Hayat bizi eğitiyor. Tam bir senedir eğitimdeyiz aslında. Farkında mısınız?
Önce pandemiyle başladı eğitim.
Hastalığın ciddiyetini anladıkça kaçtık, saklandık.
Birbirimizden uzaklaştık.
Hepimiz evlerimize kapandık. Mecburen selamı sabahı kestik. Kaldırımda yürürken karşıdan geleni görünce yolumuzu değiştirdik. İki kelime etmez olduk. Sarılıp sarmalanmayı geçtim, bir selamı esirgemek zorunda kaldık.
Uzaktan el salladık tanıdıklarımıza. Kafamızda siperlik, yüzümüzde maske olduğu halde uzaklaştık. Ne olur ne olmaz.
Yavaş yavaş az insanlı hayata alıştık.
Ve bu süreçte daha az harcadık. Yeme içmenin dışında, çılgın alışveriş keyfimizi bir kenara bıraktık. Sokağa çıkmadığımız için üç beş tane kıyafet yetti arttı bize.
Dolabımızda etiketi üstünde kıyafetlerimiz kaldı. Mevsimler değişti, yazlık kışlıklar yapıldı. Fark ettik ki , hiç o kadar kalabalık dolaplara ihtiyacımız yokmuş aslında.
Tüketmenin anlamsızlığını öğretti bize pandemi.
Biz derken, aklı başında olanlarımızı kastediyorum. Birşeylerden ders çıkaran, öğrenenleri kastediyorum elbette.
Üstümüze çöken mutsuz ve umutsuz hava henüz dağılmamışken deprem çıkıp iyice salladı hepimizi. Zaten mutsuzduk çok uzun zamandır. Keyfimiz kaçıktı epeydir.
Depremi yaşayınca huzursuzluğumuz on katına çıktı. Kumdan kale gibi yıkılan apartman hepimize kabus oldu.
Giden hayatlar, gidenlerin ardından çaresizce bakanlar hepimizin acısı oldu. Hepimiz onlarla birlikte ağladık.
Yıkılmayan ama yıkılacak binalar boşaltıldı. Bir kadın çok ağladı yıkım kararı alınan evine bakarken. Dedi ki; 30 sene, anılarımız orada kaldı. Bütün anılarım gitti.
Anılarım dediği mobilyaları, kıyafetleri, tabakları, bardakları, kitapları, fotoğrafları.
Ne çok şey yüklüyoruz değil mi cansız eşyalarımıza?
Nasıl bağ kuruyoruz nefes almayan mobilyalarımızla.
Yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli bir kaç eşya dışında aslında ne kadar çok göz zevkimize harcamışız. Evinize alıcı gözle bakın şimdi. Kıyafetler,sayısını bilmediğimiz ayakkabılar, çantalar ve daha neler.
Bugün on dakika içinde evi boşalt deseler, hangi eşyalarınızı alırdınız? Maddi değeri yüksek olanları geçelim. Paranızla her zaman alıp yerine koyacaklarınızı değil, gerçekten sizin için değeri olan neyi alırdınız?
Eliniz ilk neye gidiyorsa aslında gerçekten ihtiyacınız olanlar o kadar işte.
Azalmayı öğretiyor hayat bize. Azalmak deyince kötü birşey gibi geliyor kulağa ama aslında küçülmek, basitleşmek. Gereksiz olan herşeyden kurtulmak. Gerçekten ihtiyacın kadar almak.
Küçülmeyi öğretiyor hayat bize. Azla yetinmeyi, azla mutlu olabilmeyi öğretiyor. Hayat çünkü isterse, bizi bir gecede eve kapattığı gibi bir gecede evden de atmayı biliyor.