Gaziemir'de dün öyle bir çatışma yaşandı ki, trajikomik mi desem, filmlere konu olur mu desem, dava çıkar çıkmasına da davalı, davacıdan, davacı davalıdan şikayetçi olur da, birileri onları gülerek seyreder mi desem bilemedim.
Belediye - İş Sendikası, Gaziemir Belediyesi'nde işten çıkartılan işçilerle ve çalışan işçilerin haklarıyla ilgili olarak yürüyüş, basın açıklaması ve broşür dağıtma işine girdi.
Bunun için izin alınması gereken Gaziemir Kaymakamlığı'ndan da izin aldı.
Gaziemir'in en yüksek mülki amiri, işçilere 'Yürüyüş yapabilirsiniz, açıklama yapabilirsiniz, broşür dağıtıtabilirsiniz, yasal hakkınızı kullanabilirsiniz, yasal olmayan yollara, eylemlere girmeden' diyerek izin verdi.
Hatta bu izni verirken, yürüyüşün güvenliğini, işçilerin yasa dışı yollara girmemesi için de polise de, bu konuyu takibinizde tutun ve gerekli tedbirleri alınması talimatını da verdi.
Ancak Gaziemir'de, birinci derece mülki amir Gaziemir Kaymakam'dan sonra ikinci derece mülki amir olan Gaziemir Belediyesi Başkanı Halil Arda da başka bir talimat verdi.
Olayların seyrine bakarsanız o da, belediyenin zabıta görevlilerini kendine kolluk gücü olarak ilan edip, asli görevlerinin dışında iş vererek, 'Gidin bu yürüyüşü takip edin, benimle ilgili, belediyeyle ilgili açıklamaya engel olun' dercesine bir talimat vermiş.
Dercesine diyorum çünkü, Gaziemir Belediyesi'nin hangi görevde olursa olsun çalışanlarının, Gaziemir Belediyesi'ndeki işçilere yapılan haksızlıkla ilgili bir duruma karşı bırakın saldırgan tavrı, denetlemeye gelmesinin bile mantıklı bir açıklaması yok.
İşçinin isyanını, işçiye denetlendirmek gibi.
Sonuçta ne oldu.
Hak arayan işçiler, talimat alan işçiler birbirine girdi.
Hatta bu durumu kendisine canlı izlettirmek, cansız görüntülerini getirmesi için oraya gelen Gaziemir Belediyesi Basın Danışmanı arkadaşımızın kolu da, çıkan arbede içinde kırıldı.
Yaralananlar oldu.
Hakaret yiyenler oldu.
Herkes karakolluk oldu.
Bütün işçiler birbirinden şikayetçi oldu.
Mahkemelik oldu.
Halil Arda?
Gaziemir Belediye Başkanı!