İşte konuşmasından satır başları:
Biz Anadolu basınını iyi biliriz. Daima da takdirle yadediyoruz. Yerel basının gücünü tirajla ölçemezsiniz.Kamu ilanlarının dağıtımında yine Anadolu basının korumayı faydalı görüyorum. Yerel basının yeni kadrolar yetişmesini ancak böyle sağlayabiliriz.
Ülkesine milletine sorumluluk duymayan kimsenin böyle bir ffaliyetin içinde olması mümkün değildir. Önemli olan milletin halis olmasıdır. Güzel bakan güzel görür.
Biz manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Muhtar bile olamaz diye amiral gemisi geçinenler sürmanşet attı. Bunlar muhtarları küçümsediler. Ama biz bu salonda sürekli muhtarlarımızla bir araya geliyoruz. Birileri de kalkıyor muhtarları küçümsüyor. Benim BM de yaptığım konuşma için 'Sanki muhtarlara konuşuyor' diyor. Sonra da 'Ben onu demek istemedim' diyor. Tamam da ne demek istedin? BM'de bizim karşımızda olanların tamamı seçilmiş değil. Atanmışlar da vardır. Muhtar seçilmiştir. Seçilmiş olduğu için saygındır.
Biz gücümüzü manşetlerden değil, sandıktan milletten aldık. Kendi ülkesini yurtdışına şikayet edenlerle mücadelemizi sürdüreceğiz. Adam geliyor, tam bir ajan terörist. Neymiş basın mensubu. Bir ay Almanya Başkonsolosluğunda misafir ediliyor. Şansölye 'Bizim burad çifte vatandaş olan bir gazetecimiz var. Bunu bırakmanızı istiyoruz' diyor. Ben sizden 4500 PKK'lı teröristin iadesini istedim, verdiniz mi? Şansölye bize diyor ki yargı bakıyor bizde de yargı bakıyor. Onla ilgili kararı da bizde yargı verir. Geldi, mahkeme tutuklandı.
Sen Cumhurbaşkanı'na bakanlara kapını kapatıyorsun, sen diyorsun ki ben Hollanda'nın yanındayım ben de halkımın yanındayım.
Eleştiri başım gözüm üstüne ama hakaret asla. Aileme, çocuklarıma varıncaya kadar hakaret edenler. Sen beni eleştir. Ama hakaret olursa ona tahammül edemem. Hukuki yollara başvurmak zorundayım.
Karşımıza maskeyle çıkanlara artık haydut muamelesi yapma kararı aldık. Türkiye olarak Avrupa'yı özgürlüklere saygı duymaya çağırıyoruz.
Ülkemiz için Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en doğrusu olduğunu düşünüyoruz.
Bu ülkede parlamenter demokrasi hiç olmadı. Parlamenter demokrasiyle vesayt sistemi uygulandı. Bu iş Tayyip Erdoğan'ın işi değil. Yönetim sistemi oluşturuluyor
Yalanın en büyük panzehiri gerçeklerdir. Tek bir iddia konusundaki görüşlerimi ifade edeceğim. Muhalefet tek adamla yatıp kalkıyor. Bunlar okumadıkları, okuduklarını da anlamadıkları için, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, tek adam sistemini karıştırıyorlar. Yürütmedeki çokbaşlılığın ortadan kaldırıldığı sistemdir. Bunların dillerinden düşürmediği tek adam rejimi 1923'te kapandı. Her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demokratik bir sistemdir. Cumhurbaşkanı halkın yüzde 50 + 1 oyuyla seçiliyor.
Her 5 yılda bir sandık ortaya geliyor. Sandıktan da çıkasınız 20-30 yıl cumhurbaşkanlığı yapmak yok. Tek adam rejiminde ise seçim falan yoktur. Süresi de yoktur. Yönetimi ele geçiren kişi ölene veya birileri devirene kadar kalır. Bizim getirdiğimiz yönetim sisteminde cumhurbaşkanı milletin, Meclis'in ve kamuoyunun denetimine tabiidir. Bu sistemdeki cumhurbaşkanının kim olacağı, seçimlerde millet tarafından belirlenir. Tek adam rejimlerinde bir şahıs vardır. 'Meclis yok' diyor, olur mu öyle bir şey. Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi yok. Cumhurbaşkanının sadece bütçe kanunuyla yetkisi var. Kararname, hakkında yasal düzenleme olmayan konularda kararname çıkarabilir.
Meclis bunu yasayla ortadan kaldırabilir. Aynı şekilde yargı. Yargı üyeleri, HSYK, 7'sini parlamento seçiyor. 4+2 cumhurbaşkanı. Yargıtay, Danıştay, AYM aynen. Dürüst olun. Bu ülkenin huzurunu kaçırmayın. Biz bunları muhatap almadıkça yalanlara başlıyorlar. Meydanı iftiracılara terk etmemek için, böyle mukayeseli anlatma yoluna gidiyoruz.