İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen açılışa Meclis Başkanı Binali Yıldırım ve iki bakan da katıldı. Açılışta konuşan CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın ekonominin doğru yönetilmediği yönündeki konuşmasına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tepki gösterdi. Ersoy, “İzmir fuarının popülizm yapma yeri olmadığını düşünüyorum. İzmir’in Türkiye Cumhuriyeti’ne kattığı bir ve güçlü olma duygularıyla anılmasını istiyorum” dedi. Meclis Başkanı Binali Yıldırım ABD ile gerginliğe dikkat çekti, ancak Türkiye’nin parmakla hizaya getirilecek ülke olmadığını söyledi.
Türkiye’nin ilk ve tek genel ticaret fuarı 87’inci İzmir Enternasyonal Fuarı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Meclis Başkanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın da katıldığı törenle kapılarını açtı.
KOCAOĞLU: FUARIMIZA GÖZÜMÜZ GİBİ BAKIYORUZ
Partner ülkenin Sırbistan, odak ülkenin Hindistan, ana temanın ise “Teknoloji” olduğu ve 16 Eylül tarihine kadar açık kalacak olan İEF’in açılış töreninde konuşan ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Biz İzmir'de fuarcılığın çıtasını hep yukarı, daha yukarı taşıyoruz. Sadece genel ticaret fuarımızı değil, ihtisas fuarlarımızı da büyütüyoruz. Türkiye'nin en büyük ve en nitelikli fuarcılık merkezini İzmir'de kurduk. Adını Fuar İzmir koyduk. Her yıl onlarca fuar düzenliyoruz. Kıtaları, ülkeleri, kültürleri, ırkları, dinleri buluşturarak aynı zamanda evrensel barışa da hizmet ediyoruz. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün İzmirlilere verdiği bir görevdir. O yüzden fuarlarımıza gözümüz gibi bakıyoruz” dedi.
FAİK ÖZTRAK: TRUMP YÖNETİMİNİN HAKSIZ YAPTIRIMLARINI KABUL EDEMEYİZ AMA…
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Trump yönetiminin haksız yaptırımlarını kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı ancak ekonomik saldırı ve döviz kurşunu sözlerinin arkasına sığınmanın ekonomik krizi derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağını söyledi.
ÖZTRAK: DOĞRU TEŞHİS, DOĞRU TEDAVİ, DOĞRU İLAÇLAR
Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, ekonomi yönetimine yönelik sert eleştiride bulunduğu konuşmasında, asprin tedavisi yerine doğru teşhis, doğru tedavi ve doğru ilaçlarla ekonomi yönetiminin şart olduğunu dile getirerek, ayakları yere basan bir politikanın derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu. Faik Öztrak şunları söyledi:
“İEF’in tarihimizde önemli bir yeri var. İzmir fuarı, Cumhuriyetimizin yönünü gösteren müstesna örneklerden birisi. Bağımsızlığımızın muhafazası için ekonomik, kültürel alanlarda da zaferler gerekiyor. İEF bu alandaki mücadelenin önemli bir parçasıdır. İEF aynı zamanda bir ortak akıl platformudur. İEF’te alınan kararlar güçlü ve yerli ekonomiye sahip olmanın temellerini belirlemesi nedeniyle bugün de önemini korumaktadır. Dış finansmanı kötü yönetmenin sıkıntıları. Ekonominin küresel piyasalardaki gücünü azaltmıştır. Trump yönetiminin haksız yaptırımları kabul edemeyiz. Ama bunun ekonomimizdeki tetiklediği boyu, başka ülkelerdeki çalkantılardan çok fazla. Sıcak para politikası nedeniyle üreten kesimlerin rekabet gücünün sonucudur. Ekonomiyi iyi yönetemediğimizi ortaya koymaktadır. Ekonomik saldırı, döviz kurşunu sözlerinin arkasına sığınmak ise krizi derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Şirketler borçlarını ödemekte zorlanmakta, enflasyon ve işsizlik artmaktadır. Evet sıkıntılarımız var ama bu ümitsiz olmamız anlamına gelmez. Doğru ilaç verildiğinde ekonomimiz kısa sürede toparlanabilir. Doğru teşhis, doğru tedavi, doğru ilaçlar. İhtiyacımız olan bu. 1,5 milyarlık nüfusa, 58 ülkeye, 21,5 trilyonluk bir pazara 4,5 saatlik uçuş mesafesindedir. Coğrafi avantajlarımızı hızla kullanmalıyız. Türkiye’nin ilk büyük fuarı olan İEF’in inovasyon ve teknoloji temasıyla kapısını açması, ülkemizin rekabet gücünü kazanması için gitmesi gereken yolu göstermesi açısından önemli. Sıcak para ve dış borca bağlı olmayan, endüstri 4.0 ve üretime endeksli bir anlayış geliştirmeliyiz. Aspirin tedavisini bırakıp ekonominin yarışma gücünü arttıracak, yatırımcılara güven verecek, hukuk devleti ve demokrasiyi güçlendirecek acil ve orta tedbirleri, ayakları yere basan bir programı derhal hayata geçirmeliyiz.”
MEHMET NURİ ERSOY: İZMİR FUARININ POPÜLİZM YAPMA YERİ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın Türkiye’de yaşanan ekonomik yönetimine yönelik eleştiri dolu konuşmasına tepki göstererek,
“İzmir fuarının popülizm yapma yeri olmadığını düşünüyorum. İzmir’in Türkiye Cumhuriyeti’ne kattığı bir ve güçlü olma duygularıyla anılmasını istiyorum. Fuarda geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
RUHSAR PEKCAN: YATIRIMCILARI İZMİR’DE YATIRIMA DAVET EDİYORUZ.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, çocukluğunun İzmir Fuarı’nda geçtiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Bakan Pekcan, yatırımcıları İzmir’e davet ederek, “Çocukluğum İzmir Fuarı’nda geçti. Bizim için İzmir Fuarı çok önemliydi. Her sene ne zaman açılacak diye beklerdik. İzmir Balkanlar, Avrupa ve Ortadoğu’ya geçiş noktası üzerinde. Bu yüzden İzmir tarih boyunca üretim ve ticaret merkezi olmuştur. İnanıyorum ki İzmir bilişim teknolojileri, yenilenebilir enerji kaynakları ve eğitim alanında coğrafyasının öncüsü olmaya devam edecektir. Ege havzası tarihte ticaretin merkeziydi. Ticaret kolonileri ilk kez buraya geldi. Modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk de ilk iktisat kongresini yine İzmir’de düzenledi. İzmir Fuarı 87 yıl önce açılarak Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi oldu. Yatırımcıları İzmir’de yatırıma davet ediyoruz” diye konuştu.
PEKCAN: TİCARET SAVAŞLARININ ZAMANI DEĞİL
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ticaret savaşlarının zamanı olmadığnıı vurgulayarak, açıklamalarını, “Önümüzdeki dönem ticaret önündeki engelleri kaldırarak, hep beraber kalkınmanın zamanıdır. Ticaret savaşlarının zamanı değil. Ekonomik kalkınmada ana unsur olan teknolojik gelişmeler mercek altına alınmaktadır. Teknolojinin oyun kurucu olduğu bir yüzyıldayız. Teknolojiyi merkeze alan politikalar başarılı olacaktır. Bu mücadelede işbirliği yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Teknoloji odaklı projeler üzerinde çalışıyoruz ve çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde sürdürdü.
BİNALİ YILDIRIM: HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ, ZORLUKLARI ŞİKAYET EDEREK AŞAMAYIZ
Türkiye’nin ekonomik bir sıkıntı olduğunun gerçek olduğunu ancak bunu aşabilecek durumda olduğunu belirten Meclis Başkanı Binali Yıldırım,
“Bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığımız bir gerçek. Her baharın bir kışı var misali ekonomimizde bugünlerde kış mevsimi var. Ancak karşı karşıya olduğumuz zorlukları, sızlanarak ve şikayet ederek aşamayız. Ya da siyasi eleştirilerle çözüm üretemeyiz. Hepimiz aynı gemideyiz. Bu gemide ümidini bu ülkeye bağlamış milyonlarca gönül dünyamızın insanı var. Kalbi bizimle atan milyonlarca insanımız var. Türkiye geçmişte olduğu gibi bu zorluğundan da üstesinden gelecek. Milletimiz rahat olsun. İmkan ve kabiliyetlerimiz bu zorlukları aşacak kabiliyettedir. Hedefimiz sadece zorluk aşmak değil tekrar etmemesi için tedbirlerin köklü şekilde alınmasıdır. İşte millileşme ve yerlileşme bu noktada önemli. Tamamen yerli, mühendislerimizin emeğiyle helikopter ürettik ve uçuşunu başarıyla yaptık. Ekonomik buhrandan en az etkilenen ülke olmuştur” dedi.
YILDIRIM: TÜRKİYE PARMAKLA HİZAYA GETİRİLECEK ÜLKE DEĞİL
Bütün dünyanın ABD Başkanı Trump’un aldığı kararları şaşkınlıkla izlediğini kaydeden Meclis Başkanı Yıldırım, Türkiye’nin parmakla hizaya getirilecek bir ülke olmadığını dile getirerek,
“Bugün de dünya yeniden şekilleniyor, bu gerçeği görerek, artık gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerden fon akışını engellemek için bazı tedbirler alıyor. Faiz yükseltmek şeklinde tecelli ediyor bazıları. Bir kısmı rezerv parayı diğer ülkelere ambargo ve kısıtlama şeklinde tecelli ediyor. Bu, dünyanın barışı ve küresel refah için hayra alamet değil. Rezerv para hiçbir şekilde silah olarak kullanılamaz. Ne yazık ki dünya şaşkınlık içinde Amerikan başkanının aldığı kararları izliyor. Bu, sürdürülebilir değil. Mutlaka yanlıştan dönülmeli. Türkiye’yi tehditle hizaya getireceğini düşünenler yanlış içinde. Türkiye parmak sallamakta hizaya getirilecek ülke değil” diye konuştu.
SİYASİ PARTİLER TEK SES OLDU, BUNDAN SONRA İŞ SİYASİ İKTİDARA VE MECLİSE DÜŞMEKTEDİR
ABD ile ilişkilerde yaşanan gerginlik nedeniyle ekonomide yaşanan sıkıntıda tüm siyasi partilerin tek ses haline geldiğini anlatan Meclis Başkanı Binali Yıldırım, açıklamalarını, “Amerika ile yaşamaya başladığımız krizde siyaset konsolide olmuş ve tüm partiler bu konuda tek ses haline gelmiştir. Bu dayatmalara karşı çıkmıştır. Bundan sonra iş siyasi iktidara ve meclise düşmektedir. İktidarın arzu ettiği her türlü reform ve düzenlemeler kanun teklifine dönüştürülecek ve ülkemizin aydınlık yarınları için alınması gereken kararlar mutlaka alınacaktır. Ülkemizin aydınlık yarınları hepimizin ortak gayesidir” şeklinde sürdürdü.
YILDIRIM: AB’DEN DAHA SAMİMİ-KARARLI-VİZYONER BAKIŞ AÇISI BEKLİYORUZ
Meclis Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin AB üyesi olma hedefinden vazgeçmediğini de vurgulayarak, AB’den daha samimi, kararlı ve vizyoner olmasını istedi:
“AB-Türkiye ilişkilerine dair milletimize yerleşen bir kanaat mevcuttur. AB Türkiye’yi oyalıyor. Gerekirse AB bu konuda yeterli samimiyette davranmıyor. 17 Aralık 2004’de Brüksel Zirvesi’nden sonra tam üye olacaktı. Müzakere fasılları da Kıbrıs Rum tarafının karşı çıkması ve engellemesi sebebiyle istenen mesafe alınmamıştır. Biz müzakereleri devam ettirip AB üyesi olma hedefimizden vazgeçmiş değiliz. AB’den daha samimi, kararlı, vizyoner bir bakış açısı bekliyoruz. AB’nin karşılıklı çıkarları gözeten eksende hareket etmesini beklemek en doğal hakkımız. Şartlar olumsuz olduğunda da AB’yi yanımızda görmek istiyoruz. Türkiye öncü ve önder bir ülkedir. Tarih öncesinde vardık, dün de böyleydi, yarın da böyle olacak.
BİNALİ YILDIRIM: SİYASİ BAĞIMSIZLIĞIN ŞARTI EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
“İzmir İktisat Kongresi ancak 1981 yılında toplanabildi. Yapılması gereken düzenlemeleri görüşmek üzere bugüne kadar beş ayrı iktisat kongresi yapıldı. İEF ise bugüne kadar 86 kez başarıyla düzenlenmiştir. Milletimizin girişimcilik ruhunu canlandırıp, üretimi teşvik ederek, yerli malı kullanmaya özendirmek amacıyla başlatılan fuarın 87’incisibugün açıyoruz. İzmirimize ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun” diyerek konuşmasına başlayan Meclis Başkanı Binali Yıldırım, “Siyasi bağımsızlığın temel şartı ekonomik bağımsızlık olduğu bir gerçek. Ekonomimizin güçlü, askeri caydırıcılığımızın söz konusu olmadığı yerlerde dayatmalara maruz kalmanız kaçınılmazdır” dedi.
YILDIRIM: 90’LI YILLAR EKONOMİK VE SİYASİ KRİZLERLE GEÇTİ ANCAK..
