FAİLİ MEÇHUL

Enes Yıldız

Bitmiş galiba bağrımın mürekkebi, yazmıyor yine kalbim kanlı harflerle seni, Hâlbuki yıldızlı harflerle, altından mürekkep ile yazmıştım, senin adını adımın yanına, kalbimin bağrına, bağrımın ince kıyısına. Yazdığım harfler paslı bir zincir haline gelmiş kanlı gönlümde. Çürüyor bedenim, içinde kokularla yüreğimde. Gönül usanmış, iç soğumuş, yürek buruk, kalp kırık artık sevmeye ve sevilmeye. Darısı bir dahaki sevmeye, kahrolup ölmeye. Ölüp çaresiz bir cesede dönüşmeye.

Daralmış yine yüreğimin nefesi, boğuluyorum içimin içinde. İçim içime bir beden büyük galiba. Sığamıyorum kendi kendime, ruhum bedenime dar geliyor. Tutunamıyorum hiç bir dala, park edemiyorum gözlerimi, göz kapaklarıma, uyuyamıyorum. İçimde bir savaş var, her taraf kan, bir sürü ceset, katili ise hep Faili Meçhul. Her kimse eğer, yine arkadan bir enkaz bırakmış, tarumar edilmiş, elimi bile değdiremediğim mabedime. Her tarafım kirlenmiş, artık kirliyim temiz olan herkese. Başka ellerde teselli buldum ben. Sana ihanet ettim yıllardır sakladığım iffetime. Kimseye gösteremediğim mahremimi aşikâr eyledim namahremime. Ne merhametsiz merhaleymişsin zindan eyledin ömrümü. Seni içimde tutamam artık, kirlendim bu gece. Sen git benden, geri gelme bu seviyesiz sevgiliye.

Tutulmuş yine gönlünün dili, konuşmaya tövbe etmiş kalbimin kısılmış sesi, gerçekler acıtıyor içimi. Konuşamıyorum yine, susmayan çığlığımla derin gürültülere. Ağlayamıyorum eskisi gibi tenhalarda içimin içine. Dolduramıyorum senin boşluğunu büyüyor tenimde, tenim çaresiz çareler içinde. Haykıramıyorum içimi katleden katili, beni canlı canlı toprağa gömen herkese. Susamıyorum eskisi gibi, konuşuyorum kendimle, sessizliğe.

Yine kararmış yüreğimin kalbi. Dağılmış yine tel tel ağaran saçlarım, gözlerim kan çanağı, Bak uzun zamandır ağlayamıyordum, yine durmuyor yaşlar gözümde, İçimde garip bir sevinç, ilk kez ağlamama mutlu oluyorum. Ağlayamıyorum eskisi gibi, dağıtamıyorum yüreğimin içine oturan öküzleri. Yine yanıyor pamuklara sardığım kalbimin en ince teli, titretiyor bedenimi tıpkı soğuktan üşüyen yüreklerin elleri gibi. Yine ayaklarımı buz kesmiş yine üşüyorum. Belki size tuhaf gelecek ama hüngür hüngür ağlarken, içimde kahkahalarla gülüyorum. Sanki birilerinin ruhuna Fatiha okuyor gibiyim. Beni zamanında o kadar suiistimal ettiniz ki, şuan yoksunuz zaten. O benim bile kıyamadığım elinize diken batsaydı zamanında, ben kanardım. Şimdi elinizde kesilse, oluk oluk kan da aksa elimdeki kovayı uzatmayacak durumdayım.

Yine içime kusuyorum dertlerimi dermansız deryalarımda. Boynuna sarılıp ağlayacağım kimsem yok, yapayalnız kalmışım iki duvar arasında, bir bilseniz içimin içindeki acıyı ne yürekmiş dersiniz. Hayat bir tespih gibi çektikçe acılarım başa dönüyor. Yemin ediyorum kendine dar geldim bu gece. Kim liman açsa ağlarım, gemi yürütürüm gözyaşlarımın denizine. İçim çok yanıyor yine, bağrımın orta yerine dikilmiş bir darağacı, yaprakları kırmızı, dalları siyah, meyvesi de acı. Yok, bu içimin içinin ilacı, Kim bu kalbin katili, kim bu faili meçhulü, Yine yüreğimin gözleri kara, yine bağrımın sözleri yara, Yine ruhum tutsak, sapsarı kesmiş kalbim, Kızarmış dünyaya bedel mavi gözlerim. Meğerse bıçaktan keskinmiş hep sözlerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.