Gençlerimizi anlamak için gençliğinizi düşünmeniz, gençliğinizde neler yaşadığınızı düşünmeniz yeterli değil!
Gençleri anlamak için bugünün şartlarında genç olduğunuzu düşünmeniz gerekir.
Geçtiğimiz günlerde arka arkaya haberler okudum, bir sanayici kaynakçı bulamıyor, bir işletmeci çalışacak eleman bulamıyor, bir fabrika sahibi ayakçı bulamıyor, bir çiftlik sahibi tarladaki hasadı toplayacak eleman bulamıyor, bir çiftçi ise koyunlarına, ineklerine, öküzlerine bakacak bulamıyor.
Hepsinin derdi aynı!
Ne hikmetse hepsinin isyanları da aynı yere!
Gençler çalışmak istemiyor, gençler işi öğrenmek istemiyor, gençler kolay işleri tercih ediyor, gençler vs. gençler!
Bir de gençlere sorun bakalım, arkadaşlarıyla kahve içmek için paraya hiç mi ihtiyaçları olmuyor?
Bir de gençlere sorun bakalım, deniz kıyısına tatile gitmeye hiç mi gerek duymuyorlar?
Bir de gençlere sorun bakalım, evlerinin olmasını, arabalarının olmasını, istediği kıyafetleri alıp, istediği yerde canı ne çekerse yemek istemiyor mu?
Gençler tabi ki bunları ve daha fazlasını istiyorlar ve kazanabilmek için de çalışmak zorunda olduklarını, para kazanmak zorunda olduklarını gayet iyi biliyorlar.
Peki, acaba çalışacak vasıflı, vasıfsız ve özelikle de genç işçi arayanlar, gençlerin bu ihtiyaçlarını giderecek kadar ay sonunda ücret vermeyi kabul ediyorlar mı?
Bizim gençlik zamanımızda, ’İş buldun mu çalış, az veya çok kazan’ derlerdi.
Bizim gençlik zamanımızda, ‘İşine sıkı sarıl, iyi çalış, iyi yaşa’ derlerdi.
Bizim gençlik zamanımızda bu kadar kolay bilgiye erişilemiyor, bu kadar kolay hesap yapılamıyor ve bu kadar çok sabır gösterilemiyordu.
‘İş bu, para bu, zaman bu’ deniliyordu!
Şimdinin gençleri, pazarda limon satarken bile bir limondan kaç para kazanıldığını, bir kasadan ne kadar kazanıldığını, bunun ne kadarının üreticiye, ne kadarının aracıya, ne kadarının limonu satan tezgâhtara, ne kadarının da tezgâhın sahibine kaldığını çok iyi hesaplayabiliyorlar.
Yani demem o ki, şimdinin gençleri garsonluk yaptığı restoranın günlük cirosunu, ayakçılık yaptığı fabrikanın aylık cirosunu, kaynakçılık yaptığı sanayinin yıllık cirosunu çok kolay buluyor, biliyor ve kendi maaşıyla kıyaslıyor.
Verdiği zamanın, yaptığı emeğin karşılığında aldığı paranın miktarını düşünürken, verdiği zaman ve yaptığı emek karşılığında o işi ona verenin ne kadar para kazandığını çok ama çok iyi biliyor.
Milyarlar kazandığınız fabrikanızda, milyonlar kazandığınız tarlanızda, çiftliğinizde, mağazanızda, restoranınızda asgari ücretle çalışacak zaten bulamazsınız, kazandığınızın asgarisini çalışanınıza vermeyi uygun görüp, paylaşamıyorsanız çalışacağı hiç bulamazsınız.
Mecburen çalışmak zorunda olanlara mecbur kalırsınız ama onlar da cepleri biraz para gördüğünde işin ortasında yok olup, işinizi karmakarışık hale getirerek giderler.
Kazancınızdan çalışanınıza adil olan maaşı verin; sistemli ve düzenli çalışmak için kapınızda binlerce genci bulursunuz.
Gençleri aptal sanmayın!