Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki gerilim üzerine değerlendirmelerde bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, "Bugün Suriyeli ve Afgan göçmenler tartışılıyor. Ben şunu sormak istiyorum: 1 Mart Tezkeresi oylanırken sokaklarda kim vardı? Suriye’ye AKP’nin müdahalesine kim karşı durdu? Afganistan müdahalesine Türkiye’nin bir NATO gücü olarak katılmasına karşı kim durdu? Libya’ya müdahaleye kim karşı durdu? Tezkerelere evet diyenler göçmen, mülteci, sığınmacı sorununu çözemezler. Sokaktaki garibanı düşman olarak görmek kolay. İstila tartışması yapılıyor." dedi.
‘GERÇEKÇİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ORTAYA KOYMAMIZ LAZIM’
Erkan Baş'ın konuşmasından satır başları şu şekilde: Mesele son derece seviyesiz, ciddiyetten uzak bir eksende yürüyor. Memleketin gerçek sorunlarına ilişkin herhangi bir tartışma sürdürebildiklerini düşünmüyorum. Oysa memleketin sorunların eğer gerçekten çözüm üretmek istiyorsak sağduyulu, soğukkanlı, gerçekçi çözüm önerilerini ortaya koyan, varsa farklı görüşleri açık ve net biçimde ortaya koyan bir yaklaşım sergilememiz lazım. Liseli çocukların ‘çıkışta görüşelim’ diyaloglarına benzer şekilde konuşanlar memleketin sorunlarına dair sağlıklı çözümler üretemez. Birtakım sözde liderlerin iki dudağı arasından çıkan cümleler siyaset olarak algılanıyor. Biz şunu öneriyoruz: Meseleyi öyle basit siyasi bir kavga konusu olmaktan çıkarıp, “Ben buradan nasıl oy devşiririm? Nasıl koltuğumu korurum?” tartışmasından çıkarıp akılla, bilimle, soğukkanlı biçimde yaklaşmak gerekiyor. Bu belki de dünya tarihinin gördüğü en yoğun göç dalgalarından bir tanesi. Sadece Türkiye’de değil dünya ölçeğinde çok ciddi bir tartışma yürüyor.
'TÜRKİYE'NİN YAŞADIĞI BU SORUNUN YARATICISI ERDOĞAN'DIR'
AKP dünyadaki pek çok sorunu nasıl büyük bir şekilde Türkiye’ye taşıyorsa, bu sorun da böyle Türkiye’ye taşınmış durumda. Dolayısıyla biz Türkiye’de meselenin ciddi bir sorun olduğunu kabul ediyoruz. Bunu tartışmamız gerekiyor. Ancak bunu karşılıklı düşmanlaştırmalardan kaçınarak yapmamız lazım. Bu konuyla ilgili rahatsızlıklarını dile getiren herkesin ırkçı olarak tanımlandığı bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Ama şunu ekliyoruz: Evet, Türkiye’de ırkçılar var. Türkiye’de siyaseten bu meseleden nemalanmak isteyenler de var. Bunları birbirinden ayırmak gerekiyor. Vatandaşın derdini kendisine siyasi olarak devşirmeye çalışan iki taraftan yaklaşımlara karşı da net bir pozisyon almak gerekiyor. Ümit Özdağ, yaklaşık bir saatlik programda Tayyip Erdoğan’a ilişkin bir çift laf etmedi. Oysa Türkiye’nin yaşadığı bu sorunun baş sorumlusu, yaratıcısı, Tayyip Erdoğan’dır.
'YANGINA BENZİNLE KOŞANLAR SORUNU ÇÖZEMEZ'
Sosyalistler bugün bu memleketin yaşayacağı bu sorunları 10-15 yıl öncesinden söylüyordu. Eğer bir sorunu çözeceksek sorunun önce nedenlerini tartışmamız lazım. Sorunu yaratanların çözemeyeceğini söylememiz lazım. Bu sorunun arkasında AKP’nin ülke içerisinde dinci, milliyetçi politikalarının uzantısı olan dış politika anlayışının olduğunu en başa yazarak konuşmamız lazım. Türkiye’de bugün yaşadığımız sorunun kaynağı, AKP’nin emperyalizmle iş birliği içerisinde, koltuğunu korumak için geliştirdiği dış politika hamleleridir. Bunu sorgulamadan bir tartışma yürütmek mümkün değil. Sorunu yaratanlar da yangına benzinle konuşanlar da sorunu çözemez. Popülerleşmeye çalışanlar kendilerine yer bulmaya çalışanlar bu sorunu çözemezler. Bu sorunu esas olarak sosyalistler çözer.
'TEZKERELERE EVET DİYENLER BU SORUNU ÇÖZEMEZ'
10 yıl önce bir tartışma yapıyordu sosyalistler. Meselenin uzmanı olduğunu söyleyenler 10 yıl önce hiç uyarmıyorlardı. Bugün Suriyeli ve Afgan göçmenler tartışılıyor. Ben şunu sormak istiyorum: 1 Mart Tezkeresi oylanırken sokaklarda kim vardı? Suriye’ye AKP’nin müdahalesine kim karşı durdu? Afganistan müdahalesine Türkiye’nin bir NATO gücü olarak katılmasına karşı kim durdu? Libya’ya müdahaleye kim karşı durdu? Tezkerelere evet diyenler göçmen, mülteci, sığınmacı sorununu çözemezler. Sokaktaki garibanı düşman olarak görmek kolay. İstila tartışması yapılıyor. Türkiye’deki Amerikan istilasına karşı çıkmayanlar bu sorunu çözemezler. Rus oligarklarına karşı çıkmayanlar, bu ülkeyi sömürmesine ses çıkarmayanlar hiç konuşulmuyor.
