Asrın felaketi olarak kabul edilen Kahramanmaraş – Hatay depreminin yıkıcı ve yok edici etkisiyle Türkiye’nin seçime gitmesinin bir gerçekliği çıkmasını neden oldu.
Dilerim bu gerçeklikte zamanla oturur.
Seçim yapmak insan için her zaman zor bir şeydir.
Bir elbise alırken, bir ayakkabı alırken bile o mu, bu mu, şu mu diye seçim yapmaktan hep zorlanırız.
Bir de bu seçimimizi yaparken birileri bize karışır, bu daha iyi, şu daha iyi, o daha iyi dediğinde ise hepten seçim hakkını kullanırken elimiz ayağımıza dolaşır, bir karar vermek için âdete sakinlikten çıkar, neşeden çıkar, karmakarışık bir ruh haline gideriz.
Bilirim çok karışık olduğu için bir seçim yapamadığı için karışıklık içinde gününü kötü geçiren insanları.
Bakın bir elbise dedim, bir ayakkabı dedim ve seçim dedim.
Peki, ülkeyi yönetecek, yönetiminde bizim adımıza konuşacak, bizim düşündüklerimizi dile getirecek, bizim isteklerimizi iletecek ve olması için mücadele edecek insanı yani vekili seçerken, hiç mi düşünmüyoruz, hiç kafamız karışmıyor, hiç mi o mu, bu mu, şu mu demiyoruz?
Hele ki eski seçim dönemlerinde olduğunuzu düşürseniz, yollarla araçlarıyla popilizim şovu yapanlar, sağa sola afişlerini asanlar, orada, burada, nerede bir kalabalık görse konuşmaya başlayanlarla, elinize broşür, evinize broşür, kapınıza broşür, cebine mesaj, sağınıza solunuzdan gelen baskılar.
Bir seçim yapacakken bizi daha da çok karmakarışık hale getiren haller
Seçimi bir bahar kafasını sokmaya çalışırken, seçim hakkımızı lay lay lom halleriyle düşünmeden, tartmadan, bakmadan kullanmamızı isteyenler haller.
Türkiye bu yıl sebebi her ne kadar acı üzerine dayalı olsa da, bana göre ilk ciddi seçimini yapacak.
Seçmen daha çok düşünecek!
Seçmen daha çok irdeleyecek!
Seçmen daha sakin sandığa gidecek!
Seçmen daha emin şekilde oy kullanacak!
Olması gerektiği gibi seçim olacak!