Öztrak'ın açıklamaları şöyle oldu:
Millettin sesini duymayan, Halini görmeyen, Milletten kopan Erdoğan Şahsım Hükümetinin elinde, Devlet kurumlarındaki aşınma artık ayyuka çıkmış vaziyette. Ülkemiz liyakatsiz, ehliyetsiz kadroların elinde, Eğitimden, dış politikaya kadar her alanda savruluyor. Faturası da hep milletimize çıkıyor. Elektrik, doğal gaz, akaryakıt, kömür zamları sağanak oldu. Üreticilerin, sanayicilerin üzerine yağdı. KOBİ’lerin kullandığı doğal gaza son bir yılda yapılan zam, Yüzde 115’i buldu. Elektrik santrallerinde kullanılan gaz ise, Son bir yılda yüzde 148,5 zam gördü. Bu zamlar; İğneden, ipliğe her şeye dalga dalga yayılıyor. Enerji zamlarının evlerimizi doğrudan vurması ise an meselesi.
Akaryakıtta “eşel mobil sistemi” artık tıkandı. Rafineri fiyatlarındaki artışları, ÖTV’yi indirerek, Vatandaşa yansıtmamak için hareket alanı kalmadı. Yine son iki ayda kömüre yapılan zamlar, yüzde 72’yi buldu. Sadece kömür mü, oduna bile iki ayda yüzde 33 zam geldi. Şu anda hırdavatçılarda sobalar, Soba boruları el yakıyor. Sobalar yanmadan, milletin cebi yanmaya başladı. Milletimiz kalın giyineyim, Yakıt faturasını düşüreyim dese, O da mümkün değil. Ekim ayında zam şampiyonları kışlık kıyafetler oldu. Kadın hırkası yüzde 48, Erkek montu yüzde 44, Kazak yüzde 40, Erkek Kabanı yüzde 40 zamlanmış.
Yine kadın botu yüzde 41, Erkek botu yüzde 36, Çocuk botu yüzde 33 zam görmüş. Bunlar da geçen ayın verileri, Kasım ayı bunun içinde yok. Ama TÜİK’in makyajlı enflasyonuna bu zamlar yansımıyor. Giyim ve ayakkabı grubunda Ekim ayındaki fiyat artışı, Sadece yüzde 7,6. Güler misininiz, ağlar mısınız? TÜİK, “deveyi, pire yapmakta” son derece mahir. TÜİK milletimizi bu maharetinden mahrum etmesin. Deve gibi faturaları, pire etmenin yöntemini, Milletimize de bir anlatsın. Millet de bir rahat nefes alsın. Meşhur sözdür. “Üç çeşit yalan vardır. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.” Ne yazık ki bugünlerde bu ülkede, Ülkeyi yönetenler yalanın, dolanın her türlüsüne başvuruyor.
Çarşıdaki, pazardaki yangın TÜİK marketlerine uğramıyor. Vatandaşın enflasyonuyla, TÜİK ’in enflasyonu arasında dağlar kadar fark var. Millet kiralardaki artıştan illallah etmiş. Partimize şikâyet telefonları hiç susmuyor. Rakamlar da ortada… Son bir yılda ev kiraları; İstanbul’da yüzde 73, Antalya’da yüzde 71, Adana’da yüzde 65, Ankara’da yüzde 50, İzmir’de yüzde 49 artmış. Ama TÜİK ’e göre, kiralardaki artış sadece yüzde 12,6. Yani TÜİK ’in kira artışları, Makyajlı enflasyonundan bile düşük.
O zaman bu millet, Neden yana yakıla kiralardan şikâyet ediyor. TÜİK, “Ekim ayında dizel araç fiyatları artmadı” diyor. “Benzinli araçlarda ise çok cüzi bir zam var” diyor. Araştırmacılar “bu nasıl iş” deyince de, Kimliği belirsiz yetkililer anlaşılmaz açıklamalar yapıyor.
Özürleri kabahatlerinden de büyük. Güya Ekim ayında, küresel çip krizi nedeniyle, Dizel araç satılmamış. Onun için de fiyat oluşmamış. Ama Otomobil Distribütörleri Derneğinin rakamları, TÜİK yetkilisinin bu söylediklerini yalanlıyor. Ekim ayında Türkiye’de 40 bin 512 otomobil satılmış. Satılan her 100 otomobilin 24’ü de dizel. Halep oradaysa arşın da burada. Dizel araçlar Ekim’de çatır çatır satılmış. İstatistikleri Sarayın nabzına göre ayarlamakla görevli TÜİK, Bu araçların fiyatlarındaki artışı acaba neden saklamış?
