İçimin içlerinde bir acı. Geberiyorum ulan geberiyorum. Oturdum düşündüm bir darağacı gölgesinde, elimdeki halatı düğüm yapıp kendimi mi assam, yüreğimdeki acıları sırtıma vurup hamallık mı yapsam bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var sebepsizce kanıyorum. Sabahtan beri içimde biriyle tartışıyorum, ama kim olduğunu bir türlü bulamıyorum. Kendi kendime laf anlatamıyorum, kalbime söz geçiremiyorum.
Sanki hayata küsmüş, freni patlak, tekerlekleri sökük bir araba gibi son gaz gidiyorum. Mateme bürünmüş, karalar giymiş, dilimde ağıtlarla yüreğime kan akıtıyorum. Dalından koparılmış, Sahra Çölü’ne düşmüş, susuz kalmış, sararıp solmuş bir güle benziyorum. Sevdiklerime bile gülemiyorum. Zaten sevdiklerimdi beni diri diri toprağa gömen, üzerime toprak atmayı bile çok gören. Şeker gibi insana acı biber yedirdiniz ya, sizi hiç affetmeyeceğim. O çok umursadığınız insanın, sizi göz arda etmesi mahvediyor her şeyi. O uğruna ölümü göze aldığınız insanın, sizin için parmak bile kıpırdatmaması kahrediyor sevenleri. Gün gelecek o sırtınızı döndüğünüz insana, müsaitsen bir şey konuşabilir miyiz diyeceksiniz ama çok geç olacak. O gün karşınızda sizi seven insanı değil, sizden nefret eden insan bulacaksınız.