorumluluk bilinci yüksek insanlar yetiştirmeyi hedefleyen üniversitemiz, tüm faaliyet alanlarında uluslararası yeterlilikte bir kurum olarak milletimiz ve insanlık için bilgi ve değer üretmektedir. Dünyanın devasa değişimlere sahne olduğu, İslam coğrafyasında büyük travmaların yaşandığı bir zamanda üniversitemiz, eğitim-öğretim kalitesiyle ve gerçekleştirdiği başarılarla umut vermektedir" diye konuştu.
“Hindistan'da Müslümanlara yönelik ırkçı tavırlar endişe verici"
Asırlardır insanlığın yolunu ve ufkunu aydınlatan İslam medeniyetinin ilmi, tarihi ve kültürel mirasının bugünün insanıyla doğrudan buluşturulmasının, yeryüzünün geleceği açısından hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Erbaş, "İslam inanç, düşünce, tarih, kültür, sanat ve edebiyatının kendi imkanlarımız ve ilmi birikimimizle ortaya konması için yaklaşık 40 yıl önce kurulan İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM), ülkemizdeki diyanet hizmetlerinin uluslararası boyutta bir başarısıdır. İSAM, zengin kütüphane, arşiv ve dokümantasyon birimiyle, benzersiz ansiklopedi deneyimiyle ülkemizin ve dünyanın her köşesinden binlerce araştırmacı, öğrenci ve ilim insanı için müstesna bir araştırma ortamı sunmaktadır. İSAM'ın temel hedefi, kültür, tarih ve medeniyetimizin doğru ve bilimsel bir tarzda öğrenilmesini sağlamak ve Orta Asya'dan Balkanlara, Kafkaslardan Kuzey Afrika'ya kadar uzanan ümmet coğrafyamızdaki İslami araştırmalara katkıda bulunmaktır.
Son zamanlarda özellikle Hindistan coğrafyasında İslam'a ve Müslümanlara yönelik ırkçı yaklaşımlar ve tavırlar endişe vericidir. Rahmet dini İslam'a ve herkes için adalet, merhamet ve özgürlükleri savunmayı inançlarının gereği kabul eden Müslümanlara yönelik düşmanca yaklaşımlar asla kabul edilemez. Esasında ibadethanelere saldırılardan başörtüsü yasağına kadar yaşanan menfur hadiseler, Hindistanlı Müslümanlara uygulanan ayrımcı ve yasakçı politikaların bir sonucudur. Hindistan makamlarını ülkede artan İslam düşmanlığı karşısında politikalarını yeniden gözden geçirmeye ve Müslümanlara dini özgürlüklerini temin edecek bir duruş sergilemeye davet ediyoruz” ifadelerinde bulundu.
Erbaş konuşmasının devamında, “Diyanet İşleri Başkanlığı, personelinin mesleki formasyonunu geliştirmek için pek çok hizmet içi eğitim faaliyeti yapmaktadır. Başkanlığımızın hizmet çeşitliliği içinde her bir alan kendine özgü bilgi, beceri ve formasyon gerektirmektedir. Şu ana kadar eğitim merkezleri bünyesinde gerçekleştirilen söz konusu eğitim faaliyetlerinin daha güçlü hale getirilmesi amacıyla Diyanet Akademisi kurulmuştur. Böylece Başkanlığımız, personeline yönelik hizmet öncesi eğitim yapma imkânına kavuşmuştur. Akademiyle birlikte meslek öncesi eğitimin yanı sıra hizmet içi eğitimler de devam edecek, bu sayede din hizmeti ve yaygın din eğitimi sunan personelin uzmanlaşması sağlanacak, toplumun farklı kesimleri ile muhatap olan ve manevi rehberlik alanında din hizmeti veren personelimize yönelik sertifika programları düzenlenebilecektir. Akademinin imkanlarıyla Başkanlığımızın sunduğu hizmetlerin etkinliği ve verimliliği artacaktır” dedi.
