Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yücel Karaman, "Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre, doğurganlık hızının en yüksek olduğu yaş grubu 20-24'ten 25-29'a yükseldi. Son 10 yılda doğurganlık hızının azalmasındaki temel sebep ise doğumların ertelenmesi olarak gösteriliyor. Yoğun şehir hayatı, kariyer kaygısı, ekonomik güvence sağlamak gibi nedenlerden dolayı gebelik her geçen gün ileri yaşlara öteleniyor.
Çocuk sahibi olmak için ise 40’lı yaşlara kadar bekleniyor. Ancak ilerleyen yaşla birlikte hızla azalan yumurtalık fonksiyonları, kadınlardaki doğurganlık oranının azalmasına sebep oluyor." dedi.
İleri yaşa gelmiş sağlıklı bir kadının doğal yollarla anne olamamasıyla birlikte tüp bebek oranlarında gebelik oranının düştüğü uzmanlar tarafından açıklanıyor. 35 yaş ve sonrasında her dört kadından birinde sağlıklı olmasına ve düzenli cinsel ilişkide bulunmasına rağmen hamilelik elde etme oranı da azalıyor.
Bu kapsamda ileri yaşta gebe kalan anne adaylarında yüksek tansiyon ve diyabete rastlandığını belirten Prof. Dr. Yücel Karaman, ‘’35 yaş ve sonrasında yumurta kalitesi azalıyor. Ayrıca gebeliği riske sokacak çikolata kisti, miyomlar, tüplerde tıkanıklık gibi hastalıklar bu yaş grubunda sıkça görülüyor. Bunun yanı sıra kadının genetik faktörleri de iyi araştırılması gerekiyor. 40 yaş sonrası bir kadının doğurganlığı yüzde 90 oranında azalır. Yaşlı yumurtaların döllenmesi gebelikte genetik sorunları da oluşturabilir. Bunun yanı sıra erken doğum, düşük riski, bebekte doğuştan anormalliklerle görülebilir. Bu gibi durumlarda yumurtalıkların yaşlanmasını gösteren FSH, E2, AMH, İNHİBİN-B testlerin yapılamasını istiyoruz’’ dedi.
‘’Çocuk Sahibi Olmayı Ertelemeyin’’
Yaş ne kadar erken ya da ileri de olsa gebe kalmak için bir kadının yeterli sayıda yumurtaya ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu yüzden normal şartlarda veya tedavi ile gebe kalmak isteyen adayın mutlaka kaliteli yumurtaya sahip olması gerekiyor. Bu kapsamda çocuk sahibi olmayı ertelemenin en büyük riski de doğal yollarla gebe kalma şansının azalması olduğunu belirten Prof. Dr. Karaman, ‘’20’ li yaşlarda düzenli ilişkiye giren, erken menopoz belirtisi olmayan ve doğum kontrol yöntemi kullanmayan kadınların bir çoğu 1 yıl içerisinde yüzde 80 oranında başarılı oluyor. 20 ile 30 yaş arası gebelik için en verimli yaşlardır. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtalama daha kolay olduğu içinde hamile kalma olanağı da daha yüksek olur. Ayrıca bu yaşlarda düşük yapma olasılığı da oldukça azdır. Gebelik ne kadar erken olursa bebekte Down Sendromu görülme olasılığı da düşer. Bu riskin 40’lı yaşlardan sonra görülme oranı daha fazladır’’ dedi.
‘’Gebelik planı ile şansınızı arttırın’’
Sağlıklı ve rahat bir hamilelik dönemi yaşamak için düzenli ve iyi bir plan yapılması, anne adayları için büyük önem taşıyor. Gebelik öncesi planlama için hamile kalmadan önce mutlaka kadın doğum doktoruna başvurulması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Karaman, ‘’ Hamilelik öncesi bazı testlerin yapılması, gebelik sürecinde ve doğumdan sonra oluşabilecek risklerin önüne geçilmesini sağlıyor.
Hamile kalmayı planlayan anne adayları, öncelikle genetik faktörleri göz önünde bulundurması gerekiyor. Ailedeki menopoz yaşının öğrenilmesi, ideal gebelik yaşının tahmin edilmesi için önemlidir. Hamilelik öncesinde mutlaka bir kadın doğum doktoruna gidilmeli ve gereken testlerin yaptırılması gerekir. Hamile kalmadan önce yapılan bu tetkikler ile hamilelik sürecindeki planın çizilmesi içinde oldukça önemlidir. Jinekolojik muayene ve smear testinin de mutlaka gebe kalmadan önce yapılaması gerekir. Bunun yanı sıra anne adayına HIV, Hepatit B, C testlerinin de yapılması gerekiyor. Sağlıklı ve düzenli beslenmeye özen göstermekte hamilelik öncesinde mutlaka önem arz ediyor’’ dedi.