Evlilik kurumunda farklı kültürlerde yetişen iki insanın bir araya geldiğini belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İki farklı ortamda, farklı hayat senaryolarında yetişmiş kişiler bir araya geliyorlar ve beraber yeni bir hayat hikayesi yazıyorlar. Kendi senaryolarını da getiriyorlar. Fakat aktörler değişiyor. Anne, baba ve kardeşe kayınpeder, kayınvalide ekleniyor. İlişkilerin yanı sıra sosyal çevrede değişiyor. İşte böyle durumlarda senaryoları kişinin yeniden yazması lazım. Yani kişi eski öğrendiğini ‘Ben babamdan böyle gördüm, evde bu böyle gidecek’ derse bu düşünce katılığı oluyor. Bu tarz kişiler yeni durumlara uyum sağlayamıyorlar. Kendilerini geliştiremiyorlar.” dedi.
İnatçı kişilerle geçinmek zordur
Bu durumun genellikle inatçı kişilerde görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnatçı kişiliğin arkasında da hep egoizm vardır. İnatçı kişiler kendilerini özel, önemli, üstün gördükleri için ‘değişmem ben başkası değişsin’ derler ve bu kişilerle geçinmek zordur.” dedi.
Saygı duymak evlilik sorumluluğudur
Evlilik kurumunda pozitif iletişimin önemine de değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her iki tarafın eşinin ailesine saygı göstermesi önemlidir. Onları sevmeyebilirsin ama saygı duymak zorundayız. Bu iki taraf için de geçerlidir. İçinden sevgi gelmemiş olabilir ama saygı duymak, duyması evlilik sorumluluğudur. Evlilik olgunluğudur. Her iki tarafın da bunu yapabilmesi gerekiyor. Evlilikte tarafların eşini değiştirmek yerine kendi tutumlarını değiştirmesi gerekiyor.” dedi.
Pozitif yönlere odaklanılmalıdır
Tarafların eşinin pozitif yönlerini görmesinin de önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tartışma ve kavgaların olmaması için örneğin eşin 7-8 tane negatif huyu var hoşuna gitmeyen. 2-3 tane iyi huyu var. Şimdi orada 2-3 iyi huyu üzerinden ilerlemek gerekiyor. Mesela erkek evini ihmal etmiyor. İşi bitince eve geliyor, çocuklarla ilgileniyor. Evinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Eşi ‘Ya iyi ki varsın bak ne güzel karşıladın, şunu ne güzel yaptın’ dediği zaman eşi kendisine değer verildiğini hisseder. Eş eve geldiği zaman güvende olduğu bir sığınağa geldiği duygusunu vermek lazım. Eve geldiği zaman negatif yönlerini düzeltmek yerine pozitif yönlerini güçlendirmek yönünden bir ilişki kursun.” tavsiyesinde bulundu.
Olgun evliliğin formülü var mıdır?
Evlilikte üç dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Birinci dönem romantizm dönemidir. Gayet güzeldir, balayı dedikleri dönem. İkinci dönemi güç ve çatışmanın olduğu dönem. Ego savaşları, kimlik savaşlarının olduğu bu dönemde çatışmalar olur. Üçüncü dönem ise bağlılık dönemidir. Bu bağlılık dönemine geçerken eğer şanslıysalar ya da akıllıca davranırlarsa o ego savaşlarının olduğu, güç savaşlarının olduğu dönemde akıllıca çözümle problem çözme yöntemi geliştirirler, üçüncü döneme geçerler ve ömür boyu aşk o zaman ortaya çıkıyor. Onun için sevgi yetmiyor. Sevgi artı iş birliği, eşittir nitelikli evlilik ortaya çıkıyor. Olgun evlilik ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
Sorunların ertelenmesinin bir çözüm sağlamadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Böyle bir ilişki varsa bir süre devam eder. Çocuklar büyür. Büyüdükten sonra yollar ayrılır. 50 yaşından sonraki boşanmaların çoğu da öyle oluyor. Bazı şeyleri öteliyor ve erteliyor.” dedi.
