Güle güle!

Öykü Orakçı yazdı; Güle güle!

Yaprağın hüznü renginden belli. Masumca büküp boynunu, öylece düşüveriyor olduğu yerden. Bir zamanlar, dallarında gıcır gıcır yeşerdiği ağaçla vedası, oldukça hüzünlü. Aslında biraz da insanlar gibi. Doğan, büyüyen ve sonunda toprak ananın göğsüne yerleşen bizler gibi.

Hiçbir fırça izi olmadan, kusursuzca renkleriyle, Eylül gitmek üzere. Sizce Eylül, hem bu kadar hüzünlü hem de bu kadar huzurlu olmayı nasıl başarabiliyor? Sadece giden Eylül olmayacak tabi. Bir de işin zaman kısmı var. Hani şu akrep ile yelkovan telaşındaki koşuşturmaca gibi. Bir an durunca, fark ediyorsunuz ve o meşhur cümleyi kuruyorsunuz ; "dün gibi". Kaç kez kurduk bu cümleyi? Cevabı ne hissettiriyordu? Yüzümüzde gülümseme, gözlerimizde nem, tuhaf bir boşluk hissi?...

Bugün, dünün eseriydi. Yarınsa, bugünün dünü. Geri alınamayan anlar olduğu gibi, dönüşü olmayan durumlar da var tabi. Ne kadar kendimiz olabildik? En yalın halimizle, en son ne zaman, kendimize sorular sorduk ?

Kaç kez idare ettik, görmezden geldik? Kendimizle aramızdaki tüm engellerimizi kaç kez giderebildik? Bir başkasını eleştirmeden önce kaç kez baktık kendimize? Hayatlarımızdan birileri çıksın derken ne kadar adil olabildik? Herkesten dört dörtlük olmasını beklerken, biz dört dörtlük müydük? Güven bekliyorsak, biz ne kadar güveniliriz? Saygıysa beklediğimiz, biz ne kadar saygılıyız? Bir yaprak gibi bir gün toprağa düşeceğimizi bile bile, üstelik bizden önce gidenleri de göre göre. Kaç kez gönül alabildik?...

Hayat çok güzel, çok kısa, çok hızlı. Eylül, tüm kusursuzluğu ile gitmek için gün sayıyor. İçimde tuhaf bir hüzün, ruhumda masmavi bir huzur. Güle güle Eylül...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri