Direnci azalmış olan bu yüreğe, dünyanın müziği daha kolay girer.
Albert Camus
Kimi zaman akşam nasıl olur anlamam. Gün ne ara bitti? Ne ara geçti o kadar saat? Güneş ne ara gelip battı yüreğime? Peki ya bu da gün batımı olarak sayılıyor mu?
Ruhumun uçurumlara çekildiği böyle zamanlarda, en küçük ayrıntı bile bir veda mektubuymusçasına beni müteessir eder. Gerçek hayat ve anılar arasında sıkışır kalır yüreğim. Karmaşık olan hayat daha da karmaşık gözükür gözüme.
Bazı şeyleri ya da bazı kişileri anlamaya çalışmak gerçekten çok bulandırıyor zihnimizi. Zihnimiz bulandıkça, yüreğimiz daha çok yorulur. Bakan gözler görmez olur önünü.
Bazen uzun yürüyüşler yapmalı insan kendi hayatının kıyısında. Durup uzaktan bakmalı, bir nefes alıp zihni bulandıran her şeyden uzaklașmalı ve düşünmeli. Bu hayata nerede nasıl başladım, yolda neler ve kimlerle karşılaştım ve şuan neredeyim. Yolda karşılaştıklarım hayatımı nasıl etkiledi diye.
Hayatta bir dere yatağı misali. Ne o yatağın yerini, ne de akışın yönünü değiştirebiliyoruz. Eğer şanslılardansanız o akışta ve o yatakta sadece hıza ve önünüze çıkan engellere göre sağ veya sol yapıp o yolda kendi kaderinize yön verebilirsiniz.
O nehir yatağında önümüze çıkan engellere çarpmak değil de, o engeli oraya koyan kişiler daha çok acıtıyor canımızı. Hem de önümüz bomboşken, en savunmasız belki de en çok güvendiğimiz zamanda yapmaları ve kendimize asla kaçabilecek zamanı bulamamamız yüreğimizde açılan yaranın acısını daha da derine işliyor. Her çarpma tıkıyor hayatın nefes alan yanlarını. En sonunda can çekişen ve yönünü kaybeden bir yaşam kalıyor elimizde.
İşte tam da bu sebeple; İnsanın ara sıra kendi hayatının kıyısında yürümesi, hayatının akışını seyrederken kıyılarınada bakıp suyunu kirletenleri temizlemesi gerekiyor.
Tıkanan yerlerin arınıp nefes alabilmesi için.
Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur
Ya bizler? Eşref-i mahlukat! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz
Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz
Bedri Rahmi Eyüboğlu