Türkiye Tarihi:
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Türkiye, kadın hakları konusunda bazı önemli kazanımları tarihsel açıdan birçok Avrupa ülkesinden daha önce kabul etti.
İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler.
Finlandiya kadınlara oy hakkı veren ilk Avrupa ülkesi.
Kurtuluş savaşında erkekler kadar tarihe geçen Anadolu kadınına hakkını, ne seçilme, ne seçme hakkıyla ödemek mümkün değil.
Ama bu haktan yoksun kılmakta ne akli, ne vicdani!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verdiğinde, Türkiye’nin geleceğine dair çok önemli bir taşı da Anadolu’nun duvarlarına koymuştu.
Günümüzde siyasi partilerin içinde çok görülmeyecek kadar ama azımsanmayacak kadar kadınlar var.
Seçmeyi her zaman çok titiz şekilde yapan kadınlar, seçilmeyi de hak ettiklerini toplumun her kesimine zaman içinde gösteriyorlar.
Demokrasinin içinde herkesin görmek istediğimiz nezaket, sorumluluk ve titizlik kadınların olmazsa olmazları.
Bu yüzden kadınların daha çok seçilmeyi hak ettiğini düşünüyorum.
Bu yüzden kadınların daha çok siyasete, ülke yönetimine, ekonomi yönetimine girmelerini önemsiyorum.
Düşüncesini, projesini, idaresini gösterebilme imkânı bulan kadınların, her anlamda hayata pozitif enerji verdiğini biliyorum.
Bizleri doğuran, bizleri büyüten, bizleri doyuran, bizlerin koruyup, kollayan kadınlardan başka bir şey beklemekte zaten mümkün değil.
Ben inanıyorum ki, dünyadaki bütün ülkeleri kadınlar yönetiyor olsa, bırakın savaşı, emin olun kavganın noktası dahi olmaz.
Çünkü kadınlar daha barışçıl yapıya sahiplerdir.
Ama maalesef ki, biz erkekler böyle üstün özelliklere sahip olamadığımız için kaybetmekten korktuğumuz için kadınlarımızın seçilme imkânlarına dolaylı da olsa hep engel olmaya çalışmışızdır.
Erkek olmanın o koruyucu özelliğini kadın üzerindeki üstünlük olarak algıladığımızdan.
Evde hükmümüz altına aldığımız kadının, bir başka isimle ve şekille karşımıza çıkıp bizi yönetmesini kabul edemediğimizden.
Bir küçük anımı da bu vesileyle paylaşayım.
Kara Harp Okulunda kısa dönem askerlik yapıyorum. Harp Okulu olduğu için genç teğmenler eğitim görüyor ve onlara üst rütbeli kadın ve erkek öğretmenler de eğitim veriyor.
Olayın olduğu gün bir çavuş, binbaşı rütbesinde kadın komutana selam vermiyor.
Bu durum bölüm komutanımız olan yüzbaşıya intikal ediyor.
Yüzbaşı, o çavuşu çağırıp, ‘Binbaşıya neden selam vermediğini soruyor’ askeri edayla!
Çavuşun verdiği cevap: ‘O kadın’
Sonrasını aksiyonu ben yazmayayım, askerlik yapanlar gayet iyi bilirler.
O çavuşun yaklaşık 2 ay disko dediğimiz bölük cezaevinde kaldığını söyleyeyim.
Etiketler :