ESKİSİ GİBİ

Banu Pirinçcioğlu

Hiçbirşey eskisi gibi olmaz. Herşey eskisi gibi olsun lafı palavradır. 

Arkadaşlıklar,dostluklar,ortaklıklar,aşklar biter. Sonra bir sebepten yeniden başlar. Ama eskisi gibi asla olmaz. Belki daha saygılı olursunuz bu sefer, veya daha anlayışsız. Birlikte güldüğünüz şeyler değişmiştir ama belki gülecek başka şeyler bulunur. Veya bir daha birlikte hiç gülemezsiniz.

Bazen daha kötü, bazen çok daha güzel olur. Bıraktığınız yerden devam edileceğini sanarsınız ama olmaz, olamaz ki zaten, bir kere yara alınca almamış gibi yapamazsınız. Şanslıysanız iyi olur. Ama eskisi gibi değil, farklı olur.

Hep tamir etmek isteriz yakıp yıktıklarımızı.

Bişeyleri bozup bozup eski haline getirmeye çabalarız.

“eskisi gibi” olma isteği bir hayalden ibaret değilmidir aslında?

Kendi yaşadıklarım bir yana, başkalarının yaşadıklarından gözlemlediklerime bakıp söyleyebilirim. Eskisi gibi olamazsınız.

Tam 25 sene önce Eric Fromm kitabında okuyup asla unutmadığım bir cümle;

“Yaşanmış bir hayatı yeniden yaşamaya çalışmak, ilkinin kötü bir tekrarı olacaktır.”

Ne zaman karar vermekte zorlansam bunu hatırlarım. Basittir ama dünya kadar şey anlatır.

Eskiye özlem duyarsınız. Çocukluk arkadaşınızla kaldığınız yerden devam etmek istersiniz. Ancak araya hayatlar girmiştir. Siz yıllar evvel birlikte oturup sebepsiz yere güldüğünüz gibi gülemezsiniz. Zevkler, renkler, bakış açıları ve daha pek çok şey değişmiştir.

Yine gülersiniz mutlaka. Ama daha başka bu sefer.

Bazı şeylerin değişmiş olması için araya kavgalar, ihanetler girmesi gerekmez. Zamanın kendisi değiştirir zaten çok şeyi.

Alışkanlıklar, yaşanmışlıklar, hepsi zamanın içinde şekil değiştirir.

Eski eskidir yani. Eskiden yaşayıp sevdiğimiz birşeyi, tekrar tekrar izlediğimiz eski filmi izler gibi yaşamamız mümkün olmaz. Çünkü yaşadıklarımız canlıdır. Değişiriz ve hem değişip hem eskisi gibi olmayı bekleyemeyiz.

Bu nedenle de, hiçbirşey eskisi gibi olmaz.