Dünyadaki büyük göllerin ve durgun su rezervlerinin yarısından fazlası 1990’ların başından beri – özellikle iklim krizi ve insan tüketimi nedeniyle – tarım, hidroelektrik ve insan tüketimi için su temini ile ilgili endişeleri yoğunlaştırarak küçüldü.
Yeşil Gazete'nin aktardığına göre, uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekip, Avrupa ile Asya arasındaki Hazar Denizi‘nden Güney Amerika‘nın Titicaca Gölü’ne kadar dünyanın en önemli tatlı su kaynaklarından bazılarının yaklaşık otuz yıl boyunca kümülatif olarak yılda yaklaşık 22 gigaton su kaybettiğini bildirdi. Bu, ABD’nin 2015 yılında toplum su kullanımının tamamına denk geliyor.
Science dergisinde dün yayımlanan araştırmaya liderlik eden Virginia Üniversitesi‘nden yüzey hidroloğu Fangfang Yao, doğal göllerdeki düşüşün %56’sının küresel ısınma ve insan tüketiminden kaynaklandığını ve ısınmanın “bunun en büyük payı” olduğunu söyledi.
İklim bilimcileri genellikle iklim değişikliği nedeniyle dünyanın kurak bölgelerinin daha kuru, sulak bölgelerin ise daha nemli olacağını düşünüyor, ancak çalışmada nemli bölgelerde bile önemli miktarda su kaybı olduğu tespit edildi.
Bilim insanları, iklim ve hidrolojik modellerle birleştirilmiş uydu ölçümlerini kullanarak yaklaşık 2.000 büyük gölü değerlendirdi. Sürdürülemez insan kullanımının, yağış ve akıştaki değişikliklerin, sedimantasyonun ve artan sıcaklıkların küresel olarak göl seviyelerini aşağı çektiğini ve göllerin %53’ünün 1992’den 2020’ye düşüş gösterdiğini buldular.
Dünya çapında yaklaşık 2 milyar insan su kıtlığından doğrudan etkileniyor ve son yıllarda birçok bölge bu durumla karşı karşıya kaldı.
Uzmanlar ve kampanyacılar, iklim değişikliğinin en feci sonuçlarından kaçınmak istiyorsak, küresel ısınmanın 1.5C’yi geçemeyeceğini uzun zamandır söylüyor. Dünya, sanayi öncesi zamanlardan bu yana yaklaşık 1,2C ısındı.
Araştırma, sürdürülemez insan kullanımının Orta Asya‘daki Aral Denizi ve Orta Doğu‘daki Ölü Deniz gibi gölleri kuruttuğunu, Afganistan, Mısır ve Moğolistan‘daki göllerin ise atmosfere su kaybını artırabilen yükselen sıcaklıklardan etkilendiğini ortaya koydu.
Dünyadaki en büyük iç su kütlesi olan Hazar Denizi’ndeki daralma toplam kayıpların yüzde 49’unu, doğal göl hacmindeki net düşüşün ise yüzde 71’ini oluşturdu.
Göller tatlı su ve yiyecek temini, su kuşu habitatı, kirleticiler ve besinler döngüsü gibi temel ekosistem hizmetlerini sağlarken, küresel kara alanının yüzde 3’ünü kaplıyor. Ayrıca biyojeokimyasal süreçlerin temel bileşenleri olan göller, karbon döngüsü koluyla iklimin düzenlenmesine katkı sağlıyor.
Göllerin dörtte birinde ise su seviyeleri, genellikle İç Tibet Platosu gibi uzak bölgelerdeki baraj inşaatlarının bir sonucu olarak yükseldi.