Arap ve Yahudilerin savaşı!
Filistin ve İsrail demedim.
Çünkü ortada bir Filistin ve İsrail savaşı yok.
Ortada, Arapların ve Yahudilerin etnik bir var oluş veya yok oluş durumu var.
Filistin’in devlet olmasıyla bu savaş belki son bulmaz ama bu kadar da acımasızca, bu kadar terörist tavırla da olmaz.
En basitinden ortada iki devletin diplomatik yollarla halletmesi gereken durum olur.
Hangi dine, hangi etnik gruba yönelik olursa olsun insan olarak, sivillerin çok öldüğü bir savaşa her zaman karşı olmamız gerekiyor.
Siviller savaşın bir unsuru olmadıkları gibi, savaşmayı tercih edenler de değildirler.
Sivillerin ölmesi savaşın bir parçası, bir unsuru olmadığı gibi bir sonucu da asla olamaz.
Yahudilerle ilgili olarak çok fazla söz söylemeye gerek yok.
Kendilerinden başka bir dini, etnik yapıyı kabul etmeyen, kendilerini üstün ırk olarak görenlerle dünyanın hiçbir kesiminin ne işi olur, ne iletişimi.
Ekonomik olarak dünyada güçlü olan bir Yahudi lobisinden bahsedilir ki, bu lobinin temel kaynağı da kendisinden olmayana asla büyümesi için fırsat vermez, kendisinden olmayanın büyümesini ise ekonomik olarak kaybetmenin başı olarak görüp, yok etmeye çalışır.
Yani Yahudiler, dünya ekonomisinde dengeyi hep kendi terazilerinde tutmayı tercih ederler.
Ekonomik olarak tarafları birbirine kırdırarak, onların hırslarından, ayrışmalarından, farklı bakışlarından faydalanarak, kendi bütünlüğünü koruyarak her daim güçlü kalmaya çalışırlar.
Bu yüzdendir ki ABD başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, İsrail’in her olumsuz tavrını yumuşatma veya yok görme siyaseti içindedir.
ABD ve Avrupa ülkeleri, İsrail gibi bir Yahudi ülkesinin olmaması durumunda, bu güçlü yapının kendi ülkelerinden yer edinmesinin sadece ekonomik anlamda olmayacağını ve kendileri için büyük tehlike olacağının farkındalar.
Bu yüzdendir ki bu tehlikeyi, İsrail adı altında bir ülkenin varlığını kabul ederek, koruyarak, var olması için mücadele ederek; Arapların, Arap ülkelerinin başına bırakmıştır.
Almanya’nın bugünkü etnik Almanya olmasının nedenlerinin Yahudilere karşı yapmış olduğu soykırımdan olduğu tarihi bir gerçektir.
Hangi insan, kendisinden daha üstün olduğunu düşünen, kendisini yok sayanı evinde, bahçesinde, şehrinde veya ülkesinde ister ki?
Arap kökenli Filistin konusuna gelince.
Bugün her ne kadar Filistin üzerinde yaşananları vahşet olarak görüyorsak da, şunu da unutmamak lazım, bugünkü Filistin ona manevi olarak destek olanların hepsinin sorumlu olduğu bir acıyı çekiyor.
Filistin veya Gazze, ekonomik olarak hiçbir zaman Arap veya Arap olmayan hiçbir Müslüman ülke tarafından desteklenmedi.
Filistin veya Gazze’ye yiyecek, içecek, ilaç göndermek derinleşen bir yaraya pansuman yapmaktan başka bir şey değildir.
Arap veya Arap olmayan ülkeler Filistin veya Gazze’ye hangi ekonomik yatırımlarını yaptılar da, Filistin veya Gazze’nin ekonomik olarak topraklarından güçlü olmasına vesile oldular.
Arap veya Arap olmayan ülkelerde yaşayan Müslümanların hangisi, tatil günlerinde ABD, Avrupa ülkeleri veya bilmem ne adalarına gitmeyi değil de, Filistin’e veya Gazze’ye gitmeyi tercih edip, orada tatilini geçirip, ekonomisine dolaylı olarak katkı koydu.
‘Yok’ dediğiniz şey var olmadığınızda olan şeydir!
Başka bir durum da var ki, fetva verecek kadar dini âlim değilim ama kimse de kusura bakmasın.
Gazze’de yüzlerce Müslüman çocuk ve kadın savaşın ortasında hayatlarını vahşice kaybederken, birilerinin binlerce dolar harcayarak umre yapması bana hiç normal gelmiyor.
Allah, bir Müslüman çocuğun kanı akarken, başka bir Müslümanın ibadetindeki samimiyeti sorgular düşüncesindeyim.
Vesselam!