Geceleri uykunuzdan uyandıran ve çarpıntılarla kendini gösteren kalp yetmezliğinin ömrünüzü kısaltmanızı engellemek sizin elinizde. Özellikle ailesinde kalp hastalığı olan kişilerin kalp yetmezliği riskiyle daha sık karşılaşma ihtimali olduğunu söyleyen Avrasya Hastanesi Kardiovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Cenal hastalık hakkında önemli bilgiler veriyor.
Kalp yetmezliği nedir?
Kalpteki daralmış arterler veya tansiyon gibi etkenler kalbin yorulmasına neden olur. Bazı durumlarda enfeksiyon nedeniyle de kalp yetmezliği gelişir.
Kalp yetmezliği düşük tansiyon halsizlik, ödem, kilo alma nefes darlığıyla ortaya çıkar.
Hastalığa sebep olan her etkeni ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Ancak belirtiler tedavi ile iyileştirilebilir ve yaşam standardı yükseltilebilir.
Kalp yetmezliğinin nedenleri nelerdir?
Genellikle kalp kasının zarar görmesiyle ortaya çıkan kalp yetmezliği yaşlanmayla birlikte yüksek risk taşımaya başlar. Hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayan başlıca etkenler şu şekildedir;
Hipertansiyon: Kan basıncının kontrolsüz bir şekilde yükselmesiyle kalbin yapısı bozulur ve buna bağlı olarak kalp yetmezliği ortaya çıkar.
Kalp kapak hastalıkları:Kalp kapakçıklarının olması gerektiği gibi açılıp kapanamaması sonucunda meydana gelir.
Kalp krizi: Kalp damar tıkanması sonucunda kalp krizi gelişir, kalp kasına yeterince oksijen sağlayamaz ve kalp kasında hücreler ölür.
Yaşlanma: Kalp yetmezliği genel olarak 35 yaş üzerinde görülmektedir. Yaşlanmaya bağlı olarak kalbin kasılma ve kan pompalama yeteneği azalır ve kalp yetmezliğini ortaya çıkarır.
Kalp yetmezliği kimlerde görülür?
Kalp yetersizliği; nefes darlığı, ödem ve çabuk yorulma ile belirtilerini gösterir. Bunun yanında ailesinde kalp hastası olanlar, yüksek tansiyon hastaları, obezite, damar tıkanıklığı, şeker hastalığı olanlar ve sıklıkla alkol ve sigara tüketen kişiler yüksek risk altındadır. Erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir. Kadınlarda ise menopoz sonrası daha sık karşılaşılmaktadır.
Nefes darlığını görmezden gelmeyin!
Kalp yetmezliği hem kronik hem de aniden gelişen (akut) bir hastalıktır. Özellikle nefes darlığı ve tıkanmayla kendini hissettirir. Bunun yanında;
Çabuk yorulma,
Göğüs ağrısı ve çarpıntı,
Yüksek yastıkta uyuma ihtiyacı,
Kesik kesik nefes alma,
Bacaklar ve ayaklarda şişlik,
Kilo alımı,
Halsizlik ve yorgunluk,
Öksürük ve nefes alırken zorlanma,
Hızlı kalp atışı da yaygın belirtileri arasındadır.
Kalp yetmezliği nasıl teşhis edilir?
Kalp yetmezliğinin teşhisinde öncelikle hastanın şikayetleri ve hikayesi dinlenir. Sonrasında fiziki muayene yapılarak bazı testler yapılması istenir. Kan tahlili, Elektrokardiyogram 2 (EKG), göğüs röntgeni, stres testi, 1 ekokardiyogram gibi testlerle hastalık teşhis edilir ve uygun tedaviye başlanır.
Kalp yetmezliği tedavisinde hangi yöntemlere başvurulur?
Kalp yetmezliğinin tedavisinde iki önemli amaç vardır. Birincisi nedenini ortadan kaldırarak hastadaki belirtileri azaltmak ve hastanın rahatlamasını sağlamak, ikincisi ise hastanın ölüm riskini ortadan kaldırarak yaşam süresini uzatmaktır. Muayene sonrası hasta için uygun bir tedavi yöntemi belirlenir. Hastalığın nedenini ve seviyesine göre damar genişletici ve kan sulandırıcı ilaçlara başvurulabilir. İlaçlar hastalığın aşamasına göre değişiklik gösterebilir.
İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda ise uygulanacak tedaviler şu şekildedir;
Kalp pili: Kalp pompalama gücünün ileri derecede azalması durumlarda kalbin düzenli çalışması amacıyla kalp pili yerleştirilmesi ameliyatı uygulanabilir.
Bypass: Koroner arterde meydana gelen daralma nedeniyle kalp krizi riski ortaya çıkmaktadır. Böyle durumlarda tıkanıklık, daralma ve kalp krizi riskini önlemek amacıyla koroner stent bypass operasyonuna başvurulur.
Kalp Nakli: Mevcut tedavi yöntemleriyle iyileşme sağlanamaması ve hastalığın çok ilerlemesi durumunda kalp nakli gerekir. Kalp nakli sonrası hastaların belirtiler minimuma iner.
Hastalar için beslenme önerileri
Kalp yetmezliği olan hastaların beslenme şekline dikkat etmesi yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir. Hastalar öncelikle mutlaka tuz kullanımını sınırlandırmalı, meyve sebze tüketimine ağırlık vermeli, tahıl ve balık gibi besin değeri yüksek yiyecekleri öğünlerine dahil etmelidir. Kayısı, muz, portakal gibi potasyum değeri yüksek meyvelerle vücudun ihtiyacı olan potasyum miktarı, yağlı tohum ve sebzelerle ise magnezyum ihtiyacı karşılanmalıdır.Hastalar günde 1,5-2 litre arası sıvı tüketmeli, alkolden ve sigaradan uzak durmalıdır.