Ne kadar güvensiz sokaklarda yürüdüğümüzü düne kadar çok anlamamıştım.
Alsancak pasaport iskele taksinin hemen orada yaşayan golden retreiver köpeğin makatını parçalanmış, kan içinde görene kadar güvendeyiz sanıyordum.
Değilmişiz.
Çünkü eğer güvende olsaydık, ona böyle birşey olamazdı. İnsana olmamış şükür mü diyorsunuz?
Bugün köpeğe, yarın insana.
Bir köpeğe işkence edebilen birileri var. Bundan keyif alan birileri var. Demek ki işkenceden zevk alıyor. Demek ki potansiyel şiddet eğilimi var.
Bunu bir insana da yapabilirdi elbette. Eğer ki karşısına çıksaydı o anda köpeğe değil insana yapabilirdi.
Mesela size, mesela küçük çocuğunuza, annenize, ablanıza, eşinize. Fark eder miydi?
Ederdi tabii. O zaman kıyamet kopardı. Alsancak gibi nezih bir yerde bir çocuğun makatını parçalamışlar diye bir haberi düşünün.
Kameralara bakılırdı, soruşturma açılırdı, caniler bulunmaya çalışılırdı.
Ancak bu çocuk iki değil dört bacaklı olduğu için şikayet edilemedi.
Bizzat karakola gidip şikayet talebinde bulunan kişiye dediler ki, biz birşey yapamayız, Haydi polisine gidin.
Konu kapandı.
Alsancak cumhuriyet meydanı, pasaport iskelenin yanıbaşı, karakolun hemen önü, kameraların bizleri her daim çekip çekip kaydettiği bir yerde vahşet yaşandı.
Serserilerin işi deyip geçecek miyiz? Suriyeliler yapıyor of çok fena deyip kapatacak mıyız?
Suriyeli, Amerikalı, Türk neyse ne, kimse kim. Aramızda yaşayan potansiyel sapıklar var, asıl mesele bu. Milliyetinin ne olduğu mu mesele? Caddelerimizde, sokaklarımızda sapıkların böylece rahatlıkla dolaşıp gezmesine izin mi veriyoruz?
Alsancakta doğdum büyüdüm. Genç kızlığım, çocukluğum semtin sokaklarında geçti. İzmir'in en nezih semtiydi. Güvendeydim.
Gece çıkar, gezer tozar eve gelirdim. Sokaklarımızda iti sapığı olmazdı. Belki vardı tabii bilemeyiz. Ama cesaret edemezlerdi.
Hiç korkmadım.
Şimdiyse bırakın ara sokaklarını, ana caddesinde bile akşam vakti yürümem.
Nasıl yürüyebilirim ki, yürüyeceğim sokaklarda canım tehlikede.
Yürüyemem tabii.
Siz güvende misiniz?