HAYVANSEVER DÜNYASI

Banu Pirinçcioğlu

Hayvanseverleri nasıl bilirsiniz?

Sizce onlar bir komün mü? Hep birlikte hareket ediyorlar, hep aynı fikirdeler mi?

Birbirlerini çok mu seviyorlar?

Yani en azından ben eskiden öyle zannederdim. 

Bu kurtarma işlerine girmeden önce, henüz kimseyi tanımazken, sadece uzaktan izlerken öyle zannederdim. 

Her konuda olduğu gibi, hayvansever dünyasında da fikir ayrılıkları var. 

Hayvanseverler de kendi içinde binlere ayrılıyor. 

Çok türlü çeşitleri var. 

Mesela ben,tedaviye karşı olanlar tanıdım. Doğasına aykırı deyip tedavi etmeyen. 

Sokakta yaşamaya çalışan zavallıların kısırlaştırılmasını engelleyenler. 

Baktığında hepsi hayvan seviyor. 

Bir grup var mesela, sistemli olarak klavye başında laf atıyor birilerine. Girip bakıyorsun sosyal medyasına, sözüm ona isim vermeden birilerine sövüyor. Hani ilkokulda yapardık ya, küsüp kavga ettiğimiz arkadaşımıza laf atardık.  Hani dil çıkarır nanik yapardık. İşte bunlar da aynı öyle. 

Tamamen ilkokul düzeyinde ama çok daha terbiyesiz. Ilkokuldaki çocuktur, yaptığı anlaşılır. Bunlar koca kazıklar ama fena halde seviyesizler. 

Bir hadsizliktir gidiyor. Sanırım bu, hayatlarında aslında hiçbirşey olamamış, kendini böyle ispatlamaya çalışmanın sonucu. 

Normal şartlarda yazık der geçersin ama içlerinde öyleleri var ki daha fazlasını yapmak gerekiyor. 

Bir gönüllüye yazılmış mesajları gördüm. O nasıl kin o nasıl nefret. Defalarca okudum. Küfür, iftira, aileye dil uzatma, bel altı değil, yer altı konuşmalar. Sırf kıskançlıktan, sırf hazımsızlıktan bu kadar mı iğrençleşilir?

Sonunun adliye olduğunu bile bile bu kadar nasıl çirkinleşilir?

Ve birbirlerini o kadar kolay buluyorlar ki. Mıknatıs gibiler. Bir anda arkadaş olup elele yürümeye başlıyorlar. 

Sırf konuşuyorlar. Teneke misali. Birbirlerini eğliyorlar. 

Gerçek hayvanseveri anlıyorsunuz. Sağa sola çemkirmeden, laf atmadan, boş boş konuşmadan kurtarmasını yapıp geçiyor. 

Ona buna yazan çizen, avamca yazışıp konuşan birilerini gördüğünüz anda anlayın ki onlar hayvansever değil. Onlar toplumda yer arayan birileri. 

Bunlar en çirkin olanları. 

Daha az çirkin olanları var bir de. Onlar da düzenli olarak birilerini eleştiriyor. En iyi kendileri olup, diğerleri hep kötü ve eksik oluyor. 

En çok ben kurtardım, en çok ben yaptım sen ne yaptın ki konuşmaları yapıyor. 

Ben gecemi gündüzümü kattım, ya sen ne yaptın diye soruyor. 

Hayvansever değil eleştirmen. 

Herksin vaktinin, naktinin eşit olduğunu sanıyor. Konuşuyor da konuşuyor. 

Bu gönüllülük işi kimseden aferin almak için yapılmıyor ama. Şov olsun diye de yapılmıyor.  Elinden geldiği kadar, gönlünden geçtiği kadar yapılıyor. 

Benim için sokağa bir kap mama koyanla on kilo mama koyan aynı derecede hayvansever. O bir kap koydu ne biçim hayvan sevmek demem. 

Haddim değil bir defa. Ben ne yargıyım ne bilirkişi.  Sağolsun derim. 

Şovsuz, kendi halimde birşeyler yapan bana bile neler söylediler. Ki tanıdığım, yüzyüze baktığım kişilerdi. Duyduğumun farkında olmadan çatır çatır eleştirdiler beni. Beş dakika sonra yüzüme sahtece gülümseyerek hem de. Nasıl hayvanseverlik bu diye hadsizce eleştirildim yüce hayvanseverler tarafından. 

Gülüp geçtim elbette. 

Hayvanseverlik alkış almak, takdir toplamak için yapılan bir iş değil. Zaten bu bir "iş" değil. Ve bu bir yarış da değil. Kim daha çok ne yapıyor çetelesi tutulmuyor. 

Kimsenin kimseyi eleştirmeye hakkı yok. Bu gönül işidir. 

Ve biraz da nakit işidir. 

İyi birşeyler yapan insanları boş yere dilinize dolamayın. 

Lafın peşinde değil, iyiliğin peşinde dolanın.