Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, 6 Ekim Dünya Gülümseme Günü dolayısıyla gülümseme ve gülmenin insan psikolojisine etkisini anlattı.
“Araştırmalar bebeklerin anne karnında gülmeye başladığını gösteriyor, her ne kadar henüz bilinç olmasa da bazı ultrasonlarda görünen gülümseme görüntüsü ebeveyne büyük mutluluk katıyor.” diye konuşan Dr. Yıldız Burkovik, bebeklerin doğumdan sonra uyurken gülümsemeleri reflekse bağlı olsa da 3. aydan sonra artık bebeğin bilinçli olarak gülümseyerek cevap verdiğini anlattı.
Yaşamda gülümsemeyi arttırma ya da azaltmanın insanların elinde olduğunu dile getiren Dr. Yıldız Burkovik, şöyle devam etti; “Bir çekimdir gülümseme. Gülümseme eğer içten gelerek yapılırsa karşıdaki kişiye olumlu bir etki olarak geçer. Sahte bir gülümseme çoğu kişi tarafından algılanır, yapay olduğu fark edilir. Üzerindeki duyguyu hissedebilmek ve yaşantı içinde getirdiği etkiye bakabilmek önemlidir. İçtenliği hissettiriyorsa işte o gerçek gülümsemedir.”
Gülümsemenin çeşitlerine de atıfta bulunan Dr. Yıldız Burkovik, şöyle dedi; “Mutluluk veren, başaracaksın tarzında karşıdakine cesaret veren gülümseme, alay eder görünen, küçümseyen, kınayan, aşağılayıcı bir gülümseme ya da komik olana gülümseme gibi birçok şekilde bilinir. Yaratılan etki de bu çeşitlerden hangisini içeriyorsa ona göre yaşanır.”
Gülümsemenin herkese ayrı bir anlam verdiğini ifade eden Dr. Yıldız Burkovik, “Gülümseme; kimine sevgi, kimine özlem, kimine mutluluk, kimine de yanında sevdikleri olmadığında veya isyan duygusu içinde olduklarında acı verebiliyor” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Doğal ve içten bir tutumla yapılan gülümsemenin her koşulda güzel duygular hissettireceğini anlatan Dr. Yıldız Burkovik, şunları dile getirdi; “Bir etkileşime geçebilmek için sadece gülümsemek değil, yumuşak tonla da konuşabilmek önemlidir. Aslında herşey bir bütündür. Beden dili ve sesin kullanımı ile birlikte göz temasının kurulması kişilerin sağlıklı iletişime geçmeleri için başlangıçtır. Her çocuk ya da yetişkin olumlu davranış şekline bakarak kişilerle iletişime girip girmeyeceklerine karar verirler. Dolayısıyla tatlı bir bakış, hoş bir tebessüm içteki mutluluğun dışarı çıkmasını sağlar. Huzuru yaşatan gülümseme ise dışarı çıkan mutluluğun artmasında bir öncüdür.”
Uzman Klinik Psikolog Dr. Yıldız Burkovik, duygusal güçlüklerin insanın beden ve ruh dengesinin bozulmasına sebep olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti; “‘Gülmek her hastalığın devasıdır’ denir. Gülmek ile vücudumuzdaki hormon seviyeleri düzenlenir. Çok üzüldüğümüz bir zamanda, dikkatimiz farklı yönde olduğunda, mesela iyi bir mizah gösterisi veya bir komedi filmi ile gülmeye başladığımızda, ağrıyan yerlerimizdeki ağrıyı bile duymayız. Bu yüzden duygusal güçlüklere verdiğimiz anlamı daha ağırlaştırmamak için bazen yoğun düşünmek yerine oluruna bırakmak ve süreç içinde gülümsetecek şeylere odaklanabilmek, onları seçebilmek çok değerlidir. Can dostumuzun, bize gerçekten değer veren yakınımızın tatlı bir tebessümü, ‘her zaman yanındayım’ı hissettiren bakışı da oldukça değerlidir. Güven hissettirir, olumsuzlukların çözüleceğini, çözüm uzak ya da zor olduğu zamanlarda da yalnız olmadığını bilmesini sağlar. Gülmek ve sevilenlerle atılan kahkahalar en büyük güçtür.”
Dr. Yıldız Burkovik, insanların birbirine tebessüm ile bakmasının önemine işaret ederek, “‘Merhaba, günaydın, iyi akşamlar’ demeyi birbirimizden esirgemeyelim” dedi.