Dünya evine giren ortalama çift sayısı, saatte 70 iken, boşanan çift sayısı saatte 15. Bu demek oluyor ki, her 4 dakikada bir aile dağılıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre kaba boşanma (bin nüfus başına düşen boşanma) hızı en yüksek olan il İzmir. Ve İzmir’i sırasıyla Antalya, Muğla, Aydın ve Denizli takip ediyor. Geleneksel etkilerin ağırlık kazandığı Hakkari, Şırnak, Siirt ve Muş illeri ise sırasıyla kaba boşanma hızının en düşük olduğu iller olarak belirlendi.
Yaş gruplarına bakıldığında 2015 yılı verilerine göre boşanma oranlarının 30-34 yaş arası çiftlerde artış gösterdiği ve daha sonraki yaş grubunun ise erkeklerde 35-39 yaş arası iken, kadınlarda yine 30-34 yaş arasında seyrettiği görülmüştür.
Eğitim durumlarına bakıldığında lise ve dengi okullardan mezun olan çiftlerin boşanma oranları yaklaşık %12 ile en yüksek oranda seyrederken, her iki çiftin de ilkokul mezunu olduğu boşanmaların oranı %8.1 ve yükseköğretim mezunlarının boşanma oranı ise %7.4’tür.
Ekonomik krizlerin boşanmadaki etkilerine bakıldığında; 2001 yılı mali krizinden sonra boşanma oranlarının arttığı ve 2002 yılında %19 sınırına dayandığı görülmüştür. Takip eden yıllarda boşanma oranlarında azalma olmuş ve 2008 yılına kadar oran %14’lere kadar gerilemiştir. 2008 yılı ekonomik krizinden sonra yine yükseliş göstermiş ve %20’lere tırmanmıştır.
Ülkemizde son 10 yıldaki boşanma oranları %29’dur ve artmaya devam etmektedir.
Peki boşanmalardan etkilenen çocukların oranı nasıl? 18 yaşından küçük velayete verilen çocuk rakamlarına bakıldığında; son 1 yılda bu sayının 109 bin 978 çocuk olduğu görülmektedir. Yani yaklaşık 110 bin çocuk son bir yılda boşanmalardan etkilenmektedir.
Boşanma sebeplerine bakıldığında %98 oranında geçimsizlikten olduğu görülmektedir. İkinci sırada terk ve üçüncü sırada zina sebep olarak belirtilmiştir. Geriye kalan boşanma nedenleri ise, düşük oranla; akıl hastalığı, cana kast ve diğer nedenler olarak belirtilmiştir.
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davalarının altında çok farklı sebepler olabilir: Eşlerin ekonomik zayıflığı veya bağımsızlığı, çocuk sahibi olamama, gelin-kaynana çatışmaları, kaynanaların gelinlerini erkek çocuklarından kıskanması, sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan farklı düzeyde olan aileler, mizaç ve karakter uyuşmazlığından doğan anlaşmazlıklar bu sebeplerden sayılabilir. Yapılan araştırma sonuçlarına bakılırsa, son on yıldaki boşanmaların çoğunluğu ise ilgisizlik nedeniyle gerçekleşmiş. Daha önceki yıllarda eşlerin birbirine sadakatsizliği yani aldatma sıklıkla karşılaşılan boşanma sebeplerindendi. Son yıllarda ise, eşlerin ilgisizliğinden dolayı ailelerin dağıldığı gözlenmektedir.
Eskiden toplumumuzda evlenmek oldukça kolayken, boşanmalar zordu. Şimdi ise yuva kurmak oldukça güç hale gelirken, kurulan yuvanın yıkılması ise eskiye göre epey kolay bir hal aldı.
Psikolojik etkenleri farklı açılardan değerlendirmek mümkün. Boşanmaların artmasının, insanın kendine gösterdiği değer ile ters orantılı olduğu kanaatindeyim. Yani kendine değer veren çiftlerin sayısı arttıkça, birbirine değer veren ailelerin de sayısı artmaktadır. Kadın saçını süpürge ettiği sürece değil, kendi değerlerine uygun hareket ettiği sürece mutlu olabilir. Kadının mutluluğunun devamını sağlayansa erkektir.
Toplumu oluşturan aileler ve aileleri oluşturan bireylerdir. Toplum çocuk misalidir. Mutlu bir ailede yetişen çocuklar nasıl daha mutlu bir yaşam sürüyorlarsa, mutlu ailelerin yaşadığı toplumlar da değişir ve daha sağlıklı bir topluma dönüşebilir.
Tutku Çetiner Ural