TÜİK artık milletin aklıyla alay etmeyi bıraksın. Fiyatlar, serbest piyasa ekonomisinde en önemli göstergedir. Fiyat istatistiklerine müdahale edilmesi, Ekonomideki oyunculara yanlış sinyal verir. Piyasaların etkin işlemesini önler. Diğer taraftan ülkemizde memur, emekli maaşları, kiralar, Asgari ücret ve maktu vergiler, Fiyat istatistikleri dikkate alınarak belirlenir.
Merkez Bankası TÜİK’in enflasyonunu beğenmeyince. “Enflasyonun çekirdeğine bakacağım” diyebilir. Sonra onu da beğenmedim, Enflasyonu bırakacağım cari açığa bakacağım da diyebilir. Ama milletin bunları deme imkânı yoktur. Millet gerçek enflasyonla muhatap. Enflasyonu olduğundan düşük göstermek, Milletin alın terini çalmaktır. Enflasyon zaten dünyanın en acımasız vergisidir. Enflasyon nedeniyle, Milli paramızın değeri zaten eriyor. Milletimizin satın alma gücü sinsice düşürülüyor.
Gelir dağılımı işçi, memur, emekli aleyhine hızla bozuluyor. Resmi istatistikleri eğmek, bükmek, Makyajlamak suçtur. Bu tüm dünyada da böyledir. Dünya’da bu suçtan yargılanan, Hüküm giyen yetkililer, siyasetçiler mevcuttur. TÜİK , “Tayyib’i Üzmeyen İstatistik Kurumu” gibi çalışmayı bıraksın, “Türkiye İstatistik Kurumu” gibi çalışsın. Bir sözümüz de Erdoğan Şahsım Hükümetine. Ekim ayı üretici enflasyonunun açıklanmasıyla, Maktu harçlara, damga vergisine, Trafik cezalarına, Pasaport ve değerli kâğıt bedellerine uygulanacak, Azami zam oranı belli oldu. Devlet kendi alacaklarına 2022 yılında, Yüzde 36,2 zam yapabilecek. 2022’de milletin maaşına, Yüzde 9,8 tüketici enflasyon hedefine göre zam, Devletin alacağı vergiye, cezaya ise yüzde 36 zam. Bu olmaz. Bu haksızlıktır.
Erdoğan’ın bu oranı indirme yetkisi vardır. Gelecek yıl devletin alacaklarına uygulanacak değerleme oranı da, 2022 enflasyon hedefini aşmamalıdır. Yüzde 9,8’e indirilmelidir. Yine asgari ücretlilerin derdini, Gelecek yıla randevu vererek çözemezsiniz. Asgari ücret milletimizin karnını doyurmasına bile yetmemektedir. Şimdi hemen harekete geçme zamanıdır. Dereye suyun gelmesi beklenirse kurbağanın gözü patlayacaktır. Asgari ücretten alınan vergi acilen kaldırılmalıdır. Asgari ücret yılda iki kez artırılmalıdır. Bu yılın ikinci yarısı için bir telafi artışı hemen yapılmalıdır. Senenin başında asgari ücret 385 dolardı.
Şimdi 291 dolar. Fark 94 dolar. Önce 94 doları millete iade et. Yanlış politikalarının vatandaşa faturasını telafi et. Asgari ücreti 912 lira artır; 3 bin 740 liraya çıkar. Ondan sonra çıkın, 2022 zammını konuşun. Yine emekli maaşları, Memur maaşları enflasyon karşısında bir ay bile dayanmamaktadır. 6 ayda bir yapılan enflasyon düzeltmesi, Derhal üç ayda bire çekilmelidir. Vatandaşın canı burnunda, Ama Erdoğan milletin halini görmüyor.
Hayal âleminde yaşıyor. En son, “Yatırım, üretim ve istihdam hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Bu kararlı gidişimiz sayesinde Avrupa şaşkın, dünya şaşkın. Bu gidişi görünce şok oldular” deyiverdi. Şu saraylarında içtikleri neyse, O Efulilerden millete de ikram etsinler. Bari milletçe o kafaya gelelim. Fransa’da asgari ücret 1555 Avro. Almanya’da asgari ücret 1585 Avro. Bugünkü kurdan 17 bin 741 lira yapar. Bu ülkedeki Valinin, Genel Müdürün maaşından fazla. Avrupalı bizdeki asgari ücreti görünce şokta. Yüzde 20 enflasyonu görünce şokta. 1 Avronun 11 liraya bedel olduğunu görünce şokta. Kendinde sıfır faiz varken, bizdeki yüzde 18 faizleri görünce şokta. İki haneli işsizliği, Genç işsizliğini görünce şokta… Bir de Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” demesine şokta. Beyefendi kaynak yaratıyormuş. Nasıl kaynak yaratıyorsa, Tek kuruş çıkmayacak dediği rant garantili işler için, Milletin cebinden sadece bu yılın ilk 9 ayında, 21 milyar lira çıktı.