Eşin iyi huylarına odaklanılmalıdır
Evlilikte yaşanan anların en iyi şekilde değerlendirilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu andaki yaşadığımı daha kaliteli, daha keyif alıcı, daha güzel nasıl yaşarım? Eşler buna odaklanmalıdır. Eşinin iyi huylarına odaklanılması önemlidir. Öyle olunca sevgi tekrar canlanıyor. Sevgi mangaldaki ateş gibidir. Yani ilgilenmezsen sönüp gidiyor. İlgilenirsen, ona bakarsan güçlü bir şekilde devam ediyor. Çok yaklaşırsan yine yakıyor. Uzak kalırsan da faydalanamıyorsun. Tıpkı mangal ateşi gibi devamlı beslemek gerekiyor. Evlilikte de böyledir. Sevgi mangaldaki, sobadaki ateş gibidir. Devamlı kararında besleyeceksiniz. Onun için pozitif iletişim burada çok önemlidir.” dedi.
Yanlışlar onaylanmamalı
Tarafların eşlerinin yanlışlarını da söylemesinin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Negatif bir yönü olduğu zaman onaylamadığını belli etsin. Bu göz yummak olarak algılanmamalı. Bu yanlış bir davranış olur. ‘Bu yaptığın yanlış fakat ben bunu bir kenara yazıyorum, evliliğin geleceği için buna katlanıyorum’ denilmelidir. Eşinin yanlışlarını onaylamadığını belli etmelidir.” dedi.
Konu uzatılmamalı, hatalar sopa yerine kullanılmamalı
En ufak bir yanlışta ayrılalım denilmesinin doğru olmadığını, eşinin hatasını sopa gibi kullanmanın da hatalı bir davranış olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tatlı bir şekilde tavrını koyacak ama uzatmayacak bunu. En çok da yapılan şey, bir hata yaptığı zaman o hatanın sopa gibi kullanıp devamlı önüne sürülmesidir. Burada evliliği tahrip ediyorsunuz.” dedi.
Evlilikte sihirli kelime: “Birlikte nitelikli zaman geçirme”
Evlilikte iki tarafın birbiriyle daha çok ilgilenmesinin, birlikte kaliteli zaman geçirmenin önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evliliğin ilk dönemlerinde taraflar sohbet ediyor, konuşabiliyor. Paylaşım daha çok oluyor. İkinci dönemde çocukla beraber eşler birbirlerini ihmal ediyor. Erkek işe odaklanıyor, eşini ihmal ediyor. Birbirlerine olan ilgi zayıflayınca sevgi de zayıflıyor. Onun için iki taraf için birbirleri birlikte zaman geçirmek önemli. Evlilikte sihirli kelime: Birlikte nitelikli zaman geçirmek. Bunu yaptığınız zaman sorunların çoğu büyümeden çözülüyor.” diye konuştu.
Pozitif taraflara odaklanmak güçlendiriyor
Evliliği güçlü tutan unsurlardan birinin tarafların eksik yönleri yerine pozitif yönlere odaklanılması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her evlilikte zaman zaman sorunlar ortaya çıkabilir. Hatasız insan olmaz. Çok büyük ve önemli hatalar olmadıkça sorun edilmemelidir. Evlilikte en çok çatışma sebeplerinden birisi de ‘sen’ dilinin kullanılmasıdır. Sen dilinde ‘sen niye bunu böyle yaptın? Niye bunu giydin? Niye benim annemi böyle eleştirdin?’ diyor. Hâlbuki şöyle dese, ‘Sen annemi eleştirince ben kendimi çok kötü hissediyorum.’ Yani ben dili kullanmak önemli. ‘Sen babamı ya da ailemi eleştirdiğinde ben çok kötü hissediyorum. Çok üzülüyorum’ dese karşı tarafta suçluluk ve pişmanlık duyguları uyandırır.” diye konuştu.
