Ramazan ayına dün gece ilk teravih ve ilk sahurla birlikte bugünün oruç halleriyle girdik.
Gündem de doğal olarak oruç!
Orucu ne bozar, nasıl oruçlu olmak iyidir, iftarda ne yemeli, sahurda ne yememeli, ibadetlerde nelere dikkat etmeli derken, soru dönüp dolaşıp uyku haline geliyor.
Malum sabaha kadar sahur yapacağız diye oturanların sabah ezanıyla birlikte yattıklarını düşünürseniz, muhtemelen de öğleden sonra 3-5 arası uyandıklarını da düşünürseniz, iftarında saat 7’lerde başladığını düşünürseniz, oruç kaç saat sürüyor varın siz düşünün.
Ramazan ayını uykuyla bağdaştırmak tabi ki günah değil, aksine halsiz kaldıysanız, orucun etkisi dengenizi bozduysa dinlenmek amaçlı uyumak tabi ki en doğal olanı.
Oruç tutarken bedeninize zarar vermemek, orucun zaten temeli.
Ancak şeytanın gösterdiği her bir yan yolu düşünmek ve uygulamak da orucun hikmetine uygun değildir.
Oruç sadece aç kalmak değildir!
Oruç aynı zamanda eline, diline, beline sahip olmaktır.
Uyurken, eline, diline ve beline sahip olacağınızı düşünerek hareket etmekte şeytanın gösterdiği yan yolda gezinmek gibidir.
Oruçluyken uyanık olacaksın ki, orucun hikmetlerinden hem bedenin, hem kalbin, hem aklın faydalansın.
Acıkacaksın ama yemeyerek nefsini kontrol etmeyi, fazla tüketmemeyi öğreneceksin bedenin oruçtan faydalanacak.
Konuşacaksın ama doğru olanı, günah olmayanı konuşacaksın ki dilin oruçtan faydalanacak.
Gezecek, dolaşacaksın ama hakkın olmayan hiçbir şeyi almamayı çalışacaksın ki elin oruçtan faydalanacak.
Hani derler ya, uykuda oruç tutan, cenneti de rüyasında görür misali.
Yaşayarak oruç tutacaksın ki, şeytanın yan yolunda kalıp, ana yollarından uzak durmayı öğreneceksin.
Yoksa ramazan bir ay, geri kalan 11 ay!