“Vatandaşlarımızın temel dini bilgileri öğrenmeleri bakımından Kur’an kurslarımız, en önemli yaygın eğitim müesseselerimizdir”
Erbaş, “İslam dini, iman, ibadet, bilgi ve güzel ahlak merkezli değerleri bireysel ve toplumsal zeminde hayatın her alanına taşımayı hedefler. Bu bağlamda vatandaşlarımızın temel dini bilgileri öğrenmeleri bakımından Kur’an kurslarımız, en önemli yaygın eğitim müesseselerimizdir. Bugün açıkça görülmektedir ki sağlıklı din eğitiminden mahrum kalan kişiler din istismarı başta olmak üzere pek çok bireysel ve toplumsal sorunla karşı karşıya kalabilmektedir. Dolayısıyla ihtiyaç odaklı Kur’an kursu programlarıyla her yaştan ve seviyeden insana, mesai sınırı olmaksızın din eğitimi hizmeti sunan kurslarımız, vatandaşlarımızın bilinçlenmesinde büyük bir imkân olarak görülmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, başta müftülerimiz olmak üzere, tüm ilgili personeliyle Kur’an kursu hizmetlerinin en güzel şekilde yapılması için büyük bir hassasiyetle hizmet etmeye devam etmektedir” dedi.
“27 Haziran’dan itibaren camilerimizde ve Kur’an kurslarımızda, yaz dönemi kurs programlarımız başlayacaktır”
Erbaş, “4-6 Yaş Grubu Kur’an Kurslarımız, yavrularımızın sevgi, saygı, dürüstlük, paylaşma gibi ahlaki erdemleri, vatan, millet, bayrak, sorumluluk bilinci gibi insani değerleri özümsemelerinde etkin bir işleve sahiptir. Bu kurslarda lisans eğitimi yanında okul öncesi eğitimi formasyonu da olan öğreticiler görevlendirilmekte, çocukların fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimini destekleyen etkinlikler yapılmaktadır. 4-6 Yaş Grubu Kur’an Kurslarımıza milletimizin gösterdiği büyük teveccüh memnuniyet vericidir. Vatandaşlarımızın bu konudaki taleplerini karşılayabilmek için gerekli fiziki imkanların ve personel desteğinin sağlanması büyük önem arz etmektedir. 27 Haziran’dan itibaren camilerimizde ve Kur’an kurslarımızda, yaz dönemi kurs programlarımız başlayacaktır.
Yaz Kur’an kurslarımız vesilesiyle çocuklarımız, hem huzurlu bir tatil dönemi geçirecek hem de tertemiz zihinlerini, hidayet kaynağı Kur’an’la besleyerek Peygamber sevgisini, temel dini bilgileri ve ahlaki değerleri en doğru yöntemlerle öğrenme imkânı bulacaktır. Sevgi, saygı, nezaket ve iyilik gibi ahlaki değerlerle tanışacak; yürekleri birlik, beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygularıyla dolacaktır. Yaz kursu programlarımız ve eğitim materyallerimiz, motivasyon merkezli bir yaklaşımla, çocuklarımızın yeteneği, bilgisi, beklentisi, ilgisi ve yaşının gerektirdiği bütün özellikleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Başkanlığımız tüm müftülükleri ve görevlileriyle, çocuklarımızın güzel bir tatil dönemi geçirmeleri için her türlü hazırlığı yapmaktadır.
Takva, samimiyet ve teslimiyetin nişanesi olan kurban ibadeti, müminlerin Allah’a yakınlaşma arzusunun ve hakikat yolunda fedakarlığın bir tezahürüdür. Hz. Âdem’den bu yana süregelen kurban, ilahî merhamete nail olma ve Rabbimizin rızasını kazanma vesilesi olduğu gibi, aynı zamanda sosyal boyutu da olan bir ibadettir. Fert ve toplum açısından birçok hikmeti bünyesinde barındıran bu ibadet, müminler arasında kardeşlik şuurunun pekişmesini, insanlar arasında paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma bilincinin gelişmesini sağlamaktadır. Bu yönüyle kurban, Allah için paylaşmaktır. Paylaşarak birbirimize yakınlaşmaktır. Yasayla “toplumu din konusunda aydınlatmak” ve “ibadet esasları ile ilgili işleri yürütmek” ile görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığımız, her konuda olduğu gibi Allah’ın bir emri olan kurban ibadeti hususunda da ilmî ve fiilî bakımdan milletimize rehberlik etmektedir” diye konuştu.