Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, katıldığı bir televizyon programında 15 Temmuz darbesinin ilk anları, bugünü ve gelecekteki muhtemel gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Programda ayrıca darbecilerin başbakanının Meral Akşener olduğunun açık olduğunu söyleyen Gökçek, ekrana defalarca gelen “Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini yaşama geçirme sözü, “Ben başbakan olacağım” ve “15’inden sonra her şey değişecek” cümleleriyle darbecilerin 15 Temmuz gecesi TRT spikerine silah zoruyla okuttukları bildirideki “Yurtta Sulh Konseyi” imzasının nasıl birbiriyle örtüştüğünü ifade etti. 1998 yılında gözaltına alındığı bir olaya gönderme yaparak, o gün “Gözlerimin içine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız” dediğini hatırlatan Başkan Gökçek, şimdi de aynı sözü kullanarak, gözlerine bakılarak darbecilerin cumhurbaşkanının kim olduğunun herkes tarafından anlaşılacağını vurguladı.
"Yeni darbe girişimine dikkat"
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, darbe girişiminde hüsrana uğrayan FETÖ’nün DEAŞ ve PKK’yı kullanarak Türkiye’de aynı anda 40-50 yerde karışıklık çıkartma planına dikkat çekti. Bu örgütlerin emniyet güçlerinin bu bölgelerde teröristlerle savaşmasını fırsat bilecek, Silahlı Kuvvetler'de kalan bir grup FETÖ'cü hainle yeni bir girişimde bulunabileceklerini ifade eden Başkan Gökçek, ancak vatandaşların da kazandığı deneyimle topyekun kışla kapılarına dayanarak, hainlerin hareket kabiliyetlerini önleyeceklerini belirtti.
Başkan Gökçek’ten ABD ve Avrupa’ya çağrı
Başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin yetkililerinin darbe öncesi, darbe sırasında ve geleceğe yönelik mesajlarında darbe yanında yer aldıklarını gösteren açıklamaları ve yayın organlarındaki makalelerinden örnekler veren Başkan Gökçek, söz konusu ülke yöneticilerine şöyle seslendi:
“Benim naçizane tavsiyem, başta ABD olmak üzere Almanya’sına, İngiltere’sine Fransa’sına; arkadaş, bizim içimizi karıştırmaya çalışmayın, bizimle dost olun. Bizi düşman edinmenizde bir fayda olmaz, elbette bize de fayda olmaz. Her ülke kendi menfaatlerini korumak zorunda. Her ülke kendi kaderini kendisi çizmek zorunda. Bırakın doğrusunu, eğrisini biz kendimize göre seçelim ve buna göre yürüyelim. Bu FETÖ’yü bize verin. Vermezseniz bizim özellikle ABD’ye sempatiyle bakmamız mümkün değil. Verirseniz, işlerin birden değiştiğini, daha mükemmel bir hale geldiğini görürsünüz.”