Avrupalı, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doların, Nasıl buharlaştırıldığını görünce şokta. Dış borcumuzun 132 milyar dolardan, 446 milyar dolara çıktığını görünce şokta. Türkiye’nin dış borç yükünün, TL’deki erime nedeniyle sadece son iki ayda, 576 milyar lira arttığını görünce şokta. Çakma Ekonomist Erdoğan’ın, Sebep olduğu tüm bu faturaları gören vatandaş, Zaten şokta. 2 bin 825 lira asgari ücretle çalışan, Kirası, faturası, yol masrafı düştükten sonra, yaşamak için, Cebinde sadece 100 lirası kalan bir yurttaşımızın söyledikleri, Esasen fazla söze gerek bırakmıyor. “Yaşım 35, Bu ülkede yaşadığım için canımdan vazgeçmişim artık.” Millet işte bu durumda… Saray ise; Millete “Porsiyonları küçültün!” diyor. Saray mensubu eski bir vekil, “Peygamber efendimiz de mideyi boş bırakın der” diye ekliyor.
Erdoğan’ın yandaş gazeteleri de millete, “Alışverişe tok karnına çıkın” “Küçük market arabaları kullanın” “Raftaki ürüne aman dokunmayın, Sahiplik duygusu gelir, Sizi ürün almaya zorlar.” Diye akıl vermeye devam ediyor. Kibirli Saray ve şürekâsı farkında değil, Vatandaş zaten raftaki ürünlere dokunamıyor. Etiketler olmuş ateş, dokunan yanıyor. Faturalar kabarmaya başlayınca, Enerji Bakanı da millete akıl verenler kervanına katıldı.
Bakan, “Evi daha az ısıtın, faturaları düşürün, tasarruf edin” Tavsiyesinde bulundu. Bunları dinleyince insanın “Yüce Allah’ım bunların aklını bir geceliğine bana ver de, Şöyle rahat rahat uyuyayım” diyesi geliyor. Çok açık söyleyelim. Bu ülkede yapılacak en büyük tasarruf; “Ampulü” söndürmektir. Çünkü o ampul söndüğünde, Neyzen Tevfik ’den uyarlarsak; Bu ülkede ekmek herkese yetecek. Tarlaya dadanan kargalar kovulacak. Ambara üşüşen fareler temizlenecek. Fırına musallat olan hırsızlar layığını bulacak.
Ve Memleket haramilerden kurtulacak. Ampulün söndüğü gün, Memlekette bayram olacak. Değerli Basın Mensupları; 2021 çiftçimiz için çok sıkıntılı geçti. Ancak görünen o ki 2022, Bu yıldan da zorlu geçecek. Çiftçi girdi maliyetleriyle artık baş edemiyor. Gübrenin yanına yaklaşılmıyor. Tohum, mazot almış başını gitmiş. Sarı saman olmuş, sarı altın. Geçen yıl bu zaman tonu 1500 lira olan saman, Şimdi 2200 lira. Kış geldiğinde 2500 lira olacağı konuşuluyor. Besicilerimiz şimdiden zor durumda. Bu kışı nasıl geçirecek kara kara düşünüyor.
Çiftçimiz, üreticimiz perişan. Ama Tarım Bakanı’na göre “Zarar eden çiftçi yok!” Zarar etmiyorsa, bu çiftçi neden feryat ediyor. Erdoğan ve Şürekâsı bu ülkenin çiftçisine zalim, Ama elin çiftçisine gayet müşfik… Toprak Mahsulleri Ofisi, Bizim çiftçimizden 2 bin 250 liraya aldığı buğdayı, Elin çiftçisinden yüzde 50 pahalıya, 3 bin 343 liraya ithal ediyor. Bu nasıl bir kafa? Rus çiftçisini zengin edip, Türk çiftçisini borca batırıyorlar. Sadece buğdayda mı? Bizim çiftçimizden 1.750 liraya aldıkları arpayı, Elin çiftçisinden 3 bin 180 liraya alıyorlar. Dahası Tarım Bakanlığı’na göre 2020’de en çok arpa ithal ettiğimiz ülke, İç savaşta yakılıp, yıkılan, Milyonlarca sığınmacısına baktığımız Suriye! Kırmızı mercimeği, bizim çiftçimizden 5 bin liraya, Elin çiftçisinden neredeyse iki katına, 9 bin 500 liraya ithal ediyorlar.
