Değerli okuyucularım,
14 yıl önce yazdığım köşe yazımın aynen geçerli olduğunu görünce tekrar yayınlamayı uygun buldum. 20 Ocak 2010 tarihli köşe yazımın bugün de geçerli olduğuna hayret ettim.
Et fiyatları gün geçtikçe artıyor. Bugüne dek söylenenler ve konulan teşhisler doğrudur. Kriz döneminde inek ya da genel olarak söylersek, dişi hayvan kesimi olmuştur. Küçükbaş sayısı azalmış, et fiyatları birbirini etkileyerek artmıştır. Beyaz et, kırmızı et, her türlü et fiyatında artış söz konusudur. Bunların tümü bir araya geldiğinde fiyatların artışı, arz-talep dengesinin bozulmasıyla birlikte, kaçınılmaz hale gelmiştir.
Gelelim diğer bir bakış açısına. Kriz döneminde, süt fiyatlarının aşırı düştüğü günlerde inek sahipleri hayvanlarıyla “ben sana az yem vereyim, sen de bana az süt ver, bu zorlu dönemi böylece atlatalım” diyerek anlaşma yapmaya kalktılar. İnek ise sahibine “bana bakmakta zorlandığın bu dönemde bir de benden yavru istemeye hakkın yok” dedi. Kısacası sütte verim düşüklüğüne razı olan inek sahiplerinin aklına “döl verimi düşüklüğü” gelmedi. İnekler döl tutmadı. Kaliteli yumurta üretemediler. Buzağı aralığı uzadı.
Ülkemizdeki üretimin yapısı sebebiyle, süt sığırcılığı işletmelerinin erkek buzağıları besi materyali olarak kullanılır. Buzağı azlığı, besi materyali eksikliği sonucunu doğurdu. Besiciliğin hammaddesi olan dana çok pahalı hale geldi. Besiye pahalı bir materyal ile başlamak et fiyatının artışına sebep oldu. Beside, kabaca, harcamaların yarısı dana alımı, diğer yarısı da yem olarak kabul edildiğinde, alırken kazanamayan besici sonuçta bunu “bıçak” fiyatına yansıtmak zorunda kaldı. Zaten olaya şöyle bir bakarsak, ette fiyat artışının ana sebebinin “dana kıtlığı” olduğu ortadadır.
Dana noksanlığının diğer sebeplerini de sayıp, alt alta koyarsak geldiğimiz durumun açıklanması kolay olacaktır. Döl tutmama sonucu buzağı kayıplarının yanı sıra, brusellozdan dolayı kayıpları, ishal, öksürük, septisemi gibi hastalıklardan dolayı kayıpları da eklersek problemi daha iyi anlarız.
Süt üretimi ile meşgul olan birimlerin, küçük, büyük her türlü işletmenin buzağı kaybı ile ilgili olarak gereken önlemleri alması ile zaman içerisinde buzağı sayısı ve buna ilişkili olarak besiye alınabilecek erkek dana sayısı artacaktır. Yapılması gereken sürü yönetimi kurallarının tam olarak uygulanmasıdır. Uygun besleme, aşıların zamanında, ihmal edilmeden yapılması bizi doğru yola sokacaktır. Başımıza gelenler doğru yoldan ayrıldığımız için olmuştur. Kriz günlerinde ineklerle anlaşma yapmaya kalkmak, bazı ufak tefek ihmaller, kestirmeden gitmeye çalışmak gibi hatalar üst üste geldiği için durum bu hale geldi. Ders alarak tekrar aynı hataları yapmazsak bu sıkıntılı dönemi, bir süre sonra, atlatabiliriz.
Diğer yandan daha önce de söylediğimiz gibi, besiciliğe hammadde sağlayacak şekilde, etçi ırk melezlemesi yapan bölgelerin tesbiti ve devlet tarafından desteklenmesi akılda tutulması gereken bir yöntemdir.
Özet olarak; döl ve buzağı kayıplarının önlenmesi için önerilen sürü yönetimi uygulamalarının eksiksiz yapılması, etçi ırk melezlemeleriyle besiciliğe materyal sağlanması için pilot bölgelerin saptanması ve teşvik verilmesi, alınan önlemlerin sabırla, kararlılıkla sürdürülmesi çıkış yolunu bulmamıza yardımcı olacaktır.