Geçtiğimiz günlerde Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan Milli Tarım Projesi'nin tarım ve hayvancılığın gelişimi açısından son derece önemli olduğunu belirten Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, "Ülkemiz, kooperatiflerin öncülüğünde Akıllı Tarım Ülkesi olmalıdır" dedi.
Milli Tarım Projesinden sonuç alınabilmesi için; projenin yol haritası belirlenirken kooperatifçiliğin geliştirilmesinin ön plana alınması gerektiğinin altını çizen Eskiyörük;
"Bu proje hiç şüphesiz Türk tarım ve gıda sektörü için yeni bir umut kapısı olacak. Burada önemli ve milli hedefler söz konusu. Ancak bize göre bu büyük projenin yine büyük bir amacı olmalı. Yani Milli Tarım Projesi'nin gelecekte Türkiye'yi taşıması gereken yeni bir model, yepyeni bir ekonomik gelişme sağlanmalıdır. Bu da ülkemizde kooperatifçiliğin geliştirilerek Türkiye’nin Akıllı Tarım Ülkesi olması ülküsüdür" diye konuştu.
TARIMA ÖNEM VERMEK YETMEZ, YOL HARİTASI DOĞRU BELİRLENMELİ
Aynı zamanda İzmir Tarım Grubu'nun da başkanlığını sürdüren Mahmut Eskiyörük, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Dünya değişiyor. Tarım ve gıda sektörü her geçen gün gelişiyor ve daha önemli hale geliyor. Bu gelişme Türkiye için büyük bir fırsat. Tabii geleceğe yönelik politikaları da buna göre düzenlemeliyiz. Örneğin; Türkiye'nin tarım ve gıda ihracatı yaklaşık 18 milyar dolar. Cumhuriyetimizin 100. yılında yani 2023'te bu rakamın 40 milyar dolar olması hedefleniyor. Peki bu nasıl olacak? Yedi yıl içinde mevcut performansı iki katından fazlasına çıkarmak nasıl mümkün olacak? Ülkemiz bu potansiyele sahip.
Birkaç yıl önce tarım sektöründe dünya devi olan uluslararası bir şirketin yöneticisi, 'Anadolu 300 milyon insanı besleyebilir' demişti. Demek ki bütün sorun potansiyeli performansa dönüştürebilmekte yatıyor. Akıllı ve istikrarlı bir tarım politikasıyla hedefi yakalamak zor değil.
Sayın Bakan Faruk Çelik zaten inancını ifade ediyor, fakat bu büyük amacın bir Hükümet politikası olarak ele alınması şart. Her şeyden önce tarım ve gıda sektörünün stratejik gücüne inanmalıyız. Buna inanmazsak amaca ulaşamayız. Bu çerçevede Hollanda ve Yeni Zelanda çok doğru iki örnek.
Bu iki ülkenin sektörel potansiyeline baktığınızda Türkiye ile kıyaslayamazsınız bile. Bu yönden Türkiye çok üstün. Ama önemli olan potansiyeli hangi strateji ve yol haritası ile değerlendiriyoruz, işin anahtarı burada. Hollanda ve Yeni Zelanda, Türkiye'ye göre çok daha kısıtlı olan tarım, tarımsal sanayi ve gıda fırsatlarını, öncelikleri son derece iyi belirlenmiş bir ekonomi politikası ile performansa çevirerek kooperatifleşmeyle 'Akıllı Tarım Ülkesi'ne dönüşmeyi başardılar. Biz de bunu kooperatifçilikle yapabiliriz. İşte Milli Tarım Projesi bu yönden çok ciddi bir fırsat olarak karşımızda duruyor.
Türkiye tarımsız, tarım kooperatifsiz kalkınamaz. Çiftçiye para veren değil, para kazandıran bir tarım politikası oluşturmalıyız. Kooperatifleşme, Devletin öncelikli tercihi olmalıdır. Ancak böylelikle kayıtdışılığı ortadan kaldırır, gıda güvenliğini sağlar, üretimi planlayarak fiyat istikrarını oluşturabiliriz. Akıllı Tarım Politikasıyla, çiftçiliği güvenceli bir meslek haline getirmeliyiz ki; gençlerimiz köyünü terk etmesinler ve yerinde yaşayıp üretsinler.
Yoksulluğun yaşanmadığı, barışın sağlandığı bir Türkiye istiyorsak Akıllı Tarım Ülkesi olmalıyız. Bu da ancak kooperatifleşmeyle olur"