Ürpertiler içinde ters çevrilmiş on ok/
İki yayla gövdeye bağlanmış yaramaz kollar.
İnciler dağıtan bir ovadan nasipsiz kalkan/
Eceli gelmiş tavuk tilki inine follar.
Zaman geçse de içi boş bir çuvalda/
Bütün ısmarlarını karabenizli bir ulağa yollar.
Dehşet kaplar bir derede aksini gören narsisti/
Narsist cüzzamlı ellerini ilk sevdiğine dolar.
Kim demiş, dost için çiğ tavuk yenir/
Tavuk hazineden ise ilk tüylerini veznedar yolar.
İnsan ilk neşeyle başlar hayat denen cılgaya/
Toplum denen susuz bahçede erkenden solar.
Bir bir biriktirir ümitli düşünceleri koynunda/
Beyazdan başlar hayatlar, hemen sarıya çalar.
Emindir kendinden göğe bakan saksağan/
Yere düşse bir damla bengisu ilk ona dalar.
Yalnız yürünür göğe giden küçük cılgada/
Korkaklar şürekanın peşkirlerini yalar.
Karanlık olsa da bir sevincin ince yolu/
Sevinç varsa ufukta deniz feneri olur kayalar.
Korkusuzdur gerçeğin yılmaz yağız yolcuları/
Yolda mermer görse hakikatle mayalar.
Önce sevgi, önce aşk ve önce cesaret/
Sonra güzel insanlara asfalt olur himalayalar.
Cılgaları aşkla arşınlamak göğe açılan kapı/
Uçmak en kolay hal, perdeyi kaldırın yayalar.
Göğe Açılan Cılga
Yusuf Akın yazdı: Göğe Açılan Cılga
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.