Bu hafta size insan ilişkilerinden söz etmek istiyorum..en zor olanindan.. sırat köprüsü gibi olan ilişkilerden..
Doğum ve ölüm arasını doldurduğumuz adına da yaşam dediğimiz bu olgu içinde debelenerek bir şeyleri var etmeye çalıştığımız ilişkilerden...
Anne çocuk ilişkisi ,iki arkadaşın ilişkisi ve en önemlisi de karı koca ilişkisi..
Her ilişki kendi kurallarını yazılı olmayacak şekilde belirler .. toplumun yazılı kuralları hariç .. ilişkilerde iki tarafında yaşadıklarının yoğunluğuyla bir rota çizilir ,bazen rota değişebilir ,şaşırabilir .. dümeni sağlam tutmak taraflara bağlıdır..durum böyle olunca sıkıntıları minimum yaşamak kaçınılmazdır..
Aslolan hangi ilişki olursa olsun taraflar kartları açık oynamalı ..kart çalarsaniz kule yıkılır..kuleyi sağlam yapmak özveri ister özgüven ister..hele ki evliliklerde... Bir defa kişiler birbirine hükmetmeyecek , halk deyişiyle bogmayacak .. kimse kimsenin tekelinde olmayacak eğer ki bu duygular ağır basıyorsa eksik olan bir şey var ,o da güvendir.. insanın insana güvenmesi huzurdur.. rahatlıktir .. lakin öyle bir çağda yaşıyoruz ki biz bu sözcüğün içini boşalttik..
Yaşamın her alanında ... şüpheci , mutsuz , bencil kişiler olduk.. dediğim gibi bu duyguları besleyen dinamikler o kadar çoğaldı ki..
Ve insanlar ne çok hazırmış bu ortamlara..ne çok cazip hale geldi gayri meşru yaşamak , bencillik , saygısızlık...Ardından öyle bir yola girdik ki psikologdan gelmez olduk..oysa formül çok basit , taraflar birbirine güven verdikce her türlü ilişki tereyağından kıl çeker gibi yaşanıp gidecek...
İşin bir garip yanı da herkes de bundan şikayet ediyor , komik olan bu ...
Annenin çocuğuyla, arkadaşın arkadaşla , eşlerin de gözlerini delercesine dürüstçe , bakışlarını kaçırmadan bir masa etrafında oturup konuşmasi ...çok zor değil ,insanlar zora sokuyor.. mutluluk ve huzur , en çok güven sözcüğünden besleniyor...Dürüst olan huzurludur gerisi lafuguzardir..