Yeşil mercimekte durum hepten beter… Bizim çiftçimizden 4 bin 150 liraya alıyorlar, Elin çiftçisine üç katını, 12 bin 160 lira veriyorlar. Bir zamanlar bu ülkede mercimeğe doyardık. Erdoğan’ın yandaş gazeteleri de millete, “Alışverişe tok karnına çıkın” “Küçük market arabaları kullanın” “Raftaki ürüne aman dokunmayın, Sahiplik duygusu gelir, Sizi ürün almaya zorlar.” Diye akıl vermeye devam ediyor. Kibirli Saray ve şürekâsı farkında değil, Vatandaş zaten raftaki ürünlere dokunamıyor. Etiketler olmuş ateş, dokunan yanıyor.
Faturalar kabarmaya başlayınca, Enerji Bakanı da millete akıl verenler kervanına katıldı. Bakan, “Evi daha az ısıtın, faturaları düşürün, tasarruf edin” Tavsiyesinde bulundu. Bunları dinleyince insanın “Yüce Allah’ım bunların aklını bir geceliğine bana ver de, Şöyle rahat rahat uyuyayım” diyesi geliyor. Çok açık söyleyelim. Bu ülkede yapılacak en büyük tasarruf; “Ampulü” söndürmektir. Çünkü o ampul söndüğünde, Neyzen Tevfik ’den uyarlarsak; Bu ülkede ekmek herkese yetecek. Tarlaya dadanan kargalar kovulacak. Ambara üşüşen fareler temizlenecek. Fırına musallat olan hırsızlar layığını bulacak.
Ve Memleket haramilerden kurtulacak. Ampulün söndüğü gün, Memlekette bayram olacak. Değerli Basın Mensupları; 2021 çiftçimiz için çok sıkıntılı geçti. Ancak görünen o ki 2022, Bu yıldan da zorlu geçecek. Çiftçi girdi maliyetleriyle artık baş edemiyor. Gübrenin yanına yaklaşılmıyor. Tohum, mazot almış başını gitmiş. Sarı saman olmuş, sarı altın. Geçen yıl bu zaman tonu 1500 lira olan saman, Şimdi 2200 lira. Kış geldiğinde 2500 lira olacağı konuşuluyor. Besicilerimiz şimdiden zor durumda. Bu kışı nasıl geçirecek kara kara düşünüyor.
Çiftçimiz, üreticimiz perişan. Ama Tarım Bakanı’na göre “Zarar eden çiftçi yok!” Zarar etmiyorsa, bu çiftçi neden feryat ediyor. Erdoğan ve Şürekâsı bu ülkenin çiftçisine zalim, Ama elin çiftçisine gayet müşfik… Toprak Mahsulleri Ofisi, Bizim çiftçimizden 2 bin 250 liraya aldığı buğdayı, Elin çiftçisinden yüzde 50 pahalıya, 3 bin 343 liraya ithal ediyor. Bu nasıl bir kafa? Rus çiftçisini zengin edip, Türk çiftçisini borca batırıyorlar. Sadece buğdayda mı? Bizim çiftçimizden 1.750 liraya aldıkları arpayı, Elin çiftçisinden 3 bin 180 liraya alıyorlar.
Dahası Tarım Bakanlığı’na göre 2020’de en çok arpa ithal ettiğimiz ülke, İç savaşta yakılıp, yıkılan, Milyonlarca sığınmacısına baktığımız Suriye! Kırmızı mercimeği, bizim çiftçimizden 5 bin liraya, Elin çiftçisinden neredeyse iki katına, 9 bin 500 liraya ithal ediyorlar. Yeşil mercimekte durum hepten beter… Bizim çiftçimizden 4 bin 150 liraya alıyorlar, Elin çiftçisine üç katını, 12 bin 160 lira veriyorlar. Bir zamanlar bu ülkede mercimeğe doyardık.
Bol üretim nedeniyle devlet kanallarında, Mercimekli yemek tarifleri verilirdi. Şimdi dünyadaki toplam mercimek ithalatının Yüzde 17’sini tek başına yapıyoruz. Nüfusu 1,5 milyara dayanan Hindistan’dan sonra Mercimek ithalatında ikinci sıradayız. Biz boşuna demiyoruz. “Bu Hükümet el iyisidir” diye…