Hem hep aklımızda, hem hep unutuyoruz ölümlü olduğumuzu. Aynı oyun içinde unutuyoruz. Tanrı bizi öyle proglamlamış yoksa yaşayamazdık.
İzi kalıyor ama unutuyoruz. O iz bazen bizi başa döndürüyor ama hop, yine unutma girdabına dönüyoruz. Şükür ki unutuyoruz. Yoksa yaşamak ızdırap olurdu.
Arkadaşım evlat sahibi olabilmek için o kadar çok çabaladı ve o kadar çok operasyon geçirdi ki onların hepsini unuttu ve tekrar denedi. Çok kalpten diledi ve istedi, sonunda bir kız evladı oldu.
İlk evliliğini bitirince kendini çok kötü hisseden arkadaşım ne yaptı? Her şeyi zamana bıraktı. Unuttu. Sonra ikinci evliliğini yaptı ve çok mutlu. İlk hedefleri aileyi büyütmek.
Üniversite sınavını iki yıldır kazanamayan arkadaşımın kardeşi, üzüntüsünü unuttu bu yıl çok çalıştı biliyorum ki bu yıl üniversiteli olacak.
Bir diğer arkadaşımın eşi geçen yıl iflas etti. Adam darmadağın oldu. Altı ay sonra bir süper kahraman gibi küllerinden yeniden doğdu. Şimdi ikinci işinde çok başarılı. Ne yaptı, unutmayı başarabildi.
Çevrenize baktığınızda ne hayatlar var ve ne olaylar yaşanıyor değil mi. Peki kimler daha mutlu ve başarılı. Her şeyi unutun yansın bu dünya demiyorum tabi ki. Ama unutmak Tanrının en büyük lütfu.
Çevremizde şahit oluyoruz. Tek tek gelen dertler var, bir de bir kaçını hatta bir çoğunu birden yaşayan insanlar var. Hepimizin hayatında ne yangınlar oluyor ne rüzgarlar esiyor ama sonuca bakmak lazım. İzleriniz unutma odalarınızda mı yoksa hala dışında tutmaya mı çalışıyorsunuz. Siz ne kadar dışında tutmaya çalışırsanız çalışın o illaki ilahi döngüye dahil olacaktır.
En büyük lütuf en büyük güçten gelir. Bu gücü hissetmek ve anlamak için unutmak lazım. Yeniden başlamak için unutmak. Unutmak yeniye yer açmaktır. Unutmaktan korkmayın.