Merhaba, sevgili MedyaEge okurları!
Bugün bir az psikolojik yönde aile bireylerinin ve ailede taraflar arasındaki monotonluk düzeyinin getirdiği düzensizliklerden bahsedelim istedim. Dün bir yazı okudum, araştırma daha doğrusu. Bu köşe de o araştırmanın etkisinden doğdu.
New York Üniversitesinin sosyal psikologları, birbiri ile çok soğuk davranan birkaç karı-koca arasında tenis topu ile hedefe vurma yarışı düzenlemişler. İlk aşamada çiftler birbirilerine karşı rakip olarak karşılaştırılmış. Oyun başlamış ve kadınlar her seferinde hedefe vurdukça eşleri sinirlenmiş ve oyunu yarıda terk etmişler.
Sonra çiftler bir ekip halinde (aileler arası) oyuna başlamış. Oyun zamanı ailelere yarışmanın sonucu söylenmemiş, tüm ailelere onların ileride olduğu bildirilmiş. Bu sefer birbirine soğuk davranan, hatta ilk aşamada kavga eden çiftler birleşmeye, birlikte hareket edip kazanma gayreti göstermeye ve ilerleyen dakikalarda birbirilerine sevgi hislerini ifade etmeye başlıyor. Onlardan yapılan tahliller heyecan ve sevgi hormonu olan adrenalin, oksitosin ve amfetaminin yükseldiğini göstermiştir.
Bu testin çok önemli mesajları var. Bu araştırmayı okurken bir düşündüm. Günlük hayatta ne kadar monoton hayat tarzı yaşayan, bu monotonluğu aşamayan çiftler- aileler var. Monoton hayat ve bunun üzerine de sorunların, hayat kaygılarının, geçim sıkıntılarının ilave edilmesi hormonal gidişatı negatife yüklüyor ve karşılıklı hissler, sevgi bu kargaşada kaybolup gidiyor. Sevgi hissini her daim tazelemek, yenilenmesine çaba göstermek gerek. Hiçbirşey olmasa bile sadece monoton hayatın sevgini öldürmesi, gerginleşmeye sebep olması psikolojik olarak da kanıtlanmıştır.
Teknoloji ile içiçe yaşadığımız bu zamanda ortak zevkler alanında değişik anılar biriktirmek, güzel şeyler yaşamak, oyunlar keşfetmek yaşadığımız bunca zorlu ve kaygılı günün sonunda bizim insan olduğumuzun, sevildiğimizin göstergesi olacaktır. İnsanın güzel şeylere her zaman ihtiyacı var. Eşler arasında günlük yaşamın içinde eriyip yok olan hissleri, duyguları yenilemek huzur bulma çabasıdır.
Hiçbir duygu ölümsüz ve kalıcı değildir. Duyguları ayakta tutan da yine emektir. Emek olmadan hiçbir şey sonsuzadek yaşamaz. Sevgi de, aşk da, dostluk da, umut da... Duygularınıza sahip çıkıp onların yok oluşuna engel olun! Çünkü bizi biz eden şeyler duygularımızdır...