Dijital ortam hayatı kolaylaştırdığı için hayatımın neredeyse tamamında yer almaya başladı.
Aynı dijital ortam hayatımıza da yeni sorunlar çıkarmaya başladı.
Dolandırıldığını, hesabının çalındığını, parasını alındığını söyleyerek haberler konu olan insanların sayısı da hızla artmaya başladı.
Emniyet bile artık suçun ciddiyetini ve büyüklüğünü anladığı için sadece bu suç ve bu suçu işleyenlerle mücadele etmek, vatandaşı korumak için Siber Suçlar Şube Müdürlüğü dahi kurdu.
Dijital ortam büyük, sorun büyük, daha da büyüyecek gibi!
Bir TIK’la yemek söyleme rahatlığını seven!
Bir ‘TIK’la kıyafet alma keyfini yaşayan!
Bir ‘TIK’la yüzlerce insanla iletişim kurmak becerisine kavuşan insanlar, bir ‘TIK’la neler kaybettiklerini tek teke anlatmaya başladılar.
Sahte internet siteleri üzerinden insanların bankalardaki hesaplarını boşaltan mı dersiniz, insanların sosyal medya hesaplarını insanların elinden aldıkları şifreleriyle ele geçirip yakın çevresinden başlayarak para toplayanlar mı dersiniz, sahte ama bir o kadar da alıcı kadın, erkek fotoğraflarını kullanıp, acil durum yaratarak para isteyenler mi dersiniz, dijital ortam de her şey var!
İnsanın, en kolay kandırdığı yine insandır!
Usta dolandırıcıların adliyedeki hayat hikayeleri ve duruşma salonlarındaki savunma ifadelerinden bilirim, dolandırabilmenin altın kuralı, karşındakine az veya çok bir şeyleri, hem de oturduğu yerden kazanabileceğine ikna edebilmek.
İnsan olarak ruhumuzun en çok sevdiği şey, tembellik ve karşılığında çok çalışmış gibi çok para kazanmak.
İnsan olarak aklımızın en çok sevdiği şey, kurnazlık yaparak, başkalarından farklı davranıp, daha çok şeye sahip olabilmek.
Yani ruhumuzun bu en çok isteği bizi dolandırılmaya da müsait yapan tarafı.
Az olsun, öz olsun ama sağlam olsun mantığını bir türlü sevemedik.
Daha beteri iflah olmaz bir de rahatsızlık.
Çiftlik Köye para kaptıran mağdurun, bir süre sonra trafik cezasını internet üzerinden yatırırken dolandırılması gibi.
Farenin yarım metre yakınına koca kaşar peyniri koymuşlar, fare bir adım daha atmamış.
Nedenini sormuşlar, “Peynir büyük, mesafe kısa. Bu işte başka bir iş var!” demiş.
Ucunda felaket olmayan bol yağışlı haftalarımız olsun.