Helga

Semra Güzel

Hayatınızın yolu nasıl? Sizin için hala zor hala çetrefilli hala imkansızlıklarla mı dolu?  Yoksa hayatın bugüne kadar verdiklerine tamam deyip oturuyor, yolunuzu güzel taşlarla mı örüyorsunuz?

Seçim sizin. Hiç başkasına bulaşmayın. Ne yaptıysak ne ettiysek biz ettik. Önemli olan bunları farketmek. Ve bence sadece bizim hayatlarımız değil herkesin hayatı roman.

Hayat yolu mucizelerle dolu olduğu gibi daha çok maalesef, zorluklarla dolu. Almanya'da yaşayan bir tanıdığımla geçen gün kahve içerken, bana bir hikaye anlattı. Hikaye inanılmazdı.

Duyduğum öyküleri çok içselleştiriyorum, elimde değil. Duyduklarım insanın ruhunun derinliklerinde sızıya neden oluyorsa, işte o zaman o öyküleri paylaşmak istiyorum.

Almanya'da yaptığı iş, haftanın belirli günlerinde, yaşlıları ziyaret edip sağlık konusunda destek vermek. Tabi bu ziyaretlerde ne hikayeler ne hikayeler çıkıyor. Anlattıklarının hepsi çarpıcıydı ama bir tanesi vardı ki yazmadan  olmaz.

Tanıdığım kişi, annesinin kendi hayatının, yaşadıklarının hep çok zor olduğunu, ha bire dönüp dönüp bu acıya tutunduğunu ve yaşadığı  bu olayları kendisine, hep bir serzenişle anlattığını söyledi. Annem her gün ne kadar büyük acılar yaşadığını anlatmaya devam etti.  Sonunda dayanamadım bir gün anneme seninle birlikte bir  hastama ziyarete  gideceğiz dedim .  Annemin elinden tuttum ve onu, bakımını yaptığım Helga'nın evine götürdüm. 

Annem altmış dört , Helga doksan iki yaşındaydı. Annem dizinin, belinin, sırtının ağrıdığından, kocasından çektirdiklerinden bahsetti de bahsetti. Helga anneme hak verdi tabi ki. Ama bizler böyle bir konuda, bir üzüntüde bu kadar takılıp kalmayız çözüm üretiriz dedi. Hayata tutunmaya devam ederiz dedi.

Acıyı ve kötü günleri unutmayız yanlış anlaşılmasın dedi. Sadece acımızı, üzüntümüzü kalbimizin en en değerli en en derinindeki odada tutarız.  O acıyı her hissettiğimizde o odadan çıkarırız, tekrar yaşarız ama sonunda yine en en derindeki odaya bırakırız. Yoksa biz de İnsanız biz de acıları dibine kadar yaşarız. Ama sonrasında hayatı yaşamaya devam ederiz. 

Annem yine babamın yaptıklarına döndü, hele dizleri yok muydu, derken Helga'nın kalbinde biriken yaşanmışlıkların gözlerinde toplandığını fatketmemek mümkün değildi.

Helga konuşmasına devam etti, Almanya ikinci dünya savaşındayken düşmana karşı kendimizi koruyabilmek için evlerimizin altında birer gizli geçit bulunurdu. Bizler,  düşman evlerimize çok yaklaştığında çocuklarımızı alıp hemen bu gizli geçitlere saklanırdık. 

Gizli geçitler komşularımızın gizli geçitleriyle ortak nokta da buluşuyordu. Yine düşmanın geldiğini fatkettiğimiz bir gün yine apar topar geçitlere kaçtık.  Ama nasıl olduysa ilk kez  evet ilk kez çocuklarımın geçide gelmediğini farkettim. 

Aman allahım o da ne. Düşman askerleri çocuklarımı yakalamıştı ve ben ne bağırabiliyordum ne de dışarı çıkabiliyordum. Sesim çıksa gizli geçitteki çoluk çocuk herkesin hayatı da yokolurdu.. 

Çocuklarımı gözlerimin önümde katlettiler. Ve ben bir şey yapamadım, bağıramadım, çıkamadım, elimden hiç bir şey gelemedi. En acısı da buydu. Dedi ve uzun bir sessizlik oldu. 

Annem, Helga'ya sanki acısını hafifletmek istercesine sıkı sıkı sarıldı. Biraz daha sohbet ettiler.  Ve bizim ayrılma vaktimiz geldi. Helga bizi uğurladı.

Annem o günden sonra şikayetlerinden ve şikayet etmekten vazgeçti.

Biz insanoğlu sabah uyandığımızda odamız ne kadarsa, kime günaydın diyorsak, hangi çiçeği suluyorsak dünyamız o kadar.  Evet o kadar. O kadarını yaşayabiliyoruz o kadarını anlayabiliyoruz daha fazlasını değil.

Ahkam kesmek istemiyorum ne haddime ama hayat hepimize ağır geliyor. Benim derdime gülersin bu da dert mi diye ama unutma bir başkası da seninkine güler. Herkes kendi yaşadığını en zor zanneder. Ama etrafımıza baktığımızda da başkasının yaşadıklarını anlayabilmek de önemli. Onların da ne kadar acı içinde olduğunu, üzüldüğünü, çaresizliklerini anlayabilmek de gerekir. 

Derdim çok deyip hayat yolunda ilerlemeyi ve kendiniz için iyi şeyler yapmayı sakın bırakmayın. Hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. 
 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.