'BU MEMLEKETTE TC VATANDAŞLIĞI SATILIYOR!'
Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması AKP tarafından Davutoğlu başbakanken imzalandı. TİP iktidara geldiği ilk gün bu geri kabul anlaşmasını iptal edecek. Ülkemizde ve bölgemizde barışçı politikalar uygulayarak bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Bu memlekette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı satılıyor! Zengin Arap şeyhlerine vatandaşlık satıyorlar. Patronlar sendikasız, sigortasız, insanlık dışı koşullarda çalıştırabilsinler diye ben buna göz yumuyorum diyen bir çalışma bakanı var. Bu memlekette buraya göçmek zorunda kalan insanların hayatlarının patronlar tarafından nasıl hiçleştirildiğini tartışmadığımız zaman iş çok kolay… AKP bir taşla 4-5 kuş vuruyor. Göçmenleri AB’ye karşı koz olarak kullanıyor, emekçilerin haklarını gasbetmek için yine göçmenleri kullanıyor. Suriye’ye dönük bir müdahalede bulunuyor. Ondan sonra böyle muhalefet unsurları çıkıp ‘geri göndereceğiz’ diyor.
'ÖNCE MİT TIRLARININ HESABINI SORUN'
Seçime giderken AKP şov yapacak. Bu yaklaşımla ne olur? Bugün 1 milyon kişi gönderirsin, yarın aynı politikalara devam edersen yarın 5 milyon insan gelmek zorunda kalır. AKP’nin başımıza bela ettiği büyük bir problemle karşı karşıyayız. Bu işin sorumlusu hesap vermeli. Bu işin sorumlusu AKP’dir, Saray Rejimi’dir. Memlekette bir Arap düşmanlığı yayılıyor bir taraftan ama zengin Arap şeyhlerinin elini eteğini öpmeye oraya gidiyorlar. Zengin Arap şeyhlerine vatandaşlığı pul gibi dağıtıyorlar. Yetmedi mahkeme sattılar. Bunlarla kavga etmemiz gerekiyor. Kavga edeceğimiz unsuru doğru belirlemek son derece önemli. Şu söylemek kolay: “Zafer Turizm otobüs kaldırır gönderir.” MİT tırlarını gönderdikten sonra Zafer Turizm otobüs kaldıramaz oraya. Önce MİT tırlarının hesabını soracaksın ondan sonra otobüsler nasıl çalışacak bunu konuşuruz. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da barış sağlanmadan sadece Türkiye’nin değil dünyanın bu sorunu çözmesi mümkün değil.
'İKTİDAR KAYBETTİĞİNDE GİTMEYECEK, BİZ GÖNDERECEĞİZ'
Bu iktidar çok büyük suçlar işlemiş bir iktidar, dolayısıyla koltuğu kaybettiğinde her şeyi yapabilecek durumdalar ve yaptılar da. İktidarlarını korumak için bu ülkenin başkentinde bombalar patlattılar. İktidar seçime kadar olan süreci kendine göre dizayn ederse, oyunun kurallarını kendisi belirlerse bizim bir şansımız kalmaz. Tüm muhalefete sesleniyorum: Bu ülkeyi Saray Rejimi’nden kurtaracak adımları atmamız gerekiyor. ¨Bu iktidar kaybetse de gitmez¨ duygusu var. Kaybettiklerinde onlar gitmeyecek, biz göndereceğiz. Buna göre hareket etmemiz lazım, provokasyonları boşa çıkartacak örgütlü halk kitlelerine ihtiyacımız var. Bu öfkeyi garibanlara ve birbirimize yönlendirmeyelim. İktidar bizi birbirimize kırdırmaya çalışıyor oysa bizim bu öfkeyi servetlerine servet katanlara yönlendirmemiz gerekiyor. Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu bir ülkede seçim güvenliği nasıl sağlanabilir? Adam geçen seçimlerde memleketin bütün muhalefetini terörist ilan etti.
'BU SORUNU İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN BİR GECEDE ÇIKANLARLA MI KONUŞACAĞIZ?'
Bu ülkede kadın düşmanı, tacizci kim varsa ister Türk, ister yabancı olsun kulağından tutup hapse atmak bizim görevimizdir. Biz bu sorunları, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkanlarla mı konuşacağız? Mahkemede kadın katillerine kravat taktı diye iyi hal indirimi verenlerle mi konuşacağız bu sorunları? Halkımızı uyanık olmaya, provokasyonlara geçit vermemek üzere örgütlenmeye, akılcı, gerçekçi ülkenin tümünün çıkarlarını düşünen yaklaşımlarla politika belirlemeye çağırıyoruz.