''Film üzerinden mezhep savaşlarını körüklemeyin!''

Arslan Ateş, İranlı Yönetmen Mecidi’nin üçlemesinin ilk halkası olan “Hz. Muhammed (sas): Allah’ın Elçisi” filmi hakkında değerlendirmede bulundu.

“Hz.Muhammed (sas); Allah’ın Elçisi” filmi daha vizyona girer girmez Türkiye’de eleştirilerin odağı oldu. Gösterime girdiği tarihten bu yana yoğun bir şekilde tartışılan İranlı Yönetmen Mecidi’nin üçlemesinin ilk halkası olan “Hz. Muhammed (sas): Allah’ın Elçisi” filmine Müzik ve Sinema Derneği (MÜSİDER) Genel Başkanı Arslan Ateş, farklı bir eleştiri getirdi. Filmin; mezhepler üzerinden gidilerek sübjektif eleştirilere maruz kaldığını söyleyen Ateş, “Filmi herkes kendi uzmanlık alanının dışında değerlendirmiş ve nedense tüm eleştirilerde Mecidi’nin filmine, Şii mezhebine bağlılığından ötürü bir vurgu yapılmış. “Yasaklansın!” diyenlerin çoğu filmi bile izlememiş. Bir kere Mecidi gibi ünlü bir ismin elinden çıkmış bir film ile ilgili eleştirilerin, önyargılardan arınmış olması gerekiyor ki ortaya konan gayrete “hak ettiği değer” verilmiş olsun. Film elbette eleştirilmelidir ve sinemanın doğasında kurumsallaşmış bir eleştiri kültürü vardır. Hatta eleştirilmeyen film film bile değildir” dedi.


Filmde Peygamberimizin on iki yaşına kadar olan, çocukluk dönemi anlatıldığını, O’na herhangi bir yüz isnat edilmediğini, diyalogları dahi ses ile değil alt yazı ile verildiğini belirten Ateş, İranlı bazı eleştirmenlerin Mecidi’nin, Filminde Sünni kaynaklardan yararlandığı için tenkit edildiğini de hatırlattı. Filmi teknik olarak da eleştirerek; aşırı diyebileceğimiz oranda dijital efektlerin olduğu, klasik “İran Sineması Gerçekçiliği”nden uzaklaşıp masalsı bir havaya büründürüldüğünü söyleyen Ateş, “Bize göre asıl problem burada. Filmin, Peygamber Efendimizin hayatını tanı(t)mak ve bir “mesaj” vermekten ziyade, fantastik bir masal algısı oluşturmuş. Müziklerin ve Kelime-i Tevhid’in senfonik bestesinin ise daha yerel, daha bize ait renkler, unsurlar taşıması doğru olurdu ki, “verilmek istenenle” de örtüşmüş olurdu” diye konuştu.


“FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELER ÇOK DA GERÇEKÇİ DEĞİL”
MÜSİDER Genel Başkanı Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada mevzunun hassas tarafı, sadece İran’ı değil iki milyar İslam dünyasını ilgilendiren Peygamberimizin hayatının bir kesitinin filme konu olmasıdır. Söz konusu peygamber olunca da öyle “ben istediğim gibi çekerim” olmuyor maalesef. Bunu da iki şey için yaparsınız; ya evrensel hakikatin tüm insanlara ulaştırılması ve tanıtılması ki, amacınız buysa referanslara bağlı kalmayı önemsersiniz diğeri de kötü propaganda ki bu sürekli yapılıyor örnek vermeye bile gerek duymuyorum. Mecidi’nin bu çalışmasının birinci kısma girmediği hususunda ciddi bulguların olduğunu sanmıyorum. Diğer husus Mecidi’nin “üçleme”sinden bahsediliyor. Henüz on iki yaş öncesini ele alan bir çalışma üzerinden bundan sonra çıkacak iki filmin de kesinlikle “Ehli Sünnet “omurgayı çökertmeye dönük bir çaba içine gireceği ve dikkatli olunması, hatta kesinlikle izlenmemesi gerektiği söylemidir ki bu değerlendirmelerin önyargılarla dolu olduğunu düşünüyorum.
Diğer husus bu filme ağır eleştiri getirenlerin, Türkiye’de, aile ve toplum yapımızı dinamitleyen, hiçbir değer, hukuk, ahlak, kutsal, kural tanımayan, tv dizilerine ve vizyona giren filmlere sessiz kalmalarını ve eleştirmemelerini bir çelişki olarak gördüğümü de ifade etmek etmeliyim.
Film içindeki baskın karakterlerin Peygamber Efendimize bakışları, yaklaşımları itibariyle ele alındığında; henüz risaletle görevlendirilmemiş, vahiy gelmemiş ve iman küfür mücadelesinin başlamadığı düşünülürse değerlendirmelerin çok da gerçekçi olmadığı sonucuna bizi götürecektir. Filmin tüm insanlara ulaştırılabilmesi için bazı eleştirmenlerin de belirttikleri gibi, Arapça ya da İngilizce çekilmesi belki daha doğru bir yaklaşım olurdu.”
“SİNEMAMIZI GÜÇLENDİRMELİYİZ”
Arslan Ateş konuşmasını, sinemaya gerekli önemi vermediğimizin de altını çizerek “Bu film üzerinden anladık ki sinema çok kuvvetli bir anlatım aracıdır. Kitleleri etkileyebilir ve kendi ideolojinizi benimsetebilirsiniz. Biz Müsider olarak, sinemanın hem devlet eliyle daha fazla desteklenmesini, hem de kendi dilimizi oluşturma zamanımızın geldiğini deklare ediyoruz. Bunun için yeterli düzeyde birikimlerimizin olduğuna inanıyoruz… Sinema alanında ülkemizde kar amacı gütmeyen, sanat ve estetik anlayışı olan kaç film çekilmektedir? Bu tür film çeken ya da ülkemizde sinema alanında başarılı işler yapmak için mücadele eden sanatçılara ne kadar destek olunmaktadır? Ülkemizde sinema ve dizi setlerindeki çalışanların hali ortadayken, sanattan ve üsluptan bahsetmek mümkün müdür? Yani açıkçası sadece şikâyet edip yakınmakla bu işler başarılmıyor. Bunun için de sanat dallarıyla ve sanatçılarla barışmanız, onların hissiyatına ortak olmanız hatta desteklemeniz gerekmektedir” dedi ve sözlerini; “Hz.Muhammed (sas)'in örnek hayatının, tüm insanlığa sinema yoluyla da ulaştırılması, elimizde 21.yy da üretilmiş bir sinema filmi olmayışını bize hatırlatması ve daha nitel eserlerin ortaya çıkmasına ön ayak olması açısından da Mecidi'nin bu filmini önemsiyoruz” diye tamamladı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri