Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Uluslararası toplumu, akademik camiayı, bilim insanlarını, bir kez daha Ortadoğu'da kaybolmaya yüz tutmuş ortak bilimsel mirasın korunması için işbirliği içinde olmaya davet ediyoruz. Gelin hep birlikte elimizi taşın altına koyalım. Ortadoğu'da savaşlara rağmen ayakta kalmaya çalışan bilimsel ve kültürel miras hepimizindir" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Konferans Salonu'nda düzenlenen YÖK-Ortadoğu’da Akademik Mirası Koruma Projesi Tanıtım Projesi’nin tanıtım toplantısına katıldı. programda yaptığı konuşmada Oktay, Ortadoğu’da Akademik Mirası Koruma Projesisinin Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, YÖK öncülüğünde hayata geçirildiğini belirterek, bundan birkaç asır öncesine kadar medreseleri, kütüphaneleri ve rasathaneleriyle dünyanın bilim merkezinin Ortadoğu coğrafyası olduğunu ifade etti. Oktay, “Ne yazık ki sayısız tarihi değere ve kültürel mirasa sahip Ortadoğu coğrafyası savaşlar sebebiyle tahrip edilmektedir. Suriye'den Mısır'a, Filistin'den Yemen'e birçok ülkede yaşanan iç gerilim ve savaşlar nedeniyle büyük yıkımlar yaşanmış, bölgede bilimsel hayatta zarar görmüştür. Bağdat Ulusal Kütüphanesi, Halep Emevi Külliyesi ve tarih boyunca bilim merkezi olmuş Halep şehri savaşın harap ettiği önemli kültürel değerlerden sadece bir kaçıdır” şeklinde konuştu.
“Akademisyen Destek Platformu kurulacaktır”
Bugün Yemen'de Sana Üniversitesi, Bağdat'ta Mustansıriyye Üniversitesi ve Abdulkadir Geylani Külliyesi'nin var olan belirsizliklere rağmen ayakta kalma mücadelesi verdiğini kaydeden Oktay, "Ortadoğu'da Akademik Mirası Koruma Projesi, Irak, Suriye, Kuveyt ve Yemen başta olmak üzere bölgenin bilimsel geçmişini ihya etmeyi amaçlamaktadır. Projenin hedefi, uluslararası toplumu, bölgede yaşanan savaşlar sebebiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bilim merkezleri, tarihi külliyeler ve kütüphanelerin korunması konusunda sorumluluk almaya davet etmektir. Bu projeyle sivil toplum ve düşünce kuruluşlarını, insan hakları organizasyonlarını, yani dünyanın vicdan gözünü, bölgede kaybolmaya yüz tutmuş ortak bilimsel mirasa çevirmeye çağırıyoruz. Bu davetin yanı sıra proje kapsamında ABD, Almanya, Belçika, Fransa, İspanya, İngiltere ve Rusya Federasyonu'na gidilerek yerinde farkındalık oluşturacak paneller düzenlenecektir. Oluşacak farkındalığı sürdürülebilir kılmak için Avrupa Parlamentosu gibi uluslar üstü yapıların gündemine bu konunun dahil edilmesi sağlanacak ve Akademisyen Destek Platformu kurulacaktır” ifadelerini kullandı.
Projenin bir diğer hedefinin de ülkenin mevcut akademik potansiyelini, bölgedeki rolünü ve akademik hayata katkılarını ortaya koymak olduğunu söyleyen Oktay, bu kapsamda oluşturulan interaktif web sayfası üzerinden bölgede ihya edilen ecdat yadigarı akademik mirasın envanteri, Türkiye'ye göç eden uluslararası öğrenci ve akademisyenlerin hikayeleri ile Türkiye sayesinde devamlılığı sağlanan akademik çalışmaların tüm dünyaya anlatılacağını anlattı. Oktay, bu çalışmaların tarihin omuzlara yüklediği sorumluluğun tezahürü olduğuna dikkat çekti.
“ Tarih boyunca ensar anlayışıyla kardeşliği tesis ettik"
Tarihe sahip çıkarak, tarihi ilmek ilmek yeniden dokuyarak tekerrür etmemesi için tarihten ders almak zorunda olduklarını belirten Oktay, şöyle konuştu:
"Bizim coğrafyamızda, sosyal bilimler alanında İbni Haldun, matematik alanında El Cezeri, tıp alanında İbni Sina ve astronomide Ali Kuşçu gibi büyük alimler yetişmiştir. Bunları Mimar Sinan, Piri Reis gibi abide isimler takip etmiştir. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Batı dünyasının, Ortaçağ karanlığını yaşadığı dönemlerde Anadolu'da, Mısır'da ve Bağdat'ta Müslüman bilim insanları ilim ve felsefe meşalesini ateşlemiştir. Ortadoğu coğrafyasında, rasathanelerde gözlemler yapılırken, denizlere pusulayla açılırken, zamanının ilerisinde teknikler ile şifahanelerde tıbbi operasyonlar yapılırken, dünyanın geri kalanının ilim anlamında ne denli karanlık dönemler geçirdiğini hepimiz biliyoruz. Bu meşalenin aydınlığı günümüze de ışık tutmaktadır, geleceğe yansıması sizlerin elindedir."
Tarih boyunca ensar anlayışıyla kardeşliği tesis ettiklerini, vatanlarını terk etmek zorunda kalan insanlara kucak açtıklarını, bu sayede Anadolu'nun asırlar boyunca yurtsuz kalanlara yurt olduğunu vurgulayan Oktay, Osmanlı Devleti'nin İspanya'daki Yahudiler topraklarından kovulup gidecek yer bulamadıklarında onlara kapılarını açtığını, Polonya'daki muhalifler ülkelerinden sürüldüklerinde güvenli bir liman olarak yine Osmanlı'ya sığındığını anlattı.
Oktay, “Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya, Güney Asya, Kuzey Afrika dahil, dünyanın neresinde başı sıkışınca huzurlu bir yuva arayan varsa Anadolu onlara yurt olmuştur” dedi.
“Türkiye olarak ülkemizde doğan çeyrek milyon bebeğe sahip çıkıyoruz"
“Tarihimizden gelen bu şuurla bugün, bölgede ölüm korkusuyla yurdunu terk etmiş 4 milyonun üzerinde mülteciye ev sahipliği yapıyoruz” diyen Oktay, “250 bin Suriyeli çocuğa düzenli olarak eğitim bursu desteği sağlıyoruz. Bugün Avrupa'da 10 binin üzerinde kayıp göçmen çocuğu varken biz Türkiye olarak ülkemizde doğan çeyrek milyon bebeğe sahip çıkıyoruz. Eğitim-öğretim çağındaki yaklaşık 700 binin üzerindeki Suriyeli çocuğa tüm imkanlar çerçevesinde destek oluyoruz. Az önce burada izlenen görüntüler benim için, bizim için, bölgedeki insanlarımız için bir belgeselden ibaret değil. Bizzat orada bulunarak, o tel örgülerin yanında günlerce haftalarca onlara kucak açarak bu sahnelere şahit olduk, o ekibin içinde yer aldık. Bize hep şunu soruyorlar, 'Nasıl yapıyorsunuz bunu, bölgedeki insan nasıl isyan etmiyor?' Aslında bizim becerdiğimiz bir şey yok. Bu bizim tarihten gelen mirasımız. Kardeşlik, akrabalık bağlarımız olmasa bile insanlık değerlerimiz bunu gerektiriyor” açıklamasında bulundu.
Küresel marka haline gelen üniversitelerde yurt dışından birçok yabancı öğrenci ve akademisyene ev sahipliği yaptığını bildiren Oktay, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından 2012 yılından bu yana Türkiye Bursları kapsamında 173 ülkeden sayıları 40 bini aşan yabancı öğrencinin burslar ile desteklendiğini anlattı.
"Türkiye Bursları dışında kendi imkanlarıyla Türkiye'de öğrenim gören öğrencilerle birlikte bu sayı 100 bini aşmaktadır"
Oktay, "Türkiye Bursları dışında kendi imkanlarıyla Türkiye'de öğrenim gören öğrencilerle birlikte bu sayı 100 bini aşmaktadır. Mezun olduklarında adeta birer gönüllü elçi olan uluslararası öğrenciler, üniversitelerimizin dünyaya açılmasına da katkı sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Oktay, uluslararası akademisyenlere Türk yükseköğretim kurumlarında çalışma imkanı sağlamak amacıyla Yabancı Akademisyen Bilgi Sistemi'nin (YABSİS) kurulduğunu, bu sistem sayesinde nitelikli göçmen nüfusunun Türkiye akademisine katılımı ve katkısının sağlandığını ifade etti.
“Gönül coğrafyamızda akademik ve kültürel mirasın devamlılığı için Türkiye olarak üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getiriyoruz” ifadesini kullanan Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiği 'Dünya 5' ten büyüktür" ifadesinden ilham ve güç alarak faaliyet gösteren yumuşak güç kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının bu yönde çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
Oktay, TİKA aracılığıyla sadece son 3 yılda Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya kadar pek çok coğrafyada 250'ye yakın ecdat yadigarı eserin restore edilerek ayağa kaldırıldığını, 2017 yılı boyunca aralarında Cerablus Medrese Tehtani Muhdes Okulunun da bulunduğu 33 eğitim tesisinin inşa edildiğini, 89 eğitim tesisinin yenilendiğini aktararak, Irak'ın başkenti Bağdat'ta bulunan, Türkmen çocukların gittiği tek anaokulu olan Aynur Anaokulu da bu kapsamda yenilendiğini bildirdi.
Uluslararası topluma çağrı
Tarihin ilk üniversitelerini topraklarında barındıran bir ülke olarak cihanşümul bilim anlayışını geleceğe taşıyacaklarını vurgulayan Oktay, "2023 hedeflerimiz doğrultusunda hakkın, ilmin ve hikmetin safında yer alacağız. İnsanlığın yarını için atılan hiçbir adımın kolay olmadığının bilinciyle, birlikte üreten ve paylaşan bir toplumu yine birlikte inşa edeceğiz. Ülkemizin üniversitelerinde yetişmiş mimarlar, Ortadoğu'yu gönül dünyasındaki estetik anlayışını eserlerine yansıtarak onaracak, tıp fakültelerimizde okumuş doktorlar açılan yaraları saracak, Türkiye mezunu avukatlar her alanda hakkı savunacaklardır. Akademik ilerlemede de 'Umut Türkiye'dir' diyerek ülkemizin üniversitelerinde eğitimlerine devam eden misafir öğrencilerimiz, yabancı araştırmacılarımız ve onların ortaya koydukları akademik üretim hepimizin zenginliğidir. Uluslararası toplumu, akademik camiayı, bilim insanlarını, bir kez daha Ortadoğu'da kaybolmaya yüz tutmuş ortak bilimsel mirasın korunması için işbirliği içinde olmaya davet ediyoruz. Gelin hep birlikte elimizi taşın altına koyalım. Ortadoğu'da savaşlara rağmen ayakta kalmaya çalışan bilimsel ve kültürel miras hepimizindir. Bu gibi çalışmalar sonucunda inanıyorum ki Ortadoğu'nun çatışma ve istikrarsızlıklar ile değil yeniden inşa, ilerleme ve refah ile anılacağı günler gelecektir. Bu proje sayesinde, Ortadoğu'da akademik mirasın korunması konusunda yeni politikalar ve stratejiler belirlenecektir” açıklamasında bulundu.