“Büyüyünce annem” “Bizim kadar olunca...”
Öyle denmez miydi sahi? 90’lı yıllarda doğanlar “Saçıma jöle süreyim, anne oje süreyim mi? Makyaj yapabilir miyim” dendiğinde. Annelerimiz babalarımız önünü kesmez miydi? “Baksana senin yüzün ne kadar güzel? Zarar vermesin bunlar yüzüne.” denirdi.
Çocuklar, çocuk gibi giyinirdi. Üzerinde çiçekler, böcekler, bazı sevimli kahramanlar. Kardeşler birbiriyle uyumlu. Ayakkabılar kibar, içine süslü çoraplar.
Sevgili Medya Ege okurları. Geçtiğimiz günlerde oyuncu Bahar Şahin ve Serkay Tütüncü’nün çocuklar ve gençler hakkındaki iki farklı yorumuna denk geldim.
Bahar Hanım çocukların kadın gibi giydirilmesini çok haklı nedenlerle eleştiriyordu. Sırf takipçi arttırmak için, çocukların reklam panosu gibi markalarla bezenip, yaşından en az 10 kat büyük görünmesi...
Serkay Bey ise 20. yaşındaki kızların 7 kilo makyajla 40 derece sıcaklıkta gezmesini “Kafayı mı yediniz arkadaşlar?” diyerek sorguluyordu.
Evet, maalesef yavaş yavaş kafayı yiyorlar. Sosyal medyanın fenomen, kusursuz kızları ve abartılı fitreler, gencecik kızları aynadakine değil de telefonun ekrandakilere benzeme yarışına sürüklüyor.
Hiç kimse olduğu gibi değil. Herkes bir şeylere benzemeye çalışıyor. Beğenilme, kusursuz olma arzusu “kendi” olabilmenin önüne geçiyor.
Kendimizi geçtik, çocuklarımıza da yapıyoruz bunu. Onları eskiden oynadığımız bilgisayar oyunlarındaki bebekler gibi süslüyoruz. Yüzlerine makyajlar, kadınsı kıyafetler, minicik ayaklarına topuklu ayakkabılar...
Çocuklarımıza sınırsız imkanlar sunmaya çalıştığımız, her istediğini almaya çalıştığımız zamanlarda onların elinden çocuksu görünümlerini alıyoruz.
Kendi sıkıştığımız kalıplara girmeye zorluyoruz onları. Sonra o çocuklar büyüyor. 40 derece sıcakta, 7 kilo makyaj yapıyor. Çocukken bile kusurları varmış gibi hissettirilen çocukların, büyüyünce kendilerini beğenmemelerini suçluyoruz.
Lütfen önce kendinizi olduğunuz gibi sevin. Sonra da herkesi öyle kabul edin. Çocuklarınıza kendi isteklerinizi yaptırmayın. Çocuk olmalarına izin verin. Aksi halde büyüdüklerinde yaptıkları için onları suçlayamazsınız.
Telefon ekranındaki filtreleri hayatınıza uygulayamazsınız. Dışarıdan her şey kusursuz gibi görünsede, içeride huzursuz hissediyorsanız “Mutsuzsunuz” demektir. KUSURSUZ görünmek, MUTLU olmaktan daha değerli değildir.