Sindirime yardım etmesinin dışında ağız, burun, yutak gibi boşluklarımızı örten mukoza tabakasını nemlendirmek görevi tükürük bezine ait. Yüz ve baş bölgemizin sağ ve sol tarafında ağız boşluğuna 3’er adet (toplam 6) büyük olmak üzere, ağız, burun, yutak bölgelerimizi kaplayan mukoza tabakasına dağılmış halde 1000’e yakın sayıda mikroskobik tükürük bezi bulunuyor.
Sigara tüketiminden yanlış beslenmeye, kimyasallara maruziyetten cep telefonlarını uzun yıllar yoğun olarak kullanmaya kadar birçok nedenle bu dokularda tümör oluşabiliyor. Nispeten nadir görülen bu tümörlerin yüzde 60-70’ini iyi huylu tümörler oluştururken, yüzde 20-30’unu da kötü huylu tümörler oluşturuyor.
Bu verilere göre, ülkemizde her yıl 4 bin iyi huylu, 800’e yakın da kötü huylu tükürük bezi tümörü tanısı konuluyor. Kulak Burun Boğaz Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Çetin Vural, iyi huylu tümörlerin de zaman içinde huy değiştirebildiğini hatırlatarak erken tedavinin önemine işaret ediyor. Bu nedenle tükürük bezi tümörlerinin uzun süre tedavisiz bırakılması doğru değil.
Yağ ya da lenf bezesi zannediliyor
Kulak önü, kulak memesi altı, çene altı bazen de ağız, boğaz, yutak bölgelerinde şişlik, kitle olarak kendilerini gösteren iyi huylu tükürük bezi tümörleri genellikle yavaş büyüyor. Bu özelliği nedeniyle başlangıç aşamasında kitlenin yağ veya lenf bezesi olduğu düşünülebiliyor. Çevre dokulara zarar vermeden kendine yer açtıklarından daha çok görünümle ilgili sorun yaratıyor. Ancak kötü huylu tümörler zaman içinde etraf dokuları işgal edip, kemirerek yüz felci, şiddetli ağrı gibi ciddi sorunlara neden olabiliyor. Aynı zamanda lenf bezleri veya uzak organlara metastaz yaparak hayati tehlike yaratabiliyor.
Ağız, boğaz ve yutak bölgesindeki mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanan tümörler de o bölgelerde yavaş büyüyen kitleler olarak görünüyor. Bu kitlelerle birlikte yüzeyindeki ciltte renk değişikliği, yara, ağrı, yüz felci gibi belirtiler de varsa acilen hekime başvurmak gerekiyor. Bu durumda kötü huylu bir tümör olasılığı artıyor.
Riskleri azaltmak mümkün
Tetikleyici nedenlere bağlı olarak sigara ve diğer tütün ürünlerini tüketenler, geçmişte radyoterapi gibi nedenlerle radyasyona maruz kalanlar, mesleki nedenle metaller, kimyasal maddelere maruz kalanlar ve cep telefonlarını uzun yıllardır yoğun olarak kullananların daha fazla risk altında olduğu düşünülüyor. Prof. Dr. Çetin Vural, “Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak, alkolü ölçülü kullanmak ve cep telefonlarının kullanımını azaltıp, kablolu kulaklıklarla konuşmak riskleri azaltmak için akıllıca olacaktır” diyor.
Temel tedavi cerrahi
Yerleştiği yere bakılmaksızın iyi veya kötü huylu tüm tükürük bezi tümörlerinin temel tedavisinin cerrahi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çetin Vural, “Tümör büyüdüğünde çıkartılması daha güç olduğu için ameliyat sırasında yüz siniri gibi önemli yapıların zarar görme olasılığı artıyor. Tümör ne kadar küçükse cerrahi de o kadar kolay oluyor. Bu nedenle tümör kötü huylu ise hastalık erken evredeyken, yayılıp etraf dokuları işgal etmeden veya uzak bölgelere sıçramadan çıkartılması daha da önem kazanıyor. Bir de iyi huylu tümörlerin zaman içinde huy değiştirebildiği de hatırlandığında erken tedavinin önemi daha iyi anlaşılıyor” diyor.
Yaşam boyu tümör yükünden kurtulmak mümkün
Tümör iyi huylu ise iyi planlanmış ve uygulanmış bir ameliyatla hasta büyük olasılıkla tümöründen yaşam boyu kurtulma şansı buluyor. Bu durumun çoğu kötü huylu tükürük bezi tümörü için de geçerli olduğunu belirten Prof. Dr. Çetin Vural, “Ancak bazı kötü huylu tümörlerin varlığında ameliyat sonrası radyoterapi veya boyun lenf bezelerinin ameliyatla çıkartılması gibi bazı ilave tedaviler de gerebiliyor. Hastaların en çok merak ettiği konulardan biri olan ameliyat izi de, kesiler genellikle az dikkat çekecek yüz bölgelerinde ve estetik prensiplere uygun olacak şekilde yapıldığı için, kalmıyor.”
Sinir monitörü ile risk minimuma iniyor
Kulak önü ve çene altı tükürük bezi tümörlerinin ameliyatlarında hastaların çok korktukları bir durumun yüz sinirinin zarar görme riski olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çetin Vural, “Bu riski azaltmanın yolu ameliyatın bölge anatomisine hakim deneyimli cerrahlar tarafından uygulanması ve bunun yanı sıra son yıllarda sinir monitörü adı verilen cihazın yaygın kullanımı. Bu cihaz yüz siniri ve dallarının tanınmasını ve korunmasını daha da kolaylaştırdığından sinirin zarar görme riskini de azaltıyor.” diye konuşuyor.
Kaynak: Milliyet