Ailede iyi polis-kötü polis rolü olmaz
Ailede iyi polis - kötü polis rolü olmayacağını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa karşı sen iyi polis ben kötü polis olayım, çocuğu öyle eğitelim, dediğin an çocuğun hem güveni zayıflar hem de olaylarda sorun çözme stili yanlış gelişir. Aile içerisinde anne - baba koalisyon olmalı yani yatay koalisyon kurulmalı. Çiftler ‘Çocuğumuzun şu problemi için ya da ailenin şu problemi için ne yapmalıyım?’ diyecek. Dikey koalisyon zarar veriyor. Anne bir çocuğu, baba bir çocuğu seçiyor, onunla koalisyon kuruyorlar. O zaman kutuplaşma oluyor. O evde huzur olmaz. Toplumda nasıl kutuplaşma olursa huzur olmuyor ailede de huzur olmaz.” uyarısında bulundu.
‘Olmaz ise boşanırım’ ile başlayan evlilikte olgunluk yoktur…
Bu tip kutuplaşmaların o ortama zarar verdiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile şirketlerinin dağılma sebeplerinden biri budur. Bir yerde adalet olursa zaten barış oluyor. Barışın olduğu yerde de güven oluyor. Yani güven ve adil paylaşım olan yerlerde sorunlar en aza iniyor. Boşanma bir seçenek değildir. Boşanmak sonuçtur. Yani ‘olmazsa boşanırım’ şeklinde başlayan evlilikte evlilik olgunluğu yoktur. Evlilik uzun bir yolculuktur. Evlilik ciddi bir iştir.” dedi.
Evlilik, bir birine sahip olmak değil, birlikte yürümektir
Bizim kültürümüzde çiftlere ‘eş’ denilmediğini, refik ve refika denildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Modernizmin bize en büyük yaptığı kötülüklerden birisi karı-kocaya eş diyoruz. Bizim kültürümüzde kadın ve erkeğe refik-refika denir: Yol arkadaşı. Evlilik yol arkadaşlığıdır. Evlilik birbirinin gözünün içine bakmak değildir. Bu modernizm aldatmacasıdır. Evlilikte belli bir hedef vardır ve birlikte ilerlemektir. Birlikte yürümektir. Yol arkadaşları nasıl olmayı gerektirir? Hayatta da öyle yüksek hedefler vardır. O hedefe giderken iyi çocuk yetiştirmek, mutlu bir şey yapmak, iki dünyaya uygun yaşamak gibi hedeflere uygun yaşadığı zaman insan mutlu bir yolculuğa çıkmış oluyorsunuz. Bunun için evliliği bir yolculuk gibi görmek gerekiyor. Modernite evliliği birbirine sahip olmak gibi görüyor. Hâlbuki evlilik birbirine sahip olmak değil, birlikte yol almaktır. Yol arkadaşı olmaktır.” diye konuştu.
Sağlıklı boşanma mümkün olabilir mi?
Evliliğin yürümediği, sorunların ortaya çıktığı durumlarda evlilik ve çift terapistlerinin devreye girdiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çift terapistlerinin vazifesi, evlilik yürümüyorsa ve iki taraf da bunun farkındaysa o zaman ‘çocukların geleceği, iyiliği için ne yapmamız?’ lazıma odaklanır. Sağlıklı boşanma ortaya çıkar. Çekişme ve kavgaların olduğu boşanma süreçlerinde en büyük faturayı çocuklar ödüyor. Onun için boşanma süreçlerinde çiftler, ‘çocukların iyiliği için bu evliliği nasıl sonuçlandırırız?’ kısmına odaklanmalıdır.” dedi.
Evlilik terapisinde üçayak var
Evlilik terapisinde tedavide üçayak bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Doktorun ve ilacın yapacağı, kişinin yapacağı ve ailenin yapacağı ayak vardır. Aile değerlendirme ölçeği vardır. Bunu muhakkak evli çiftlerde ölçüyoruz. Bu ölçeğe göre, ilişkilerdeki problem çözme stili nasıl? İlişkilerde kadın erkek rollerinden kaçınmalar var mı? Rol paylaşımı ailede nasıl? Adil paylaşım var mı? Anne rolü, baba rolü, eş rolü hepsi ayrı ayrı yaşanabiliyor mu? Doğru yaşanıyor mu? Bütün bunları araştırıyoruz. Ona göre gerekirse terapiye alıyoruz ve bütüncül yaklaştığımız zaman daha iyi sonuç alınıyor.” dedi.