Meclis Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin 90’lı yıllarad sürekli siyasi ve ekonomik krizler yaşadığına dikkat çekerek, hükümetleri döneminde altyapı eksiklerin tamamlanıp Türkiye ekonomisinin her alanda büyütüldüğünü söyleyerek,
“Türkiye zaman zaman istikrarsızlık nedeniyle özellikle 90’lı yılları ekonomik ve siyasi krizlerle geçirmiş ve önüne gelen fırsatları değerlendirmede zamanı etkin kullanamamıştır. Türkiye’nin 2000’li yıllarla birlikte istikrar ve güven sayesinde kriz sonrası ekonomisi büyümeye, ihracatı artmaya devam etmiştir. Benim de başbakanlık ve bakanlık dönemimde altyapının geliştirilmesinde önemli mesafeler kat ettik. 52 ülkeye 4 saat içinde ulaşılabilen konumda yer alıyor Türkiye. Buralara ulaşımınızın mümkün değilse bunun anlamı yok. Önemli olan 25 trilyon doları bulan pazara hitap edebilip erişebilmenizdir. Çok şükür Türkiye bunu başarmıştır. Karayolu, havayolu ve şimdilerde demiryollarında bu atılımı gerçekleştirmenin verdiği avantajı kullanmaktadır. Bugün artık altyapı yetersizliğimiz sözkonusu değildir. Şehirleşme konusunda gerek yerel yönetimlerimizde gerekse merkezi hükümet bünyesinde önemli dönüşüm projeleri hayata geçirilmektedir. Ekonomik faaliyetlerde özel sektörün varlığı artmıştır. Böylece ekonomimiz daha da dinamik hale gelmiştir. İhracat kapasitesi 36 milyar dolardan 160 milyar dolarların üzerine çıkmıştır. Türkiye’nin kapasitesinin birkaç kat arttığı açıkça görülmektedir. Ancak bunu yeterli görmemiz sözkonusu olmamalı. Türkiye’nin potansiyeli bunun çok çok üzerindedir” diye konuştu.
DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİREMEYEN ÜLKELER GERİ KALMAYA MAHKUM OLACAKTIR
Teknolojinin üretim biçimlerini de değiştirdiğini, inovasyon –yenilikçilik çağının yaşandığını anlatan Meclis Başkanı Binali Yıldırım, dönüşümü gerçekleştiremeyen ülkelerin geri kalmaya mahkum olacağını dile getirerek, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Değişen teknoloji üretim biçimini de değiştirdi. Emek yoğun üretimden bilgiye dayalı, teknolojik gelişme ağırlıklı üretime geçiş başlamıştır. Bu durum şüphesiz maliyetleri, rekabeti, istihdamı da çok yakından etkilemektedir. Gelişen dünyayla rekabet etmek için bilgi ve teknolojiye sahip olmaktan başka bir yol yoktur. Yatırımları bundan sonra bu alanda daha fazla yapma zorunluluğumuz var. Gençlerimizin bilgi ve teknoloji yoğun üretime yönlendirmek durumundayız. Eski üretim kalıplarıyla devam edersek maalesef orta gelir tuzağından kurtulmamız çok zor olacaktır. İnovasyon, yenilikçilik çağını yaşıyoruz. Bu kavramı asla unutmayalım. Fatih’in İstanbul’u fethetmesi kadar önemli bir tabir ve dönemdir. İcraat ve ticareti bütünleştiren bu kavramın özü sürekli araştırma ve geliştirmedir. Uluslararası kalkınmanın temelinde yenilikçilik yatmaktadır. Yenilikçilik devletlerin politikalarını dahi belirleyecek düzeye gelmiştir. Dünyada artık geriye dönüş söz konusu değil. Hepimizin bu değişime ayak uydurma zorunluluğu var. Değişime direnç olursa değiştirileceğimizi asla göz ardı etmemeliyiz. Cep telefonu ve bilgisayar yapma konusunda büyük gayret sarf etmiştim bakanlığım döneminde. Bu girişimler meyvesini vermeye başlamıştır. Vestel’i ortaya koyduğu bu yorulmaz, yılmaz çalışmadan dolayı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Üretim ve tüketim biçimini değiştiren bu durum aslında nesneler bazında da farklı değildir. Elektronik mağazalarında daha yaygın yer alacak olan 3 boyutlu yazıcı 84 yılında geliştirildi. Arabadan uçağa kadar her nesneyi üretebilecek boyuta ulaşmıştır. Dünün üretim anlayışı ve kalıplarıyla yarını inşa edemeyiz. Dönüşümü gerçekleştiremeyen ülkeler geri kalmaya mahkum olacaktır. Robot teknolojisi giderek yaygınlaşıyor. Robotların yerini akıllı robotlar alıyor. Biz de Türkiye olarak kendimize yeni bir yol çizmek zorundayız. Hedefimiz Atatürk’ün işaret ettiği muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak olmalıdır. Takip edilen ülke konumuna gelmek mecburiyetindeyiz.”